Türkiye'nin roman haritası
Edebiyata yön veren yazarların çoğu yaşadığı şehrin kültüründen, tarihinden ve dokusundan etkilenir. Okuduğumuz romanların kahramanları ve hikâyeleri kadar, yaşadıkları yerler de bizleri sarıp sarmalar. Edebiyatımızda en çok mesken tutan mekân ise İstanbul olarak bilinir. Burada başlayıp şekillenen roman sevdasında en büyük etken, yayınevlerinin, gazetelerin ve matbaaların burada olmasıdır. Anadolu'yu ise daha çok Milli Mücadele ve Erken Cumhuriyet anlatıları ve sonrasında köy romanlarında görmek mümkün.
Giriş Tarihi: 28.12.2018
15:43
Güncelleme Tarihi: 28.12.2018
17:52
ANKARA; Ankara, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1934
Ankara, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun 1934 yılında yayımlanmış olan bir romanıdır. Roman üç bölümden oluşur; birinci bölüm: Kurtuluş Savaşı; ikinci bölüm: Cumhuriyetin kuruluş yılları; üçüncü bölüm: Cumhuriyet sonrasının 14 ve 20. yılları…
"Burası: 1921'de Ankara'nın yanı başında akan bir dere kenarıdır. 1921 Ankarası. Hanımefendi, dört beş yıl sonra, bu basit cümle, size Kitab-ı Mukaddes'ten bir satır gibi gelecek, ve buna karışmış olmak size, hayatınızın yegane manası gibi görünecek. Genç adamın sesi, perde perde yükseliyordu. Selma Hanım'ın yanında oturan hanımlar hayretle kulak kabartmaya başladılar. Konuşan da bunun farkına vardı. Sesini yavaşlattı:
"Ankara; yalnız bu değil," dedi. "Ankara, bizim için emsalsiz bir "energi" mektebi olmuştur. Sarp, yalçın ve çetin Ankara, içinde her rahattan mahrum olduğumuz, içinde zahmet, meşakkat çektiğimiz Ankara, bize sabrı, tahammülü ve inkişafımıza engel bütün zıt kuvvetlerle geceli gündüzlü çarpışmayı öğretiyor, sert bir örs gibi irademizi durmaksızın dövüyor, Nietzsche'nin dediği gibi burada "muttasıl kahramanca ve tehlikeyle yaşıyoruz". Bundan güzel hayat olur mu? Dünyanın hangi noktası buradan daha enteresandır?" İletişim Yayınları, 2009, s. 81.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu kimdir?
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Türk yazar ve diplomat. Roman, öykü ve makaleleri ile Türk toplumunun Tanzimat'tan bu yana geçirdiği değişiklikleri anlatmış bir yazardır. romanlarında Batılılaşma özentilerini eleştirerek Anadolu gerçekliğinin değerini anlatan önemli yazarlarımızdan biridir. 27 Mart 1889'da Kahire'de doğan Yakup Kadri, ilköğrenimine ailesiyle birlikte gittiği Manisa'da başladı. 1903'te İzmir İdadisi'ne girdi. Babasının ölümünden sonra annesiyle yine Mısır'a döndü, öğrenimini İskenderiye'deki bir Fransız okulunda tamamladı. 1908'de başladığı İstanbul Hukuk Mektebi'ni bitirmedi. 1909'da arkadaşı Şehabettin Süleyman aracılığıyla Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. 1916'da tedavi olmak için gittiği İsviçre'de üç yıl kadar kaldı. İstanbul'a döndüğünde İkdam gazetesi yazarı olarak Millî Mücadele'yi destekleyen yazılar kaleme aldı. 1923 yılında Mardin, 1931'de Manisa milletvekili oldu. Bir yandan gazeteciliğini ve roman yazarlığını sürdürdü.
Ankara kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
ANTALYA; Karabibik, Nabizâde Nâzım, 1889
Nabizâde Nâzım'ın 1890'da yayınladığı gerçekçi köy romanı olan Karabibik , realizmin bütün koşulları göz önünde bulundurularak yazılmış olup, Türk edebiyatında bu akımın başarılı ilk örneğidir. Yazar, kitabının önsözünde şöyle der: "Hakikiyun mesleğinde (realistlerin yolunca) yazılmış roman mütalaa etmemiş iseniz işte size bir tane ben takdim edeyim." Roman, ilk Türkçe köy romanı olarak kabul edildiği için Türk edebiyatında önemli bir yeri vardır. Eser, roman değil, uzun öykü olarak da değerlendirilebilir. Antalya'nın bir köyünde yaşayan Karabibik adlı köylünün yaşam mücadelesini konu edinir.
Güneş ufk-ı şarkîyi teşkil eden tarafta, güya denizden çıkıyormuş gibi Bahr-i Sefid'in donuk, durgun sathından doğru yükselmekte idi. Temre ovası gecenin ayazı içinde uyuşmuş çilenmiş kalmış iken güneşin henüz mail ve zayıf olarak intişar eden şuaatının tesiratı sayesinde ısınmaya başlamıştı. Arkada Mira silsile-i cibalinin sekiz yüz metre rakımı bile tecavüz eden sivri, çıplak tepeleri kar ile mestur bulunmakta idi. Mevsim şubat iptidaları olup Karabibik'ten evvel davranmış olanların tarlalarında yarım karış kadar yemyeşil ekinler başkaldırmış idi. Kasbar Matbaası, Asır Kütüphanesi Romanlarından, 1307, s. 6
Nabizâde Nâzım Tanzimat dönemi Osmanlı-Türk yazarıdır. Şiir, anı, hikâye, roman türlerinde ve bilimsel konularda eserler veren Nabizade Nazım, ilk Türkçe gerçekçi köy romanı olarak kabul edilen Karabibik'in ve Türk edebiyatındaki ilk psikolojik roman denemesi olan Zehra'nın yazarıdır. Nabizade Nâzım'ın şiirlerinde işlediği temalarda doğa ilk sırada gelir. Doğa şiirleri ve özellikle doğayı anlatma girişimi Abdülhak Hamit'in "Sahra " adlı şiir eserinden sonra yaygınlaşmaya başladı. Özellikle ara nesil denilen edebiyatçılar kuşağında doğa manzaralarının tasviri şiirin ana konusu oldu. Ara nesil şairleri, çoğunlukla tablolardan hareket ederek manzaralar çizmeye (anlatmaya) çalışmışlardı. Keza aynı özelliği Nabizade Nâzım'ın doğa tasvirlerinde de görülür.
Karabibik kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın.
AYDIN; Bir Karış Toprak, Samim Kocagöz, 1964
Toplumcu gerçekçi sanat anlayışı doğrultusunda ürünler veren Samim Kocagöz, hikâyelerinde genellikle Ege bölgesinde yaşayan insanların sorunlarını anlatır. Kurtuluş Savaşı′nı belgesel roman tarzında, destansı bir anlatımla işleyen Kocagöz, romanlarında ve hikâyelerinde olduğu gibi toprak sorununu dile getirmiştir. Topraksız ya da az topraklı kesimin ilerleyen teknoloji karşısında içine düştüğü sıkıntıyı ′Bir Karış Toprak′ta anlatır.
"Yörüklere gelince, ne padişahı ne de ağası, onları adamdan saymaz. Sözün kısası, Osmanlı köylüsünün, Türkmen Yörüğünün, Anadolu toprağında sözü geçmez. Bunu böyle kafana koy oğlum; ayağını ona göre denk al. Benden söylemesi… Rahmetli babandan duyduğumu sana deyiverdim. Yasa böyle kurulmuş." (Ataç Kitabevi Yayınları, 1964, s. 106.)
Samim Kocagöz kimdir?
Samim Kocagöz, Türk romancı. 1942'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. 1942-1945 arasında Lozan Üniversitesi'nde sanat tarihi eğitimi aldı. Türkiye'ye döndükten sonra bir süre İzmir Ticaret Okulu'nda edebiyat, Devlet Konservatuvarı'nda sanat tarihi dersleri verdi. İlk öykülerini, 1939 -1940 yıllarında yayımladı. Samim Kocagöz'ün sanat anlayışı "sanat yaşam içindir." biçiminde özetlenebilir. O, doğup büyüdüğü, yaşadığı, iyi bildiği yöreyi, insanlarını anlatır. Edebiyatımızda 1940'lı yıllarda filizlenmeye başlayan yeni edebiyatla kendini duyurdu, "Milli Mücadele"yi romanlaştıran bir yazar olarak da adını yaygınlaştırdı.