Yusuf Atılgan'ın ortaya çıkan ilk şiirleri
Cumhuriyet dönemi edebiyatına yeni bir soluk getiren isimdir Yusuf Atılgan... Aylak Adam, Anayurt Oteli gibi romanlarıyla kitapseverlerin gönlünde taht kurmuştur. Ancak edebiyat tarihinin arka sayfaları onun da sırlarını saklamaktadır. O, iyi bir roman yazarı olduğu kadar bir de şairdir. Sizler için Yusuf Atılgan'ın şairliğinden miras ilk şiirlerini derledik.
Giriş Tarihi: 26.06.2019
10:48
Güncelleme Tarihi: 26.06.2019
16:44
Yazarın nüfus kayıtlarındaki tam adına işaret edecek şekilde "Yusuf Ziya Atılgan" imzasıyla basılan "Üzülme Adaş" başlıklı metin, Yusuf Atılgan'ın neşredilen ilk şiirlerinden biridir. Hecenin 14'lü kalıbı ile yazılan Üzülme Adaş'ın bütün dörtlüklerinde çapraz kâfiye düzenine uyulduğu görülür.
Şiir, Yusuf Ziya Ortaç'a ithaf edilmiş. Şiirin Yusuf Ziya Ortaç'a ithaf edilmesinin, Ortaç'ın o dönemdeki yazı ve şiirleri dikkatle incelendiğinde bilinçli bir tercih olduğu anlaşılır. Zira Yusuf Ziya Ortaç, Çınaraltı dergisinin ilk sayılarında, tarihi kahramanlıklarla dolu bir milletin torunlarının İkinci Dünya Savaşı'na katılarak kahramanlıklarını göstermeleri gerektiğini savunan yazı ve şiirler yayımlar.
Örneğin, "Eski Ev" ve "Öyle Bir Günde" adlı şiirler, Türk tarihindeki kahramanlıkları işleyen, mazinin altın sayfalarına göndermeler yapan, geçmişi hatırlatırken içinde bulunulan durumdan "rahatsız" ve "üzgün" olunduğunu vurgulayan metinlerdi. Üzülme Adaş şiirinin adı, içeriği ve Yusuf Ziya Ortaç'a ithafı bu noktada daha anlamlı hâle gelir. Bu şiir, Yusuf Ziya Ortaç'ın "Öyle Bir Günde" adlı şiirine cevap mahiyetinde yazılmış bir naziredir:
Özlüyorum cetlerimin döğüştüğü cenkleri Başımda çelik tolga, eğri kılıç elimde; Geniş omuzlarımda zırhların hevenkleri Ve tirkeşim belimde... Gözlerim, bileyden yeni çıkmış bir bıçak; Yanaklarımda, bıyıkların kangal kangal zinciri Bir vuruşta kâfiri boydan boya iki şak Edecek kadar pazılarım iri!
Özlüyorum o eski çağları Şimşek nallı rüzgâr atlar üstünde Dağlar aşıyor dağları.. Yaşasaydım aaah öyle bir günde!
Olsaydım Osman Gazi'nin bir neferi: Çakırpınar'da ben yatsaydım pusuya. Kaçırsaydım Tekfur'un gelini Nilüfer'i, Adını ben verseydim Bursa'dan geçen suya
Ne olurdu ah, altı asır önce bulsaydım Kendimi sallar kayan Marmara denizinde. Ne olurdu ah, düşüp boğulsaydım Suya seccade salan Süleyman'ın izinde!