Yazar ve şairlerimizin en yakın dostu kediler
Kediler günümüzde çok popüler, neredeyse bir internet fenomenine dönmüş durumdalar! Hayatımızın pek çok noktasında iç içe yaşadığımız kediler, birçok yazar ve şairin yazma eylemine eşlik ve yakından tanıklık eden eşsiz bir dost aynı zamanda.. Birçok şiir, hikaye, roman ve denemeye konu olan kediler, tarih boyunca edebiyatçıların ilgisini çekmeyi başardı. Dünya Kediler Günü dolayısıyla kedi sevgisinin edebiyatımızda nasıl yer edindiğine göz atalım…
Giriş Tarihi: 17.02.2021
16:38
Güncelleme Tarihi: 17.02.2022
09:44
Sesli dinlemek için tıklayınız.
KEDİ MUHABBETİNDE MANA BULAN AHMET HAŞİM
📌 Akşam şairimiz Ahmet Haşim mizahi unsurlarla örülü göz ardı edilmiş nesirleriyle bizleri farklı iklimlere götürmeyi başaran edebiyatçılarımızdan. Eserlerini incelediğimiz vakit Haşim'in en hayvansever şairlerden biri olduğu hemen gözümüze çarpar. Tanpınar Haşim'in sahip olduğu kedilerden şu şekilde bahseder:
🔎 "Hemen her gidişte günün yeni bir vak'asile karşılaşırdık. Haşim kendine kızar, birkaç çocuk ile beraber onu kovar. O gün matrud kedinin bütün huysuzluklarını dinlerdiniz. Ertesi gün aynı kediyi ayaklarınıza sürünür görünce izahat verirdi: 'Barıştık'. İki gün sonra vak'a hizmetcisiyle tekrarlanırdı. Hayvanları çok sever ve onlara kıyamazdı. 'Evime canlı giren tavuk, kendi kendine ölmeğe mahkumdur' derdi ve sonra bir tavuk için bu kendi kendine ölmeği pek hazin bulmuş olacak ki 'Bîçâre' diye acırdı"
📌 Haşim, hayvan deneylerine karşı duyduğu üzüntüyü ise Kedi Mezbahası adlı yazısında şu şekilde yer verir:
"Kestiğiniz hayvanların akan kanları karşısında kalbiniz hiçbir acı duymuyor mu?
"Hayır"
Hissiz bir medeniyet terbiyesiyle karşı karşıyaydım. Ürkerek gözlerimi kapadım."
📌 Haşim aynı zamanda yalnızlığını kediyle paylaşan şairlerimizden. Nitekim "Kedi" başlıklı yazısında "İnsandan kaçan muhabbetin ilticagâhı ancak hâlis hayvan olabilir. Onun için kedi muhabbetinin bir mânâsı vardır" c ümlelerini kurar.
AHMET HAŞİM KİMDİR?
PEYAMİ SAFA'DA KEDİ ÜZERİNDEN MEDENİYET TASVİRİ
📌 Edebiyatımızda Fatih-Harbiye, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Yalnızız ve Cingöz Recai isimli kitaplarda tanınan Peyami Safa'nın kedilere olan bakışı da yine "Doğu- Batı" medeniyetleri çerçevesinden…
Medeniyetimizdeki son yüzyıllarda yaşadığımız toplumsal ikilemi en canlı manzaralarla ortaya koyan Safa, Fatih- Harbiye isimli romanda baş kahraman Neriman'ın ağzından kedileri şöyle tanıtır:
"Neriman düşündü ve bir anda Şarklıların kedileri, Garplıların köpekleri niçin bu kadar sevdiğini anladı. Hristiyan evlerinde köpek, Müslüman evlerinde kedi bolluğu şundandı: Şarklılar kediye, Garplılar köpeğe benziyorlar! Kedi yer, içer, yatar uyur, doğurur; hayatı hep minder üstünde ve rüya içinde geçer; gözleri bazı uyanıkken bile rüya görüyormuş gibidir; lâpacı, tembel ve hayalperest mahluk, çalışmayı hiç sevmez. Köpek diri, çevik, atılgandır. İşe yarar, birçok işe yarar. Uyurken bile uyanıktır. En küçük sesleri bile duyar, sıçrar bağırır..."
PEYAMİ SAFA KİMDİR?
