Son dönem Osmanlı şairlerinden Sünbülzade Vehbi
Sünbülzade Vehbi, 18. yüzyılda yaşamış Maraşlı bir Osmanlı şairidir. Müderrislik, kadılık, elçilik görevleri yapmanın yanında klasik şiirde Nabi geleneğini sürdürmesi ile tanınmaktadır. Renkli bir şahsiyet olan Sünbülzade, gerek hayatı gerekse edebi çizgisiyle ismini duyurmuş bir şairdir. Peki, yazdığı şiirle idamdan kurtulmayı başaran şair Sünbülzade Vehbi kimdir? Şiirlerinin yanında edebiyatımızda hangi yönü ile öne çıkmıştır? İşte, Sünbülzade Vehbi'nin hayatı ve şiirlerine dair en dikkat çekici ayrıntılar…
Giriş Tarihi: 01.03.2020
17:14
Güncelleme Tarihi: 01.03.2020
20:41
Sünbülzade’nin edebi kişiliği
Sünbülzade Vehbî'nin şiirleri söz sanatlarının zenginliği bakımından önemlidir. Hayatı hakkında birçok bilgi de özellikle kasidelerinden çıkarılmaktadır. Ayrıca şiirleri mahallî kelime ve deyişler açısından çok zengindir. Şiirlerinde Nedîm ve Sâbit etkisi açıkça görülmektedir. Çağdaşı Keçecizâde İzzet Molla, Vehbî'yi asrının reîsü'ş-şuarâsı kabul ederken Ziyâ Paşa onu çölde yetişen kokusuz güle benzetmiş, Muallim Nâci ise Vehbî'yi orijinallik özentisiyle şiirselliği kaybettiği için eleştirmiştir. Ali Canip Yöntem, Vehbî'nin şiirleri arasında divan edebiyatı estetiğine uygun ve başarılı pek çok örnek bulunduğunu belirtmektedir.
18. yüzyıl şairleri arasında klasik şiiri en iyi temsil eden şairlerden olan Vehbî'de, büyük şairlerde görülen şiirsellik yoktur. O, daha çok şekle, dışa ve klasik estetiğe önem vermiştir.
Vehbî'nin poetik düşüncelerine yer verdiği bir divanı mevcuttur. Divanının yanında oğlu Lütfullah için yazdığı nasihatname türünde 1181 beyitlik "Lutfiyye" ve bir zen-dost ve mahbub-dost tipinin mizahi bir şekilde canlandırıldığı 785 beyitlik "Şevk-engiz" adlı mesnevileri mevcuttur. Yine Arapça-Türkçe yazdığı "Nuhbe-i Vehbî" adlı eseri ve Farsça-Türkçe yazdığı "Tuhfe-i Vehbî" adlı eseri manzum yazılmış birer sözlüktür. Bunların dışında "Münşeat" adlı eseri kendisinin ifadesiyle yanmıştır. Bu eserin kimi parçaları muhtelif yerlerde bulunmaktadır.
Divanında poetik düşüncelerine de yer veren şair
Vehbi divanında kendi şiiri ve döneminin şiiri hakkında birtakım çıkarımlarda bulunur. Vehbî'nin yaptığı değerlendirmeler doğrultusunda, döneminde şiirin şairler tarafından fazlasıyla kazanç kapısı haline geldiği, bu durumun da pek çok kişi tarafından hoş karşılanmadığı ve gerçek şairlerin nefret edilen kişiler haline geldiği söz konusudur. Ayrıca Vehbî için şiirde mana, beliğ ve fasih söz kullanmak, hikmet ve nükte gibi mefhumlar, şiirin olmazsa olmazları arasında sayılır. Yine şair, şiir içerisinde Fars ve Arap menşe'li sözlere gerekmedikçe yer vermenin iğreti durduğunu ve şiirin yapısını bozduğunu belirtir. Şairin yaptığı bu tespitler, dönemin şiir anlayışını yansıtması açısından çok önemlidir.
Zihî feyz-i İlâhî dûdmân-ı âl-i Osmana Ki mazhar eylemiş ol hanedânı adl u ihsana
Allah'ın feyzi ne güzeldir ki Osmanoğullarını, adalet ve ihsana mazhar eylemiştir.
Celâdet geldi tab'a şevk-i vasf-ı pâdişâhîden Neşât-âver müsellem bir gazel yazdın levendâne
Padişaha ait vasıfların şevkinden tabiatıma kahramanlık geldi. Kahramanca, doğru ve neşe veren bir gazel yazdın.
Hezârân Nâdiri ma'dûm eder şemşir-i hûn-hârı Gürizân olsa da farazâ Horasana hirâsâne
(Abdülhamid Han'ın) Kan döken kılıcı, Horasan'a kaçmış olsa bile (yine de) binlerce Nâdir'i yok eder.
Dil-beste olan lutf-ı Hudâvend-i Kerîme Rabt-ı emel itmez kerem-i Zend Kerîme
Cömert olan Allah'ın lütftma gönül bağlamış olan kişi, Zend Kerim'in cömertliğine emel bağlamaz.