Arama

Türk edebiyatının yapı taşları

Türk edebiyatının uçsuz bucaksız sözcük denizinde, hissettirdikleri duygularla kaybolmamızı, derinliklere inmemizi sağlayan yazarlarımız, şairlerimiz, ustalarımız hem hayatımıza hem de yaşamdaki amaçlarımıza olumlu yönler verdiler. Bu usta yazarlarımız birer yapı taşı olarak kalbimizin en güzel köşesinde varlıklarını sürdürmeye devam edecekler...

  • 13
  • 28
Yaban - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yaban - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

''Bir kanserli, urunu göstermekten nasıl korkarsa, derdimi açmaktan öyke korktum.''

Kendi dönemi içindeki gerçekçilik anlayışına uygun olarak yazılmış olan Yaban'da Yakup Kadri, I. Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte Sakarya Savaşı'nın sonuna kadar olan sürede bir Anadolu köyünde, köylüleri, köyün durumunu, Milli Mücadeleye ilişkin tavırlarını bir aydının gözüyle verir. Yaban için "bu eser benliğimin çok derinliklerinden adeta kendi kendine sökülüp, koparak gelmiş bir şeydir" diyen yazar, bu romanda ortaya koyduğu birçok soruna daha sonra yazacağı Ankara'da cevap bulmaya gider.

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız. ​

  • 14
  • 28
Alemdağ'da Var Bir Yılan - Sait Faik Abasıyanık
Alemdağ’da Var Bir Yılan - Sait Faik Abasıyanık

"Bir insanı sevmekle başlar her şey."

Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız. ​

  • 15
  • 28
İslam ve İnsan-Mevlana ve Tasavvuf - Nurettin Topçu
İslam ve İnsan-Mevlana ve Tasavvuf - Nurettin Topçu

''Allah her yerdedir; insanın O'nu aradığı her yerde.''

Türlü sefaletlerle ihtirasların parça parça böldüğü hasta bir vücudu andıran İslam dünyası, en bedbaht devirlerinden birini yaşıyor ve her İslam memleketinde ruhlar birbirinden ayrılmış, birbirlerine saldırıyorlar. Her sene yüzbinlerle ziyaretçi ile dolan Kabe'nin etrafında ruh birliği ve beraberliği meydana gelemiyor. Bunun sebebi ne siyasi, ne iktisadi, ne de esasında ilmi ve fikridir. Bu halin sebebi, İslam'ın temeli ve Kur'an 'ın özü olan ahlakın kaybedilmiş olmasıdır. Bugünkü Müslümanlar, birtakım geleneksel hareketleri dikkat ve titizlikle yapmaktan başka endişesi olmayan, ilkçağın ve ilkel devrin sihirbazlarını andırıyorlar. Kur'an harikası olan devrin sihirbazlarını andırıyorlar.

Kur'an harikası olan ilahi ahlak İslam diyarında çoktan gömülmüştür.Ahlaka idealine karşı ruhlarda işlenen bu zulmün tarihte çok tekrarlanan tehditleri, bugün büyük sanayi medeniyetinin insanı makinalaştıran ve makinaya esir yapan zulmüyle elele vermiş bulunuyor. Belki yakın bir gelecekte büyük petrol kuyularıyla İslam ülkelerinin tröst sahipleri bu vasıflarını şeyhlikle birleştireceklerdir. İnsanlığın beşbin yıllık ruh ve vicdan eserini inkar ederek düşünmeyi günah sayan sefaleti din diye tanıtan gerilikle taassup, bu zulme sığınmış bulunmaktadır. Kalbe karşı gelen kaideleri İslam çerçevesi içinde insan ruhunun esaret zinciri yapmakla geçinenler kendilerine din adamı dedirttikçe ve halkın bunlara hörmet ve itibarı devam ettiği müddetçe İslam dünyasının, içinde yüzdüğü sefaletten kurtulması imkansızdır.

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız. ​

  • 16
  • 28
Bir Düğün Gecesi - Adalet Ağaoğlu
Bir Düğün Gecesi - Adalet Ağaoğlu

''Eyy insan onuru! Sen kişiyi düştüğü yerden kaldıran tek kurtarıcısın!''

Zaman ve mekan kullanımı açısından oldukça dikkat çekici bir eserdir. ''Bir düğün gecesi''ni Adalet Hilmi yavuz şöyle anlattı: "Denebilir ki, Türkiye'de aydın sorununu Türkiye'nin tarihsel dönüşümüne somut insana eklemleyen romanlar, ilk kez Adalet Ağaoğlu'nun çabasıyla gerçekleştirilmiştir. Ağaoğlu, günümüzün hiç kuşkusuz en önemli romancısı. Bir Düğün Gecesi, yalnız uzmanların, eleştirmenlerin üzerinde düşünce birliğine vardığı bir roman değil; aynı zamanda geniş bir okuyucu kitlesi tarafından benimsenen, tartışılan bir eser."

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız.

  • 17
  • 28
Reis Bey - Necip Fazıl Kısakürek
Reis Bey - Necip Fazıl Kısakürek

"Ön tarafı açılır - kapanır bir mikâp içinde hayatı yakalamak... Kapana kıstırır gibi... Tiyatro budur."

1948'den 1960 yılına kadar geçen sürede tiyatro eseri kaleme almayan Necip Fazıl, 1960 ihtilaliyle girdiği hapiste, üç piyes yazmıştır: Ahşap Konak, Kumandan ve Reis Bey.

Piyesin ana karakteri Reis Bey, bir ağır ceza reisidir. Ömrü otel odalarında geçmiş, yapyalnız ve tuhaf bir adam. Taş kalpli bir kanun tatbikçisi… Onun nazarında merhamet, idamlık bir suçtur ve «cemiyette bir ferdi korumak için bin kişiye idam gömleği giydirmekten kaçınmamalıdır.

Günün birinde, annesini öldürdüğü iddiasıyla huzuruna çıkarılan bir gencin idamına karar verir. Artık olaylar çok farklı gelişecek ve Reis Bey'in buz gibi iç dünyası müthiş bir sarsıntıyla yerle bir olacaktır.

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız. ​

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN