Orhan Veli ve arkadaşları edebiyatta neyi yıkmak istedi?
Orhan Veli ve arkadaşları Melih Cevdet Anday ile Oktay Rıfat, radikal çıkışlarıyla 1941 yılında yayımladıkları "Garip" isimli ortak kitabın ardından Türk edebiyatında büyük etki uyandırdılar. Geçmişten günümüze halen etkileri süren bu edebi hareketin içeriği nedir, oluşum süreci nasıl gerçekleşti, Garipçiler olarak adlandırılan bu güruh, Türk edebiyatında neyi yıkmak ve yeniden yapılandırmak istedi? Tüm bu soruların cevabını ve daha fazlasını siz Fikriyat okurları için inceledik.
Giriş Tarihi: 01.01.2020
16:19
Güncelleme Tarihi: 01.01.2020
17:00
Garip ön sözünde “yıkılması gerekenler” listesi
Vezin ve kafiye
Ön sözün ikinci bölümünde şiirde vezin, ahenk ve kafiyenin bununla beraber ahengin zorunlu olarak görülmeyip yıkılması gerektiğini söyler Garipçiler. Zira şairlere göre, dil ve anlatım "acayiplikleri" bu vezin ve kafiye kullanma zorunluluğundan ileri gelir.
Söz sanatları
Garipçilere göre, söz sanatları şiirde doğallığı bozduğu, edebiyata katkı sağlamadığı için vezin ve kafiye gibi şiirden atılmalıdır.
Garip ön sözünün en dikkat çeken noktalarından biri de şiirin muhtevası kime hitap etmesi gerektiğiyle ilgili bölümdür. Orhan Veli, edebiyatın şimdiye kadar "burjuvazinin malı olmaktan, yüksek sanayi devrinin başlamasından evvel de dinin ve feodal zümrenin köleliğini yapmaktan başka hiçbir işe yaramamış olan şiirde değişmeyen taraf, müreffeh sınıfların zevkine hitap etmiş olmak şeklinde tecelli ediyor." yorumunda bulunmuştu
Fakat Orhan Okay'ın da ifade ettiği gibi, bu yorum Orhan Veli'nin fikirlerini meşrulaştırmak için ortaya attığı "zorlama" bir iddiadır. Zira Orhan Veli, kendi kültür dairesi içerisinde bir yorum yapmak yerine, Batı'nın tarihi seyrinden yola çıkarak "devşirme" bir çıkarsama yapmıştır.
Garipçiler, her türlü geleneğin yıkılması gerektiğini, şiirin yeniden bu şekilde kendini bulacağına inandılar. Düşüncelerinin onaylanması için de "Tarihin beğenerek andığı insanlar daima dönüm noktalarında bulunanlardır. Onlar bir an'aneyi yıkıp yeni bir an'ane kurarlar." diyerek geçmişteki öncü şahsiyetlerden referans sundular.
Mektepsizlik, kuralsızlık
Orhan Veli "mektepsizlik"i yani kuralsızlığı savunan düşüncelerini de ayrıca dile getirdi. Bir akıma , ekole, mektebe bağlı olmanın sanatçıyı kısıtlayacağını düşündüğü için şiirde sonuna kadar kuralsızlığı savundu.
Divan şiirinin mısra-ı berceste anlayışını
Hala divan şiirinin mısra-ı berceste, yani parça güzelliğinin bir şekilde hakim olduğunu düşünen Orhan Veli, parça güzelliği yerine bütünün önemsenmesi gerektiğini ifade etti.. Aksi takdirde edebi eserin bütününün ihmal edilmiş olacağını düşündü.
Sanatta tedahül (iç içe geçme)
Orhan Veli ve arkadaşları sanatlarda tedahüle yani iç içe geçmeye karşı itirazlarını dile getirerek bu durumun şiirde tamamen yıkılması gerektiğini düşündüler. Şiirin musiki ve resim ile olan ilişkisine kesinlikle karşı olduklarını, bunları kullanan sanatçıların ise hileye başvurduklarını söylediler. Bu düşüncelerin en büyük muhatapları ise musikiyi şiirlerinde ana tema olarak kullanan Ahmet Haşim, Yahya Kemal gibi edebiyatçılardı.