İslam mimarisinin tacı camilerin bölümleri
İslam aleminin nişaneleri, birlik ve beraberliğin sembolü camilerimiz… Herkesin üzerindeki makam ve unvanı bırakıp abd olarak Rabbine kulluk ettiği, kardeşliğin ve sevginin hasıl olduğu kubbesi altında manevi şifayı bulduğu mabedlerimiz… Eşiğinden herkesin geçtiği, İslam aleminin en güzel meskeni olan camilerimiz, ilk inşa edildiği günden bu yana çeşitli formlar kazandı ve günümüzdeki halini aldı. Maneviyatın ve estetik zevkin doruklarını yaşatan mabedlerimizinbu gelişimine beraber tanık olalım…
Giriş Tarihi: 18.08.2023
13:05
Güncelleme Tarihi: 18.08.2023
17:38
MİHRAP
➡ İslam sanatında cami, mescit veya namazgahlarda kıble yönünde imamların bulunduğu ön tarafta çıkıntı olarak bulunan kısma mihrap denir.
➡ Arapça'da "saray, sarayın harem kısmı, oda, köşk, en şerefli kısım" gibi karşılıkları olan mihrâb "çatışmak,savaşmak" anlamında harb kökünden türemiştir. Bundan kasıt önemli yerlere ulaşmak, bunları korumak ve savunmak için büyük çaba göstermek, gerektiğinde bunun için savaşmak olduğu söylenir.
DÖRT KAPININ DÖRDÜNCÜSÜ: MİHRAP
➡ Mihrap kelimesi Kur'an-ı Kerim'de Ali- İmran ve Meryem surelerinde Hz. Zekeriyyâ'nın (AS) mabetteki özel mekâna girişi, çıkışı ve orada namaz kılışı şeklinde geçerken Sad suresinde Hz. Davud'un (AS) mabetteki özel bölmesi ve aralarındaki sorunu çözmesi için iki kişinin ona gelişi şeklinde geçer. Ayrıca Se'be suresinde de meharib şeklinde çoğul olarak geçer ve bu da yüksek, ihtişamlı binalar, korunaklı yer olarak geçer.
➡ İslam mimarisinde caminin olmazsa olmaz bir paçası haline gelmesi ise Ömer b. Abdüaziz dönemine denk gelir. Mescid-i Nebevi'de mihrab olmayıp Peygamber Efendimiz'in (SAV) namaz kıldığı yer belliydi. Kıble yönünü belli etmek için konulan bir kaya parçası veya kırmızı iplik yerine Ömer b. Abdülaziz'in Mescid-i Nebevi'yi imar ederken buraya bir niş koymasıyla camilerde mihrap mimarisi başlar.
MİNBER
➡ Genellikle mihrabın sağında yer alan minber, imamların veya hatiplerin Cuma ve Bayram namazlarında hutbe vermek için çıktıkları yüksek yere denir. Arapça "yükselme,yükseltme" anlamındaki "nebr" kökünden türer ve "kademe kademe yükselerek çıkılan yer" anlamına gelir. Ayrıca camilerde hatibin hutbe verirken daha iyi görülmesi ve sesini daha iyi duyurması için çıktığı basamaklı yapı; kürsü, koltuk, taht veya platform anlamına da gelir. Önemli Müslüman şair ve hatiplerden olan Hassân b. Sâbit'in (RA) müşrikleri hicvetmek için Mescid-i Nebevî'de geçici olarak kurulan kürsüye de minber denilmiştir.
➡ Kaynaklara göre ilk zamanlar Peygamber Efendimiz (SAV) bir hurma kütüğüne dayanarak konuşurken hicretin 8. yılında iki basamak ve bir oturma yeri şeklinde bir minber kullanır. Vefatından sonra Hz. Ebubekir (RA), Hz. Ömer (RA) ve Hz. Osman (RA) Peygamber Efendimiz'e (SAV) saygıdan minberin birinci basamağında hutbe vermişlerdir.
(Abdülhay el-Kettânî, I, 150)
KÜRSÜ
➡ Cami kürsüsü cuma günleri camide vaaz veren görevlilerin çıktığı daha çok ahşaptan olan hareketli veya sabit bir şekilde caminin taşıyıcı ayağına sabit olan kısma denir.
➡ İslâm sanat tarihinde bilinen en eski kürsü, Fâtımîler döneminden dir. Kürsülerin alt kısmına "kürsü ayağı", gövdesine "kürsü bedeni/gövdesi" veya "kürsü taşı" denir.
➡ Oturulan kısmı korkuluk ile çevrilir ve önünde konuşmacının kitap veya notlarını koyması için bir rahle bulunur. Özellikle Osmanlı dönemindeki Selatin camilerde bulunan kürsüler mermer ve ahşaptan o lmak üzere en güzel örnekleri teşkil etmektedir.
MAHFİL
➡ Camilerde yer alan bir başka kısım da halifelerin , hükümdarların ve onların hizmetinde olan yüksek rütbeli devlet adamlarının namaz kılmaları için inşa edilen mahfillerdir . Genelde yüksek mermer veya ahşap sütünlar üzerine etrafı taş veya oyma ahşapla çevrilen mahfil Arapçada "hafele" kökünden gelmekte olup ismi mekan kuralına tabi olup toplanma yeri anlamına gelir. Halife veya devlet adamları için özel olan bu kısımlar maksûre olarak da adlandırılmıştır.
➡ Halife Hz. Ömer'in (RA) camide şehit edilmesi üzerine halife ve din adamlarının hayatını güvenlik altına almak için başlatılan uygulama ilk defa Halife Hz. Osman'ın (RA) Mescid-i Nebevî'de zemini yükseltilmiş ve çevresi kuşatılmış bir yerde namaz kılmasıyla başlar. Dört halife döneminin bitmesi ve Emevîler'in devlet yönetiminde saltanatı hilâfetle birleştirmeleriyle bu gelenek iyice güçlenir. Emevîler'in ardından İslâm dünyasında hâkimiyet kuran diğer hânedanlar tarafından da devam ettirilmiştir.
İSLAM MİMARİSİNİN HALİFELERİ PAYİDAR KILAN MEKANI: MAKSURE