📌 Bütün roman boyunca Batılı bir yaşama özenen fakat romanın sonunda Doğu medeniyetinin değerini anlayan Neriman babasına bu benzetmesini açtığında Faiz Bey, şöyle nefis bir cevapla karşılık verir:
"Acaba her oturan adam tenbel, her koşan adam çalışkan mıdır? Kimi adam vardır ki sabahtan akşama kadar oturur ve düşünür. Onun bir hazine-i efkârı vardır, yani fikir cihetinden zengindir; kimi adam da vardır ki sabahtan akşama kadar ayak üstü çalışır, mesela bir rençber, fakat yaptığı iş dört tuğlayı üstüste koymaktan ibarettir. Evvelki insan tenbel görünür velâkin çalışkandır, diğer insan çalışkan görünür velâkin yaptığı sudandır. Zira birisi maneviyat ile, zihin gayretiyle yapılan iştir; öbürü vücut ile, bedenle yapılan iştir. Maneviyat daima daha âlidir, vücut sefildir. Yapılan işlerin farkı da bundandır."
Görüldüğü üzere Peyami Safa, kedi ve köpek imgesini romanının temasını ve tezini aşikar kılacak şekilde oluşturmuş.
NECİP FAZIL'IN ŞİİRİNDE MUTLULUĞUN HABERCİSİ KEDİLER
📌 Kedileri dizelerine taşıyan bir diğer şairimiz ise edebiyatımızın usta kalemi Necip Fazıl. Ünlü şair "Sayıklama" isimli şiirine ayak ucunda büzülüp uyuyan kedisinden bahis açmakla başlamış. Kedi ile başlayan şiir, bir kadın özlemiyle sonlanıyor. Şiirde kedi ve kadın imgesi yan yana kullanılmış. Necip Fazıl kullandığı kafiyelerle adeta okuyucuyu bir masal atmosferine sokuyor. Şiirde kedi; mutlak bir huzurun habercisi..
"Kedim, ayak ucuma büzülmüş, uyumakta; İplik iplik sarıyor sükûtu bir yumakta, Hırıl hırıl, Hırıl hırıl…
Bir göz gibi süzüyor beni camlardan gece, Dönüyor etrafımda bir sürü kambur cüce, Fırıl fırıl, Fırıl fırıl…
Söndürün lâmbaları, uzaklara gideyim; Nurdan bir şehir gibi ruhumu seyredeyim, Pırıl pırıl, Pırıl pırıl…
Sussun, sussun, uzakta ölümüme ağlayan; Gencim, ölmem, arzular kanımda bir çağlayan, Şırıl şırıl, Şırıl şırıl…
Ne olurdu, bir kadın, elleri avucumda, Bahsetse yaşamanın tadından başucumda, Mırıl mırıl, Mırıl mırıl…"
NECİP FAZIL KİMDİR?
NAZIM HİKMET'İN ŞAİR OLABİLECEĞİNİN HABERCİSİ KEDİLER
📌 Kediler, Necip Fazıl'ın dizelerine yansıdığı gibi Nazım Hikmet'in şiirlerinde de karşılığını bulmuş. Nazım Hikmet Masalların Masalı isimli şiirinde Necip Fazıl'da olduğu gibi kediyi öyküsel bir atmosferin ortasına yerleştiriyor. Şairin diğer şiirlerindeki ideolojik örgünün aksine Masalların Masalı, yaşamın ve doğanın güzel ezgisini mırıldanıyor. Doğa büyük bir huzurla yaşamla bütünleşiyor ve bir kedi yine uyuyor…
"Su başında durmuşuz. Su serin, Çınar ulu, Ben şiir yazıyorum. Kedi uyukluyor Güneş sıcak. Çok şükür yaşıyoruz. Suyun şavkı vuruyor bize Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze..."
🔎 Nazım Hikmet'in kedi sevgisiyle ilgili farklı bir hikayesi de var. Kız kardeşinin kedisi için yazdığı şiiri hocası Yahya Kemal'e gösteren Nazım Hikmet, hocasından farklı bir karşılık almış. Yahya Kemal, bir kediyi bile övmesini bilen Nazım Hikmet'in şair olabileceğini müjdelemiş…
"Yeşil deniz gibi gözleri vardı Beyaz tüyleriyle bir küme kardı Ağzını süsleyen sedef dişlerdi Baygın nazarı ta ruha işlerdi"
NAZIM HİKMET KİMDİR?