Yunus Emre Divanından alıntılar
Yunus Emre'nin ilahileri Anadolu ve Rumeli'nin en ücra noktalarına kadar ulaştı. Hafızalarda yüzyıllarca yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Onun fikirlerini ve edebi kişiliğini ise Divan'ı ortaya koydu. Yunus'u daha iyi anlayabilmek için yaşadığı dönemi de iyi kavramak gerekir. Bizler Yunus'un Divanından onun gerçekten diyar diyar dolaştığını görebiliriz. Hayatıyla ilgili pek çok detayı öğrenebiliriz. Vefatı ve mezarı halen tartışılsa da biliyoruz ki Anadolu topraklarında, hayatı menkıbelerle dolu pek çok değerli isim yatmaktadır. Bize düşen feyz almak, hakettikleri değeri vermek, bıraktıkları mirası geleceğe aynı şekilde aktarmaktır.
Giriş Tarihi: 11.01.2022
17:52
Güncelleme Tarihi: 21.11.2024
10:05
"Sensüz yola girürisem çârem yok adım atmaga Gevdemde kuvvetüm sensin başum götürüp gitmege"
Sadeleştirilmiş;
"Sensiz yola girer isem, çarem yok adım atmaya, Gövdemde kuvvetim sensin, başım götürüp gitmeye."
◾ Büyük Türk düşünürü, tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre, İslam'ın sabır, kanaat, hoşgörü, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsedi. Yüzyıllardır telkinleri ve öğütleriyle insanlığa yol gösterdi.
◾ Anadolu Selçuklu Devleti'nin son seneleri ile Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarına denk düşen önemli bir dönemde yaşadı.
Sezai Karakoç'un Yunus Emre kitabından 20 alıntı
"Anma mısın sen şol güni cümle 'âlem hayrân ola N'idesini bilimeye bî-hod u ser-gerdân ola"
Sadeleştirilmiş;
"Anma mısın sen şu günü cümle âlem hayran ola Nidesini bilemeyip bi-hod u ser-gerdan ola"
Bi-hod: Kendinden geçmiş. Ser-gerdan: Başı dönmüş, sersem.
◾ Hak aşığı anlamındaki Emre kelimesini kullanarak şiirler kaleme aldı. Aşık Yunus, Koca Yunus, Derviş Yunus ve Miskin Yunus mahlaslarını da kullandı.
"Benem ol 'ışk bahrîsi denizler hayrân bana Deryâ benüm katremdür zerreler 'ummân bana"
Sadeleştirilmiş;
"Benem ol aşk bahrisi denizler hayran bana Derya benim katremdir zerreler umman bana"
Bahri : Denize ait, denizle ilgili. Derya : Deniz. Katre : Damla. Umman : Engin deniz, okyanus. Zerre : Pek küçük parça.
◾ Yunus Emre, Türkçenin kültür dili olması nda önemli rol oynadı. 13. yüzyılda Arapça din, Farsça ise belagat dili olarak görülürdü. Medrese tahsili gören kişiler Arapçayı, yazar ve şairler Farsçayı, devlet ise her iki dili kullanırdı.
◾ Böyle bir ortamda Yunus Emre, halkın dili olan Türkçeyi tercih ederek İslam tasavvufunu sade, samimi ve derin bir şekilde işledi. "Eski Anadolu Türkçesi " olarak adlandırılan tarihi devrin gelişmesinde önemli rol oynadı.
Yunus Emre'nin şiirlerinde terennüm edilen insani değerler
"Sen bu cihân mülkini Kâf'dan Kâf'a dutdun tut Yâ bu 'âlem mâlını oynayuban ütdün tut"
Sadeleştirilmiş;
"Sen bu cihan mülkünü kaf'tan kaf'a tuttun tu Ya bu alem malını oynayıban uttun tut"
Kaf'tan kaf'a: Bir uçtan öbür uca. Utmak: Ütmek, kazanmak.
◾ Şiirlerinin ahenkli ve estetik olması, "ağaç at" (tabut) "alçakda tura" (alçak gönüllü olma), "biti" (amel defteri) gibi eski Türkçe kelimelere yeni manalar kazandırması bu dili sanat dili haline getirdi.
"İy beni 'ayıblayan gel beni 'ışkdan kurtar Ger elünden gelmezse söyleme fâsid haber"
Sadeleştirilmiş;
"Ey beni ayıplayan gel beni aşktan kurtar Elinden gelmez ise söyleme fâsid haber"
Fasid: Bozan, bozucu, bozulmuş.
◾ Konya, Şam ve Azerbaycan'ı da kapsayan bir coğrafyayı dolaşan usta şairin, Allah ve insan sevgisini, dostluğu, kardeşliği, merhamet ve yardımlaşmayı öğütleyen İslam tasavvufundan kaynaklanan ve lirizmle beslediği şiirleri, yüzyılları aşarak günümüze kadar ulaştı.