İnsanı felakete götüren haslet: Kibir
Yüce Allah, insan onurunu zedeleyecek her türlü davranışı ve huyu yasaklamıştır. Kibir, insanı felakete götüren bu hasletlerden biridir. Öyle ki, gönülleri kör ederek adeta manevi hastalığa neden olur. Küfrün bir yansıması olan kibir, insanı doğru yoldan uzaklaştırır. Peki, Kur'an-ı Kerim ve hadislerde kibirden nasıl bahsedilir? Peygamber Efendimiz kibri nasıl tanımlardı? Kibirden kurtulmanın yolu nedir?
Giriş Tarihi: 08.02.2021
16:12
Güncelleme Tarihi: 09.10.2022
11:20
Sesli dinlemek için tıklayınız.
BİR KİBİR ÇEŞİDİ OLARAK DUASIZLIK
📌 "Hz. Sevban (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim şu üç şeyden berî olarak ölürse cennete girer: Kibir, gulûl, borç" (Tirmizî, Siyer 21, (1572, 1573) 4, 138-139)
*Gulûl : Ganimet malına hıyanet etmek
➡Allah'a yalvarmamak, dua etmemek de kibrin bir çeşididir.
➡Kibir, insanın yolundan şaşmasına ve bambaşka kimselere dönüşmesine neden olur.
Peygamber Efendimizin hadislerine ulaşmak için tıklayın
📌 Peygamber Efendimiz (sav), kibre karşı alçak gönüllülüğü, kin ve nefrete karşı sevgi ve şefkati öğretti. Nitekim O'nun (sav) yaşamı en güzel örneği oluşturur. Erdemli ve bilgili kimselere bakıldığında kibirden uzak mütevazi, alçak gönüllü ve ağır başlı olduğu görülür.
➡O (sav) gelenlere ikramda bulunur, konuklarını kendisi ağırlardı. Bundan dolayı sahabeler ile otururken gelen bir yabancı, "Hanginiz Muhammed ?" diye sorma ihtiyacını duyardı. O'nun alçak gönüllüğüne en güzel örnek huzuruna gelen bir adamın verdiği cevaptır.
Bir gün adamın biri, Allah Resulü'nün (sav ) ziyaretine geldi. Bir Peygamberin huzurunda olduğundan heyecanlandı ve titremeye başladı. Peygamberimiz (sav) ona yaklaştı: "Heyecanlanma, ben bir hükümdar değilim. Kureyş kabilesinde kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum." diyerek sakinleşmesini sağladı.
PEYGAMBER EFENDİMİZ KİBRİ HOŞ GÖRMEZDİ
📌 Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav), insanların kalbini karartan bir haslet olan kibri hoş görmezdi. Müslümanların kendisini "Anam babam sana feda olsun yâ Resulallah! " diyecek kadar çok sevmelerinde alçak gönüllü olmasının büyük bir rolü vardı. Nitekim Yüce Allah Resulullah'a Al-i İmran suresinin 159. ayetinde şöyle seslenir:
"Sen onlara sırf Allah'ın lutfu sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah'a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever."
➡Bundan dolayı da tevazu , müfessirler tarafından peygamber sıfatı olarak da tanımlanır.
Fikriyat Kur'an-ı Kerim uygulamasından Al-i İmran suresini okumak için tıklayın
Kur'an-ı Kerim'de Lokman'ın (a.s.) oğluna verdiği öğüt aslında tüm insanlığa yöneliktir: "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez."
(Lokman suresi, 18.ayet)
➡Adeta insanın kalbinde bir hastalık gibi büyüyen kibri yok etmenin yolu, her konuda mütevazı olmakla başlar. Var olan her şeyin Allah'tan geldiğini, kendisinin bir aracı olduğunu bilmelidir.
➡İnsan, geçici bir ömür sürdüğünü ve varlığının asıl nedeni olan kulluğunu hatırdan çıkarmamalıdır.
➡Mümin nimetlerin asıl sahibine şükretmelidir .