Bilime yön veren Müslüman alimler ve icatları
Bugünkü teknolojinin temelleri, yüzlerce yıl önce Doğu'nun saraylarında, rasathanelerinde ve medreselerinde Müslüman bilim adamları tarafından atıldı. Bu alimler, icatlarıyla tüm dünyayı etkileyerek bilime yön verdi. Meryem el Usturlabi'den Cezeri'ye, İbni Sina'dan Aziz Sancar'a dünya tarihine yön veren bilim insanlarını sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 29.02.2020
17:42
Güncelleme Tarihi: 29.02.2020
18:01
Otomatik makinelerin bugünkü robot teknolojisinin temelini oluşturan çalışmalara imza atan Cezeri, su saatleri, mutfak aletleri ve su ile çalışan müzikal aletler (otomatlı) tasarladığını ve yaptı.
Diyarbakır İçkale'deki sarayda hükümdarın abdest alması için su döken bir otomat icat etti. Büyük pirinç ibrik pirinçten yapılmış ibrik hükümdarın yanına bırakılır, ördeğin gagasından akan su ile abdest alınır. Boşalan ibrik geri götürülür, su ile doldurulduktan sonra gerektiği durumda tekrar getirilir.
Artuklu sarayında yer alan diğer robotları ise şöyleydi: Hükümdarı ve konukları eğlendirmek için saz, zil ve tef çalan robotlar, sarayın salonlarında gezen tavus kuşu makineleri, değişik 24 şifre ile açılabilen kilitler, su saatleri, sarayın bahçesindeki havuzda gezinen kayık ve içine su dolan kayığı, bir yandan boşaltırken bir yandan da borusunu öttürerek yardım isteyen kayıkçı robot, otomatik abdest alma makinesi.
Su Hilesi adlı robotu ise, belli aralıklarla terazi ucundaki kovalardan birinin dolmasıyla diğerinin boşalması ve böylelikle ardışık zamanlı sıra ile her iki tarafın da eşit aralıklarla suyu almasını sağlıyordu. Sınnat el-Hıyel adlı eserinde Cezeri, hava ve boşluğa dayalı içine doldurulan sıvıları istenildiği biçimde akışı sağlayan altı ibriğin yapımından bahseder.
Cezeri'nin bir diğer icadı su çarkı ile işleyen tulumba modern mühendisliğin gelişmesine doğrudan doğruya katkıda bulundu. Bu makine, çift etki ilkesinin uygulanması, dönme hareketinin ileri-geri harekete çevrilmesi, emme borusunun bilinen ilk kullanılışı olmasından dolayı çok önemliydi. Buhar makinesinin ilk örneği sayılabilir.
CEZERİ'NİN OLAĞANÜSTÜ MAKİNELERİ
Tarihte küçük kan dolaşımını ilk kez tarif eden kişi, İbnü'n-Nefîs'ti. Müslüman âlimin tam adı Ebü'l-Hasan Alâüddîn Ali b. Ebi'l-Hazm İbnü'n-Nefîs el-Karaşî ed-Dımeşkî'ydi. Kareşiye'de doğduğu için Kareşî, Dımaşk'ta okuyup şöhretini orada kazandığı için de Dımaşki nisbesiyle anılırdı. İbnü'n-Nefîs, 13. yüzyılda yaşamış önemli hekimlerdendi.
İbnü'n Nefîs, Memlük Sultanı I. Baybars'ın özel hekimliği ne ve devletin Suriye-Mısır hekimleri başkanlığına getirildi. Ayrıca, Selâhaddîn-i Eyyûbî'nin 1181'de inşa ettirdiği Bîmâristânü'n-Nâsırî'de hocalık yaparak aralarında ünlü cerrah İbnü'l-İbrî'nin de bulunduğu çok sayıda öğrenci yetiştirdi.
İkinci İbn Sina olarak anılan İbnü'n Nefîs , eerlerini genellikle başka kitaplara müracaat etmeden yazdığı söylenir. İbnü'n Nefîs ilmî dirayetinin farkında olan bir hekimdi ve onun kendine karşı duyduğu güven hissini şu mübalağalı sözlerinde görmek mümkündür: "Eğer eserlerimin benden sonra on bin yıl değerini sürdüreceklerini bilmeseydim onları kaleme almazdım .
İbnü'n Nefîs'in tıp tarihindeki en önemli başarısı küçük kan dolaşımını keşfetmesiydi. Câlînûs ve onu bu konuda izleyen İbn Sina'nın ileri sürdüğü, yürekteki kanın sağ karıncıktan sol karıncığa bir menfez yardımıyla geçtiği şeklindeki varsayımı, iki karıncığı ayıran septumda kanın geçeceği bir menfezin gözlenmediği gerekçesiyle reddeden İbnü'n-Nefîs, kanın sağ karıncıktan pulmonar arterle akciğere gittiğini ve akciğerden pulmonar ven ile kalbin sol tarafına geldiğini ortaya koymuş ve böylece küçük kan dolaşımını açık bir ifadeyle izah etti. Batılı hekimler ancak İbnü'n Nefîs'ten 300 yıl sonra küçük kan dolaşımından söz etmişti.
İbnü'n Nefis aynı zamanda başarılı bir cerrahtı. Ona göre her ameliyat üç aşamadan meydana gelir: Muayene ve teşhis, operasyon, ameliyat sonrası bakım.