Dünyanın ilk ve en eski ordu bandosu
Savaşın yüz yüze yapıldığı dönemde bir ordu bölüğü var ki ellerinde silah değil müzik aletleri var. Dünyanın ilk ve en eski ordu bandosu. Düşman, ordudan önce onların sesiyle irkiliyor. Develerin üstünde taşıdıkları devasa enstrümanlarıyla savaşa en önde dahil olurken, savaş bitiminde en son onlar geri çekiliyorlar. Günümüzde bile seslerini duyduğumuzda gururumuzu okşayan Mehter nasıl kuruldu, içeriğinde neler barındırıyordu ve geleneği nasıldı? Sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 17.12.2018
17:38
Güncelleme Tarihi: 06.12.2019
15:00
SALTANAT MEHTERLERİ PADİŞAH İLE GİDERDİ
Hassa mehterleri savaşa padişah veya serdarla birlikte giderler. İntikallerde saltanat sancaklarının arkasından at sırtında çalarak yol alırlardı. Savaşa sadece padişah ve serdar-ı ekrem mehterlerinde bulunan kösler de götürülür ve çift olarak fil veya deve sırtında taşınırdı. Serdar- ı ekrem mehterinde kös bulunmasının sebebi, padişahların bizzat sefere çıkmadıklarında saltanat sancaklarını serdar-ı ekreme teslim etmeleriydi; sancak münasebetiyle onun ayrılmaz eşi olan kösler de birlikte gidiyordu.
SAVAŞA GİDERKEN, SAVAŞTA VE SAVAŞ SONRASINDA MEHTER
Mehterler, çarpışmalar başladığında askerin cesaretini arttırmak ve düşmana korku vermek için daha büyük bir coşkuyla çalarlar. Özellikle kale muhasaralarında düşmanı uyutmamak amacıyla surların dibinde sabaha kadar çalmaya devam ederlerdi. Mehter takımı ordunun ric'at ve hatta bozgun hallerinde dahi görevini sürdürür, ancak en son birlik geri çekildikten sonra yerini terke derdi. Bundan dolayı mehterler İkinci Viyana Kuşatması bozgunu sırasında da en arkadan ve korumasız olarak çekildikleri için serdar-ı ekrem mehterhânesi dâhil neredeyse bütün takımların çalgıları düşman tarafından ele geçirilmiştir ve bugün çeşitli Avrupa müzelerinde sergilenmektedir.
Mehter takımı nevbet vurmak üzere hilal şeklinde toplanır, ortada tabbâlîn (tablzenân, davulcular), arkalarında zencciyân (zilzenân, tilciler). tabbâlînin sağında çevgâniyân (çevgânzenân, çevgâncılar), solunda zurnazenân (zurnacılar), çevgâniyânın yanında nefîriyân (boruzenân, borazancılar) ayakta durarak ve zurnazenânın yanında nakkârezenân (nakkâreciler) bağdaş kurmuş vaziyette oturarak yer alırlardı.
MEHTERİN NEVBET BAŞLANGICI
Mehterbaşı ağa elinde bir zurna olduğu halde hilalin ortasına gelir ve "merhaba ey mehteraaan!" diyerek sağ eli göğsünde hafifçe eğilip selam verirdi. Mehterlerin de aynı hareketle "merhaba mehterbaşı ağa!" diye mukabele etmelerinden sonra mehterbaşı "hasduuur (aslı "rast dur" [doğru d ur]), nevbete salâaa!" (hazır ol, haydi nevbet vurmaya) nidasıyşa mehterleri esas duruşa geçirir ve ardından hangi makamda fasıl yapılacaksa onun veya çalınacak marşın adını "der fasl-ı…" ifadesiyle belirtip, "haydi yallah!" komutuyla nevbet icrasını başlatırdı. Çevganzenler ellerindeki çevganlarını sağa sola, aşağı yukarı sallayarak icraya katıldıkları gibi zaman zaman "ala ala heey!" diye de bağırırlardı. Nevbetler mehter gülbangi denilen dua ile son bulur, mehterler mehterbaşına birer birer temenna ederek çekilirlerdi.
MEHTER MUSİKİSİ ÖZEL BİR EZGİYE SAHİP
Mehter musikisi tamamıyla orijinal ve milli bir musikidir. Mehter havaları, canlı ve hareketli nağmeleriyle askerlerin maneviyatı üzerinde son derece etkili olmuş ve Osmanlı ordusunun kazandığı zaferlerde büyük rol oynamıştır. Günümüzde de bu musiki halk arasında mehter marşı, ceng-i harbi, seymen havası, cirit havası, koşu havası gibi adlarla yaşamakta ve milli gururu okşamaya, gerektiğinde vatanseverlik duygularını coşturmaya devam etmektedir.