Osmanlı'nın en iyi üç hattat padişahı
Osmanlı sultanları, sahip oldukları ilim, aldıkları eğitimler ve gerçekleştirdikleri yeniliklerin yanı sıra icra ettikleri sanatlarla da tarihte iz bıraktılar. Bazı padişahlar, hüsn-i hat sanatı ile ilgilenerek "üstad" mertebesine kadar ulaştılar. Dönemin hat sanatçılarını himaye eden, henüz şehzadelik yıllarında hat sanatında icazetlerini alan ve bugün pek çok camide onlara ait olduğunu bilmediğimiz levhaları ile Osmanlı'nın en iyi üç hattat padişahını sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 16.08.2019
17:15
Güncelleme Tarihi: 16.08.2019
17:19
SULTAN II. MAHMUD VE HAT SANATI
Sultan II. Mahmud, Sultan I. Abdülhamid'in ve Nakşidil Valide Sultan'ın oğlu olarak 20 Temmuz 1785 gecesi Topkapı Sarayı'nda dünyaya geldi. Orta boylu, geniş omuzlu, beyaz sakallı, zarif ve sevimli yüzlüydü.
Sultan II. Mahmud, güzel sanatlara oldukça ilgiliydi. Şiir ve musikinin yanında, yazıya da meraklıydı. Şehzadeliği döneminde "Adli" mahlası ile şiirler yazdı.
HAT SANATINDAKİ İCAZETİNİ ŞEHZADELİK YILLARINDA ALDI
Sultan II. Mahmud şehzadelik döneminde, Keçecizâde Mehmet Vasfi Efendi'den sülüs-nesih çalışarak, 1807 yılında icazet aldı.
Padişah olduktan sonra Hattat Mustafa Rakım Efendi'den ders alarak celi sülüs öğrenmeye başladı ve bu Mustafa Rakım Efendi'nin vefatına kadar sürdü.
ŞEHZADELİĞİNDE İKİ ADET KUR'AN-I KERİM YAZDI
Sultan II. Mahmud, devlet işlerinden vakit buldukça celi sülüsle meşgul oldu.
Keçecizâde Mehmet Vasfi Efendi'den icazetname aldığı sırada iki Kur'an-ı Kerim yazdığı, celi sülüs çalışmaya başladıktan sonra hazırladığı levhalarını, hocası Rakım'ın sonradan tashih ettiği söylenir. Levhalar incelendiğinde bu tashihin aslını unutturacak derecede olduğu görülür.
YAZDIĞI LEVHALAR ABİDELERE ASILIRDI
Sultan II. Mahmud'un yazı kabiliyeti ile ilgili, Mustafa Rakım Efendi'nin vefatından sonraki yazılarına bakmak daha doğrudur. Tüm bunlara karşın, Sultan II. Mahmud hat konusunda kabiliyeti olan biridir. Bazı levhalarda Sultan Mahmud imzası olduğu halde, tamamen Rakım'a izafe edilir.
Yazdığı levhalar, varak altın ile siyah, nefti, mavi ve fes rengi koyu zemin üzerine malakari tekniğjyle kabartma olarak devrin sanatkârlarına yaptırılır ve imparatorluğun çeşitli şehirlerinde abidelere asılırdı.
O ZAMANA DEK GÖRÜLMEMİŞ BİR İMZAYA SAHİPTİ
Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde, Sultan II. Mahmud'un tashih görmeyen yazılarından örnekler vardır. Rakım, Sultan II. Mahmud için çok nefis ve o zamana kadar görülmemiş bir imza yaratmıştır. Bu istifli imzada "Ketebehü Mahmud bin Abdülhamid Han" ibaresi bulunur.
Bu istif şaheseri olan imza için, aynı zamanda hattat olan Elmalı Hamdi Yazır, "Buradaki ketebehu fiili şiddetli okunduğunda bunu yazdırdı anlamı çıkar" diye yorumda bulunmuştur.