Türk edebiyatının yapı taşları
Türk edebiyatının uçsuz bucaksız sözcük denizinde, hissettirdikleri duygularla kaybolmamızı, derinliklere inmemizi sağlayan yazarlarımız, şairlerimiz, ustalarımız hem hayatımıza hem de yaşamdaki amaçlarımıza olumlu yönler verdiler. Bu usta yazarlarımız birer yapı taşı olarak kalbimizin en güzel köşesinde varlıklarını sürdürmeye devam edecekler...
Giriş Tarihi: 21.09.2018
10:28
Güncelleme Tarihi: 29.09.2018
18:14
Alemdağ'da Var Bir Yılan - Sait Faik Abasıyanık
" Bir insanı sevmekle başlar her şey."
Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız.
İslam ve İnsan-Mevlana ve Tasavvuf - Nurettin Topçu
''Allah her yerdedir; insanın O'nu aradığı her yerde.''
Türlü sefaletlerle ihtirasların parça parça böldüğü hasta bir vücudu andıran İslam dünyası, en bedbaht devirlerinden birini yaşıyor ve her İslam memleketinde ruhlar birbirinden ayrılmış, birbirlerine saldırıyorlar. Her sene yüzbinlerle ziyaretçi ile dolan Kabe'nin etrafında ruh birliği ve beraberliği meydana gelemiyor. Bunun sebebi ne siyasi, ne iktisadi, ne de esasında ilmi ve fikridir. Bu halin sebebi, İslam'ın temeli ve Kur'an 'ın özü olan ahlakın kaybedilmiş olmasıdır. Bugünkü Müslümanlar, birtakım geleneksel hareketleri dikkat ve titizlikle yapmaktan başka endişesi olmayan, ilkçağın ve ilkel devrin sihirbazlarını andırıyorlar. Kur'an harikası olan devrin sihirbazlarını andırıyorlar.
Kur'an harikası olan ilahi ahlak İslam diyarında çoktan gömülmüştür.Ahlaka idealine karşı ruhlarda işlenen bu zulmün tarihte çok tekrarlanan tehditleri, bugün büyük sanayi medeniyetinin insanı makinalaştıran ve makinaya esir yapan zulmüyle elele vermiş bulunuyor. Belki yakın bir gelecekte büyük petrol kuyularıyla İslam ülkelerinin tröst sahipleri bu vasıflarını şeyhlikle birleştireceklerdir. İnsanlığın beşbin yıllık ruh ve vicdan eserini inkar ederek düşünmeyi günah sayan sefaleti din diye tanıtan gerilikle taassup, bu zulme sığınmış bulunmaktadır. Kalbe karşı gelen kaideleri İslam çerçevesi içinde insan ruhunun esaret zinciri yapmakla geçinenler kendilerine din adamı dedirttikçe ve halkın bunlara hörmet ve itibarı devam ettiği müddetçe İslam dünyasının, içinde yüzdüğü sefaletten kurtulması imkansızdır.
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız.
Bir Düğün Gecesi - Adalet Ağaoğlu
''Eyy insan onuru! Sen kişiyi düştüğü yerden kaldıran tek kurtarıcısın!''
Zaman ve mekan kullanımı açısından oldukça dikkat çekici bir eserdir. ''Bir düğün gecesi''ni Adalet Hilmi yavuz şöyle anlattı: "Denebilir ki, Türkiye'de aydın sorununu Türkiye'nin tarihsel dönüşümüne somut insana eklemleyen romanlar, ilk kez Adalet Ağaoğlu'nun çabasıyla gerçekleştirilmiştir. Ağaoğlu, günümüzün hiç kuşkusuz en önemli romancısı. Bir Düğün Gecesi, yalnız uzmanların, eleştirmenlerin üzerinde düşünce birliğine vardığı bir roman değil; aynı zamanda geniş bir okuyucu kitlesi tarafından benimsenen, tartışılan bir eser."
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız.
Reis Bey - Necip Fazıl Kısakürek
"Ön tarafı açılır - kapanır bir mikâp içinde hayatı yakalamak... Kapana kıstırır gibi... Tiyatro budur."
1948'den 1960 yılına kadar geçen sürede tiyatro eseri kaleme almayan Necip Fazıl, 1960 ihtilaliyle girdiği hapiste, üç piyes yazmıştır: Ahşap Konak, Kumandan ve Reis Bey.
Piyesin ana karakteri Reis Bey, bir ağır ceza reisidir. Ömrü otel odalarında geçmiş, yapyalnız ve tuhaf bir adam. Taş kalpli bir kanun tatbikçisi… Onun nazarında merhamet, idamlık bir suçtur ve «cemiyette bir ferdi korumak için bin kişiye idam gömleği giydirmekten kaçınmamalıdır.
Günün birinde, annesini öldürdüğü iddiasıyla huzuruna çıkarılan bir gencin idamına karar verir. Artık olaylar çok farklı gelişecek ve Reis Bey'in buz gibi iç dünyası müthiş bir sarsıntıyla yerle bir olacaktır.
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız.
Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan
''Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; sözle, yazıyla, resimle ya da susarak.''
Bir oteli yönetmekle bir kurumu, geniş bir işletmeyi, bir ülkeyi yönetmek aynı şeydi aslında. İnsan kendini, olanaklarını tanımaya, gerçek sorumluluğun ne olduğunu anlamaya başlayınca bocalıyordu, dayanamıyordu. Ülkeleri yönetenler iyi ki bilmiyorlardı bunu; yoksa bir otel yöneticisinin yapabileceğinden çok daha büyük hasarlar yaparlardı yeryüzünde. Defteri kapadı. Ne gereği vardı artık bunları yazmanın ya da birkaç satır yazıp bırakmanın?
Çağdaş edebiyatımızın en ünlü kişilerinden Zebercet, yaşamını günlük yaşamın gerektirdiği en basit işlevlere odaklamış biri. Görünüşüyle son derece gerçek, basit ve sıradan. Ama içimizde bıraktığı etki öyle mi? Yusuf Atılgan'ın unutulmaz romanı Anayurt Oteli, bir memleket portresi, bir mizaç izahı. Yayımlandığı ilk günden bu yana başucumuzda. Okura düşen de onu daha yakından tanımak olacaktır.
Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız.