Arama

İslam medeniyetinin son âlimi: İbn Haldun

İbn Haldun, Orta Çağ klasik İslam medeniyetinin son âlimlerindendir. Yazıları, aile hikayesi ve hayatı, İslam medeniyetinin gerilemesine ve nihayetinde çökmesine yol açan değişiklikleri birçok bakımdan mükemmel şekilde yansıtır. 1332 yılında Tunus şehrinde doğan ve 1406 yılında Kahire'de ölen İbn Haldun, sosyoloji biliminde öncüdür.

  • 9
  • 13
AŞIRI TOPRAK GENİŞLEMESİ HANEDANLIĞI YIPRATIR MI?
AŞIRI TOPRAK GENİŞLEMESİ HANEDANLIĞI YIPRATIR MI?

Geliştirdiği sosyal teoriyi daha ayrıntı şekilde açıklayan İbn Haldûn, bir sosyal grubun hatta devletin yükselişini asabiye ya da aşiretçilik adını verdiği sosyal bir kavramla başladığını öne sürer:

"Siyasi liderler ve hanedanlıklar, bulundukları yüksek mevkilere grup hissini yoğunlaştırma kabiliyetleri sayesinde gelirler ve bu hissin iktidarı elde konusundaki doğal gücünden fayda sağlarlar. Siyasi tahakkümün elde edilmesi sonucunda ortaya çıkan aşırı toprak genişlemesi hanedanlığa verilen grup desteğini seyreltir. Daha da önemlisi, bu noktada hanedanlığın ahlaki yapısının zayıflamasıyla ilgili üç nesle yayılan kaçınılmaz bir döngü başlar. Kendisini destekleyenlere yabancılaşan hanedanlığın toprakları güçlü ve bozulmamış grup hissinden beslenen diğer grupların eline düşer."

  • 10
  • 13
İBN HALDUN’A GÖRE MEDENİYETLER NEDEN DOĞAR?
İBN HALDUN’A GÖRE MEDENİYETLER NEDEN DOĞAR?

İbn Haldûn, toplumların ve medeniyetlerin döngüsel bir yapısı olduğunu gördü. Ona göre medeniyetler, ortak bir korunma ya da yönetme ihtiyacından doğuyor, çöküşün hemen öncesinde sosyal bağların en kuvvetli olduğu dönemde zirveye ulaşıyor ve grubun desteğinin ve sosyal bağların refah döneminde ortaya çıkan haksız rekabet ve yolsuzluklar yüzünden zayıflamasıyla birlikte çökerek yok oluyordu.

  • 11
  • 13
BÖLÜCÜ KUVVETLERE KARŞI KOYACAK GÜÇ
BÖLÜCÜ KUVVETLERE KARŞI KOYACAK GÜÇ

İbn Haldûn'un düşüncesine göre bölücü kuvvetlere karşı koyacak yegâne şey, her milletin tabiatına mevcut bulunan din olgusuydu. İbn Haldûn, İslam'ın toplumlara kalıcı manevi hoşnutluk verdiğini, hayatın tüm sorunları için komple bir cevap sunduğunu ve insan ırkının yapılanmasıyla ilgili deneye dayalı soruları tek başına cevapladığını açıklar. Gerçekten birlik içinde yaşayan etkili bir devlet için dini mutlak bir gereklilik olarak görüyordu.

  • 12
  • 13
ÇIĞIR AÇAN KAVRAMLAR GELİŞTİRDİ
ÇIĞIR AÇAN KAVRAMLAR GELİŞTİRDİ

İbn Haldûn, iktisat teorisinde de zamanında ilerisindeydi. Refahın kaynağının emek olduğu sonucuna Adam Smith'ten dört yüz yıl önce vardı. Tarım, endüstri ve ticaretteki direkt gelir kaynağıyla ve devlet memurlarının ve özel ücretlilerin dolaylı gelirleri arasındaki ayrıma da işaret ediyordu. Bugün duyduğumuzda "Bunda ne var ki? Bunu herkes bilir!" diyeceğimiz bu kavramlar, bundan yedi yüz yıl öncesinin dünyasında çığır açan kavramlar olup klasik iktisat ile tüketim, üretim, talep, maliyet ve fayda modelleri inin zemin hazırladılar.

  • 13
  • 13
İBN HALDÛN’UN 14. YÜZYILA AİT MUKADDİME ESERİNDEN
İBN HALDÛN’UN 14.  YÜZYILA AİT MUKADDİME ESERİNDEN

" İnsanlar türlerin muhafazası için işbirliğine ihtiyaç duymakta olup tabiatları onları bunun için mücehhez kıldı. Münferid ve müşterek varoluşlarının maddi tabanını oluşturacak tek araç emekleridir. İnsanların kalabalık gruplar halinde yaşadığı durumlarda faaliyetlerin paylaşılması mümkün olduğundan hayatın tüm alanlarında daha fazla ihtisas ve mükemmelleşme mümkün hale gelir. Bunun sonucu, büyük maddi ve entelektüel başarıları doğuran, ancak yıkımın tohumlarını barındıran lüks ve safahatı da beraberinde getiren umrandır (medeniyet/kültür)."

Dünyamızda İslam Mirası- Salim T S Al Hassani

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN