1900'lü yıllarda Ayasofya'da ihya edilen Kadir Gecesi
Fatih Sultan Mehmed zamanından başlayarak müzeye çevrilişine kadar beş asra yakın bir süre Ayasofya Cami'nde Kadir Gecesi'nin ihya edildiğini biliyor muydunuz? Peki, İstanbul'daki sefirlerden başlayarak pek çok yabancının buradaki kutlamaları, caminin üst katından takip edebildiğini? Ayasofya'da ihya edilen Kadir Gecesi'ne dair hatıraları sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 30.05.2019
12:41
Güncelleme Tarihi: 30.05.2019
13:08
Uygulamanın ne zaman başladığı tesbit edilemese de Paul Hérigaut adlı bir Fransız'ın kaleme aldığı ve Ahmed İhsan Bey'in Rus Ateşi adıyla Türkçe'ye çevirdiği işgal yılları İstanbul'unu anlatan bir romanda (İstanbul 1926, s. 54-60) bunun uzun uzadıya anlatılması konunun yabancılara ne kadar ilginç geldiğini göstermektedir.
Minarelere Kadir gecesine has mahyalar çekilmesi , tek minareli camilere "kaftan giydirme" denilen uygulama (Ali Rıza Bey, s. 195; Ünver, s. 11), Osmanlı ülkesinin Ortadoğu ve Mısır gibi bölgelerinde minarelerde kandil yakılarak bayrak çekilmesi, camilerin iç mekânlarının bu gece daha özenle aydınlatılması, İstanbul'a ait bir özellik olarak mihrap üstünde iç mahya kurulması da bu geceye ait uygulamalar arasındadır.
Yıl 1931, Ayasofya Cami'nde 'Kadir Gecesi'
Şinâsi'nin, Sultan Abdülmecid'in Kadir Gecesi'nde Tophane'yi ziyaret etmesi dolayısıyla Nusretiye Camii minarelerine mahya olarak çekilmesi için yazdığı, "Ferr ü şevketle bu şeb azm ederek şâh-ı cihan / Oldu tophânesine bedr-sıfat nûr-efşan // Leyle-i Kadr'i kadar kadr bulup her gecesi / Eyleye her günü mahiyyet-i ıyde rüçhan" beyitleri, son devirlerde Kadir geceleri padişahın gideceği camide kurulan mahyaların mahiyeti hakkında fikir verdiği gibi bu tarz dualara örnek olması bakımından da önemlidir.
Süheyl Ünver de Osmanlıların son döneminde Süleymaniye mahyacısının, Kadir gecesinde minareler arasında köprü üzerinde hareket eden araba ve altında balıklar resmederek hareketli mahya kurmasını anlatır.
Osmanlı döneminde İstanbul'da yaşayanlar Kadir Gecesi'ni Ayasofya'da geçirmeye gayret ederlerdi. Bunun sebebi Kadir gecesi teravih namazını Ayasofya'da kıldıklarında dualarının kabul edileceğine dair yaygın olan inançtı. İstanbullular, iftardan önce camiye gelerek oruçlarını açtıktan sonra akşam namazını da Ayasofya'da kılarlardı.