Ünlü yazarların yaşamlarının kıyısında dolanacağınız 10 günlük
Günlükler, deneme türüne yakınlıklarıyla düşüncelerin açık ve serbest olarak ifade edildiği edebi türler arasındadır. Edebiyat dünyasından aşina olduğumuz şahsiyetlerin kaleminden çıkmış günü gününe yazılan günlükler, tüm gerçekliğiyle yazarların yaşamını yansıtan birer ayna olarak karşımızda dururlar. Eserlerini hayranlıkla okuduğumuz yazarların yaşamlarının kıyılarında dolanmaya ne dersiniz? İşte ünlü yazarların eserlerine ve özel yaşantılarına ışık tutacak 10 günlük...
Giriş Tarihi: 02.06.2020
16:36
Güncelleme Tarihi: 06.07.2020
17:03
"Kimse dinlemiyorsa beni ya da istediğim gibi dinlemiyorsa, günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar sonunda bana bunu da yaptınız!"
"İnsanın içinde ifade edilmez bir eksiklik duygusu kalıyordu. Her şey başka türlü olabilirdi sanki... Bütün bu oyunlar bu kadar kötü oynanmayabilirdi."
"Evden çıkınca gerçek bir dünyada yaşamıyorum. Evin dışında her yer sanki aynı, sanki bütün insanlar birbirine benziyor. Ne acıklı değil mi?"
Kafka, Günlükler eserinde belirttiği gibi "Bir yabancıdan daha yabancı yaşayan" ve varlığın içinde kendine bir yer bulabilme ihtiyacıyla yaşamını sürdüren edebiyatçılardandır.
Kafka'nın Günlükler 'i dünyaca ünlü edebiyatçının yaşamının satır aralarında gezinebilmek için biçilmiş kaftandır. Kafka'nın 1909'la, ölümünden bir sene önce olan 1923 senesi arasında yazdığı günlükler, ölümünden sonra dostu Max Brod tarafından kitaplaştırılmıştır. Kafka, günlüklerini yayımlanma amacıyla yazmadığı için, Prag'daki hayatını, hayranlık duyduğu babasına olan hislerini, evlenmeye kendini ikna edemediği kadınla ilişkisini, pişmanlıklarını ve toplum tarafından dışlanmışlık hislerini bütün içtenliğiyle yazmıştır. Günlükler, Kafka'nın dayanılmaz bir gerilimle geçen yaşamını ve duygularını tüm çıplaklığıyla okuyucuya sunuyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız.
"Odamda günlerdir yalnızım, ziyanı yok dünyada da yıllarca yalnız değil miydim?"
"Durumum bir mutsuzluk durumu değil, ama mutluluk da değil, umursamazlık da, güçsüzlük de, yorgunluk da, başka bir şey de değil. Peki ne? Bunu bilemeyişim, sanırım yazma yeteneksizliğimden kaynaklanıyor."
KATHERINE MANSFIELD- BİR HÜZÜN GÜNCESİ
Kısa öykünün bir edebiyat türü olarak yerleşmesine benzersiz katkılarda bulunan Katherine Mansfield'in hayatı da öyküleri gibi kısa olmuştur. Yaşamının son yıllarında tüberküloza yenik düşen Mansfield, bu dünyadan otuz beş yaşında göçmüştür.
Virginia Wolf, Katherine Mansfield'in öldüğünü duyunca, Günce'sine şöyle yazmıştır: "Yazışını kıskanıyordum; şimdiye dek kıskandığım tek yazış."
Ölümünden sonra yayınlanan Bir Hüzün Güncesi i simli günlüğü, yazarın otuz beş yıl süren kısacık yaşamının, 1904'ten 1922'ye uzanan çok önemli bir kesitini kapsıyor. Mansfield, hayat ve ölüm arasında mücadele ettiği dönemlerde güncesine kendisine biraz daha yaşam ve yazacak güç bağışlasın diye Allah'a yakardığını yazmıştır. Dünya edebiyatından bir kuyrukluyıldız gibi geçip giden Mansfield, ardında daha uzun yıllar okunacak birbirinden güzel öyküler bırakmıştır.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız.
"Sabahın dördünde kalktım, o zamandan beri trafik gürültüsünden başka bir şey işitmedim. Duyduğum tek şey, kırlara, ormana, bahçelere, ilkbahar orkestrasının korosuna büyük bir özlem."
"Odama ilkbahar dolmuş gibiydi, ama kolu kanadı kırılmış, kirlenmiş, alçak sesle –çok alçak sesle- şarkı söyleyen bir ilkbahar."
"Buruk bir şey istiyorum, rasgele bir duygu değil bu, çünkü çevremdeki insanlarda da aynı ruh durumunun ayrımına varıyorum. Sanki tümü de aşık olmuşlar, sonra aşkın dışında kalmışlar da, şimdi oyalanacak yeni bir şey arıyorlarmış gibi."