Hz. Peygamber Miraç gecesinde neler yaşadı?
Hz. Peygamber'in Mekke'deki Mescid-i Harâm'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya götürülmesi şeklinde gerçekleşen olağanüstü olay İslâmî kaynaklarda, "geceleyin yürüme, gece yolculuğu" anlamına gelen isrâ kelimesiyle ve yolculuğun, hadislerde anlatılan "göklere yükseltilme" safhasının da dâhil olduğu olayın tamamına ise "yükselme vasıtası, aleti" mânasına gelen Miraç kelimesiyle ifade edilir. Peki, Miraç olayı nasıl gerçekleşti? Miraç olayında Hz. Peygamber'e neler verildi? İşte sizler için Miraç gecesinde yaşananları derledik.
Giriş Tarihi: 02.04.2019
12:39
Güncelleme Tarihi: 21.03.2020
13:06
İKİ YAY UCU ARALIĞI KADAR YAKLAŞMA
Sonra Hz. Peygamber, Sidretü'l-Münteha (hudut ağacı) denilen yere ulaşırlar. Burada Hz. Peygamber'e evrenin sırları, varlığın kaderiyle ilgili hükümlerin tespiti için görevli meleklerin çalışmaları gösterilir. Cebrail (as) buradan ileri geçemeyeceğini bildirir ve Sidretü'l-Münteha'da kalır. Cebrail, "Bir parmak ucu daha öteye yaklaşmış olsaydım yakılırdım" der.
Hz. Peygamber'in Miraç'ta Allah'ı görüp görmediği meselesi, O'nun Sidretü'l Münteha'da "iki yay ucu aralığı kadar" Allah'a yaklaştığını ve O'nu gördüğünü bildiren ayetlere dayanır.
"Onu, çok güçlü, üstün niteliklerle donatılmış biri (Cebrâil) öğretti. O, ufkun en yüce noktasındayken asıl şekliyle göründü. Sonra yaklaştıkça yaklaştı. Öyle ki, iki yay kadar hatta daha yakın oldu. Böylece Allah, kuluna vahyini iletti. Gözün gördüğünü kalp yalanlamadı. Şimdi siz şüpheye düşüp gördükleri hakkında onunla tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Andolsun ki onu (meleği) iniş esnasında en sondaki sidre ağacının yanında bir daha gördü. Ki onun yanında huzur içinde kalınacak cennet vardır. O an sidreyi bürüyen bürümüştü. Göz ne kaydı ne de hedefinden şaştı. Hiç kuşkusuz o, rabbinin âyetlerinden en büyüğünü görmüştü." (Necm Suresi - 5-18 )
Allah'ın Peygamber'e veya Peygamber'in Allah'a yaklaşması mekân ve mesafe kavramlarıyla değil Resûl-i Ekrem'in derece ve makamının yükselmesi, duasının kabulü ve çeşitli nimetlere mazhar kılınmasıyla açıklanmalıdır.
NAMAZ NASIL FARZ KILINDI?
Resûlullah, dönüşte Hz. Musa ile karşılaşınca, o elli vakit namazın ümmetine ağır geleceğini söyleyip Allah'tan onu hafifletmesini istemesini tavsiye etti. Namaz beş vakte indirilinceye kadar Hz. Peygamber'in Cenab-ı Allah'a münacaat ve müracaatı, Musa ile diyalogu devam etti. Nihayet beş vakit namaz şu anda mefhumunu ve vaktini anlayıp bildiğimiz şekilde Müslümanlara farz kılındı. Rivayetlere göre Miraç'tan dönüş güzergâhının semâvâttan tekrar Beytu'l-Makdis'e, oradan da Mekke'ye doğru gerçekleşir. Mekke'den Kudüs'e gerçekleşen İsrâ olayında Hz. Peygamber'in Burak'ın sırtında götürüldüğü, semâvâta ise vasıtasız ulaştırıldığı anlaşılır.
Resulullah olayın ertesi günü Harem'de otururken Ebu Cehil gelip alaylı bir eda ile "Gökten yeni bir haber var mı?" diye kendisine laf attı. Resûlullah da: "Evet var! Ben dün gece Kudüs'e Beytu'l-Makdis'e götürülüp getirildim!" deyince Ebu Cehil dalga geçmek için heyecanla herkese seslenerek: "Ka'b İbn Lüeyoğulları! Koşun gelin bakın, Muhammed dün gece Beytu'l-Makdis'e gidip geldiğini söylüyor! Bir gecede gidip gelmiş şimdi de aramızda oturuyor!" demişti