Arama

Camilerin iç süsü: Kubbe yazıları

Müslümanlar tarih boyunca ibadet ettikleri mabedleri tezyini sanatlar ile süslemeye ayrı bir ehemmiyet gösterdiler. İçerisinde Hak Teala'ya yakardıkları, istiğfar ettikleri bu yegane ibadethaneleri en güzel şekilde imar ettiler. Bu anlayışa binaen cami içerisinde bulunan en güzel yazı örnekleri de ekseriyetle iç kubbe üzerinde yer aldı. Ziyadesiyle ustalık gerektiren bu yazılar asırlar boyunca camilerimizin kubbelerini süsledi.

Sultan Selim Camii iç kubbesi

"Allah göklerin ve yerin nûrudur. Onun nûrunun misali, içinde kandil bulunan bir kandilliktir. Kandil bir cam içindedir, cam inciyi andıran bir yıldızdır; (bu kandil) doğuya da batıya da ait olmayan, yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık veren mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Nûr üstüne nûr. Allah nûruna dilediğini kavuşturur. Allah insanlar için misaller veriyor, Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir."

Nûr Suresi 35. Ayet

Nûr Suresi 35. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın

Nûr Suresi 35. Ayet Tefsiri

➡ Nur âyeti diye anılan bu âyetin açıklanması amacıyla tefsirlerde sayfalar dolusu açıklamalar kaleme alınmış, ayrıca kitaplar yazılmıştır. Bunlar arasında en meşhur olanı Gazzâlî'nin Mişkâtü'l-envâr'ıdır. Genellikle tefsirciler, nurun Allah olamayacağı ön kabulünden yola çıkarak burada mecaz yoluyla bir anlatımın söz konusu olduğunu ve te'vil edilmesi gerektiğini ileri sürerken Gazzâlî farklı bir tezle karşımıza çıkmakta ve özetle şöyle demektedir: Nur kelimesinin, idrak kabiliyeti ve mânevî olgunluğu farklı irfan derecelerine göre birden fazla hakiki mânası vardır. Sıradan insanlara göre nur zuhurdan ibarettir. "Görünmek, ortaya çıkmak" mânasındaki zuhur da izâfî bir kavramdır. Bu kesime göre en güçlü idrak aracı duyulardır, konuyla ilgili olarak da görme duyusudur. Buradan hareketle, güneş ve lamba gibi hem kendini hem başka şeyleri gösteren nesneye "nur" denilmiştir.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

Sultan Selim Camii

◾ Cihan padişahı Yavuz Sultan Selim'in vefatının ardından oğlu Kanuni Sultan Süleyman Han tarafından inşa ettirilen cami, üç yıllık inşaatın ardından 1522 yılında ibadete açıldı.

Haliç'i gören ve çukurbostan olarak bilinen bir tepe üzerinde inşa edilen yapının içerisinde Yavuz Sultan Selim'in türbesi de bulunmaktadır. Tamamen küfeki taşından inşa edilen mabedin mimarı ise Mimar Acem Ali'dir.

Mimar Acem Ali kimdir?

Adı bilinen ilk Osmanlı mimarbaşı olan Acem Ali, 1537 yılında vefat etmiştir. Gazi Hüsrev Bey Külliyesi ve Piri Mehmed Paşa Cami, Hatuniye Cami ve Sultan Selim Cami gibi eserlerin mimarı olarak kabul edilir.

Küfeki taşı nedir?

Aslında bir istiridye kalkeri olan bu taş, sudan ayrılmasıyla beraber sertlik kazanan bir yapıya sahiptir.

Süleymaniye Camii iç kubbesi

"Gerçek şu ki Allah, koyduğu düzenden sapmamaları için gökleri ve yeri tutmaktadır. Şayet sapacak olsalar artık O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O halîmdir, çok bağışlayıcıdır."

Fâtır Suresi 41. Ayet

Fâtır Suresi 41. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın

Fâtır Suresi 41. Ayet Tefsiri

➡ Göklerin yani ilâhî yasalar düzenine uygun olarak uzay içinde işlevlerini sürdüren bütün galaksilerin, gök cisimlerinin ve bu düzen içinde insan bakımından özel bir önemi haiz olan yerkürenin yörüngelerinden sapmaması Allah Teâlâ'nın irade ve kudretiyle mümkün olmaktadır. Yüce Allah bu hassas dengenin bozulmasını murat etmiş olsa artık bu sapmayı önleyebilecek hiçbir güç yoktur (bu konuda ayrıca bk. Ra'd 13/2). Âyetin "sapmamaları için" şeklinde çevrilen kısmında kullanılan ve zevâl kökünden türetilen fiil hem "bir şeyin nizamının bozulması" hem de "yok olması" anlamına gelir. Burada her iki mânanın birlikte kastedildiği anlaşılmaktadır. Zira göklerin ve yerin hareketindeki en küçük bir sapma ve dengesindeki en küçük bir bozulma aynı zamanda onların yok olması demektir.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

Süleymaniye Camii

Osmanlı Devleti'nin en önemli hünkarlarından olan Kanuni Sultan Süleyman'ın Mimar Sinan'a planlatıp, inşa ettirdiği Süleymaniye Külliyesi, Klasik Osmanlı mimarisinin en müstesna örneklerinden birisidir.

Temel biçiminden iç tezyinatına kadar büyük bir hassasiyetle inşa edilen yapı, kaya temele inşa edilmesinden dolayı geçirdiği yüzün üzerindeki depremi tek bir çatlak almadan atlatmıştır.

Süleymaniye'nin sırları

Büyük Selimiye Camii iç kubbesi

"Allah göklerin ve yerin nûrudur. Onun nûrunun misali, içinde kandil bulunan bir kandilliktir. Kandil bir cam içindedir, cam inciyi andıran bir yıldızdır; (bu kandil) doğuya da batıya da ait olmayan, yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık veren mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Nûr üstüne nûr. Allah nûruna dilediğini kavuşturur. Allah insanlar için misaller veriyor, Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir."

Nûr Suresi 35. Ayet

Nûr Suresi 35. Ayeti dinlemek ve mealini okumak için tıklayın

Nûr Suresi 35. Ayet Tefsiri

➡ Nur âyeti diye anılan bu âyetin açıklanması amacıyla tefsirlerde sayfalar dolusu açıklamalar kaleme alınmış, ayrıca kitaplar yazılmıştır. Bunlar arasında en meşhur olanı Gazzâlî'nin Mişkâtü'l-envâr'ıdır. Genellikle tefsirciler, nurun Allah olamayacağı ön kabulünden yola çıkarak burada mecaz yoluyla bir anlatımın söz konusu olduğunu ve te'vil edilmesi gerektiğini ileri sürerken Gazzâlî farklı bir tezle karşımıza çıkmakta ve özetle şöyle demektedir: Nur kelimesinin, idrak kabiliyeti ve mânevî olgunluğu farklı irfan derecelerine göre birden fazla hakiki mânası vardır. Sıradan insanlara göre nur zuhurdan ibarettir. "Görünmek, ortaya çıkmak" mânasındaki zuhur da izâfî bir kavramdır. Bu kesime göre en güçlü idrak aracı duyulardır, konuyla ilgili olarak da görme duyusudur. Buradan hareketle, güneş ve lamba gibi hem kendini hem başka şeyleri gösteren nesneye "nur" denilmiştir.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN