Turgut Uyar Divan'ından 20 çarpıcı alıntı...
İkinci Yeni akımının önemli şairlerinden biri olan Turgut Uyar, ilkokul yıllarında iken manzumeler yazmaya başladı; Hayyam, Nedim, Yahya Kemal, Tevfik Fikret ve Ahmet Haşim gibi şairlerin eserlerini okudu. Uyar, altıncı kitabı olan Divan'ı, çağdaş bir içeriği divan şiiri geleneğinin kalıplarıyla yeniden söyleyerek, Türk şiirinin kendine özgü kitaplarından biri olmasını sağladı. Gelenekten yararlanmaktan çok geleneği dönüştürmeye çalışan Turgut Uyar'ın eserinden 20 alıntı derledik.
Giriş Tarihi: 07.05.2020
09:28
Güncelleme Tarihi: 07.05.2020
09:48
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat Durma göğe bakalım
**
zalim bir ilk yazdı ama yaşadığımız işte bunu unutmamalı unutmamalı bir ölüm nefes alırken bir dudakda öbür bütün şeyleri nasıl anlatmalı miğferin paslandığını usul usul bir yangının söndüğünü ve suların pırıl pırıl kaldığını bir otobüs Mersin den Mardin e giderken o zaman aşkınla dol kalbim nerden ne kadar derlediysen o kadar senin kendine seçtiğin alameti farika uzun bir gece görünümünde geçerli hala
Fuzuli'nin hafızalarda yer edinen Su Kasidesi'nden beyitler ve anlamları
suların çoğaltığı seslerden ürküyorum yorgunluk veriyor ürkü¹ alacakaranlık gibi anlamsız bir şey bir çoban kepeneği gibi ya da gelip çakılıyor aklıma sonra hiç bir şeye benzemiyor bir saat iki saat üç saat gibi şeyler oluyor ama hiç bir şeye benzemiyor tutturduğum türkü nedendir bilmem Edip le söylediğimiz zaman oluyordu halbuki
** ¹ türkü ye kafiye aradığımı sandınız, yanıldınız!
artık şaşıyorum gözyaşına mutsuzluğun harcını pekiştiren çaresizliğin gözyaşına binlerce beygir bir ovayı arşınlarken yepyeni dişleriyle binlerce tay ve sonsuz giyimiyle büyük hayat kuşanırken en mavisini güvercin toplayarak geldim öteden beriden ona şaşıyorum ki hepsi hiç değilse bir kere nisan görmüşler
Boy boy sardunyalar, fesleğenler, Boy boy bulutlar karşımda. Saçağımızda bir kırlangıç yuva yapmış. Ahmet efendi geçer, selam veririm Bakkal İbrahim selam verir, alırım. Fesleğenler kokar, sardunyalar kızarır İstanbul sereserpe önümde geceye karşı Gemilerden, fabrikalardan düdükler Şimdi bir tren kalkar Sirkeciden bilirim. Alacakaranlıkta kıpır kıpır gölgeler Sesler gelir yakın sinema bahçesinden Bir hoş olurum.
Şairlerin kaleminden İstanbul için yazılmış 15 şiir