Yahya Kemal’in Malazgirt hayali
Bir "milad" olarak tarihte ilk kez Yahya Kemal tarafından dillendirilmişti, Malazgirt Zaferi. Yahya Kemal, 1071 tarihini başlangıç kabul etmiş, Malazgirt Zaferi'nin İstanbul'un fethi ile aynı öneme sahip olduğunu söylemişti. Usta şair Yahya Kemal Beyatlı'yı saygıyla anıyor, onun Malazgirt Zaferi'ne dair hayalini sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 01.11.2018
11:41
Güncelleme Tarihi: 26.08.2020
10:42
YAHYA KEMAL İÇİN 1071 MİLADDI
Yahya Kemal, Türklerin Anadolu'ya gelişlerini öğrenmek amacıyla Fransa'da bulunduğu süreçte, elindeki yabancı kaynaklara şüphe ile yaklaştığını belirtiyor ve yeni Türkçe eserler yazmanın gerekliliğini vurguluyordu. Bu hedef için Selçuklu ve Osmanlı asırlarını incelediğinde, Malazgirt'in Türkler için bir başlangıç olduğu konusunda netleşmişti.
Yahya Kemal, Nihad Sâmi Banarlı'ya dikte ettirdiği ve bazı kısımlarını bizzat kendisinin yazdığı hatıralarında bu konuyla ilgili şu sözleri söylemişti:
"Bir gün, bir mecmuada, Fustel de Coulange'ın esaslı tilmizi olan Profesör ve müverrih Camille Julian'ın bir cümlesini okudum. Bu cümle, benim, milliyetimizin ve vatanımızın teşekkülüne dair dağınık düşüncelerimi birdenbire, yeni bir istikamete şevketti. Camille Julian'ın cümlesi şuydu : "Fransız milletini, bin yılda Fransa'nın toprağı yarattı" Düşünmeğe başladım: Acaba bizi de Malazgirt'ten, 1071'den sonraki sekiz yüz senede Türkiye'nin toprağı yaratmamış mıydı?
Bu noktadan hareket ettim.
Artık benim için 1071'den evvelki devirlerimiz kablettârih , fakat 1071'den sonraki devirlerimiz tarihtiler. "
OSMANLI TÜRKLÜĞÜNÜ SAVUNUYORDU
Yahya Kemal, oluşturduğu Türk milliyetçiliği tanımını Ziya Gökalp'in ideolojisinden ayrı tutmuştu :
"Hayalini Türkçülüğe ilk kaptıran her Türk'ün gördüğü Turan rüyasından uyanmıştım, ırk birliği gibi ve saf menşe'lerimize rücû gibi ilk şedîd arzularımız bahsinde uslanmıştım, kendi vatanımızın o zamanki siyâsî hudutları içinde bir Türklüğe razı olmuştum, bin yıl evvelini kablettarih sayarak, bin yıldan beri kökleştiğimiz Anadolu ve Rumeli topraklarında, daha küçük mikyasta bir Türkçülüğe meyi etmiştim, o vakitki tâbiri ile bir Osmanlı Türklüğü arzu ediyordum.
Ziya Bey'e benim uslanmış düşüncelerim dar ve tatsız göründü. Maamafih çok samimî bir lisanla sık sık görüşmemizi istedi. Gerek siyaset ve gerek san'at telâkkilerinden başka muhitlerimizin de farkı yüzünden bu ilk mülâkattan sonra senelerce görüşemedik. "
Tarih, dil ve milliyetçilik anlayışını, toprak ve millet arasındaki bağa dayandıran Yahya Kemal, görüşlerini Osmanlı-İslam kültürü ile birleştirdi.
“HAÇLI SEFERLERİNİ KIMILDATAN SEBEP”
Yahya Kemal, 12 Mart 1942 tarihinde İstanbul'da Beyoğlu Halkevinde verdiği Türk İstanbul başlıklı konferansında, "Bu Türk muzafferiyetini Avrupa müverrihleri da ayrıca cihan tarihinin bir dönüm noktası sayarlar. Çünkü Türklerin Avrupa ile göğüs göğüse asırlarca sürmüş olan mücadelesi oradan başladı. Haçlı Seferleri tarihini en yeni usulde yazan müverrih Grousset, Haçlı Seferlerini kımıldatan sebebin 1071'de Malazgirt'te Türk Hakanı Alparslan'ın Bizans İmparatoru'nu orada mağlup edip esir etmesi olarak gösteriyor. Bu muharebenin cihan tarihini sarsan böyle derin bir tesiri olmuştur. " sözleriyle, Malazgirt'in sadece Türkler için değil, Avrupalılar içinde farklı bir öneme sahip olduğunu vurgulamıştı.
AYASOFYA KUBBESİNİ GÖREN İLK TÜRK ORDUSU
Yahya Kemal, Malazgirt Savaşı'ndan, Yapı ve Kredi Bankasının 1954 yılında 25'inci yıldönümü dolayısıyla neşrettiği İstanbul adlı albümde çıkan Türk İstanbul adlı makalesinde de bahsetti.
İstanbul'un Fatih tarafından fethi ile Malazgirt Zaferi arasında bağ kurduğu bu makalede, "Malazgirt muzafferiyetinin neticesi olarak, on sene sonra Anadolu fâtihi Kutülmuşoğlu Süleyman'ın Türk atlılarıyle -şimdi Bağdad Caddesi dediğimiz yoldan- 1081'de Üsküdar'a gelişi ne kadar düşündüren bir vakıadır. Ayasofya kubbesini, Üsküdar'dan dünya gözüyle gören ilk Türk ordusu budur " sözleriyle, İstanbul'un fethedilmesine Türklerin bu tarihte karar verdiği vurgusunu yapmıştır.
İSTANBUL’UN FETHİ İLE AYNI ÖNEME SAHİP
Tarih, millet ve medeniyet vurgusunu daima yineleyen Yahya Kemal, Süleymaniye'de Bayram Sabahı şiirinde, bu sürekliliği Malazgirt'le bağdaştırarak şöyle ifade eder:
"Gördüm ön safta oturmuş nefer esvablı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîri,
Ne kadar sâf idi siması bu mü'min neferin!
Kimdi? Bânisi mi, mimârı mı, ulvî eserin,
Tâ Malazgird ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyâda yiğit yüzlerinin en güzeli
Çok büyük bir işi görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimi. "