İslam'ın yetimlere verdiği önem
Dinimiz yetimlerin korunup gözetilmesine büyük önem vermiş, bakımları konusunda birinci derecede velilerini sorumlu tutmuştur. Velinin görevi, yetimi koruyup gözetmek, onun şahsi ve mali menfaatini kollamaktır. Peygamberimizin, haklarının korunması hususunda üzerlerine en çok eğildiği kesimlerden biri de yetimler olmuştur. İşte İslam'ın yetimlere verdiği önem hakkında ayet ve hadisler...
Giriş Tarihi: 27.12.2019
09:08
Güncelleme Tarihi: 27.12.2019
09:36
Yetim ve öksüz çocuklara, sevgi dolu bir ortam hazırlamak, eğitimleriyle ilgilenmek, güzel ahlâk ve davranışlar kazandırmak, toplumun maddî-manevî sorumlulukları arasında görülmüştü. Bu doğrultuda, devlet desteğiyle açılan bir kurum olan darüleytamlarda çocukların ve gençlerin emniyet, güvenme, dayanma, korunma, sığınma, kabul görme, sayılma ve sevilme gibi temel duygusal ihtiyaçları büyük oranda karşılanmaya çalışılmıştı.
Osmanlı'nın yetimler yurdu: Dârüleytâm
Selçuklular'dan itibaren eytamhâne ve ıslahhâneler kurularak yetimlerin bakımı sağlanmaya çalışılmıştır. Eyyûbîler ve Memlükler döneminde yetimler için özel mekteplerin açıldığı, vakıfların tahsis edildiği bilinir.
Hadis ve ayetlerde yetimlerin önemi
"Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır." 8 Nisâ, 4/2
Kendisi de yetim olarak büyüyen sevgili Peygamberimiz, içinde yetiştiği toplumda yetimlere yapılan kötü muamelelere tanıklık etmiş biri olarak onların haklarının korunması hususunda son derece titiz davranırdı. Belki de toplum kesimleri içerisinde üzerlerine en çok eğildiği kesim dul ve yetimlerdi . Sehl b. Sa`d'ın rivayetine göre Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde, "Ben ve yetimi himaye eden kimse cennette şöylece beraber bulunacağız" Buhârî, "Talâk", 25 buyurmuş ve işaret parmağıyla orta parmağını aralarını biraz aralayarak göstermiştir.
Resûlullah ayrıca Allah rızası için yetimin başını okşayan kimseye elinin dokunduğu her saç teli kadar sevap verileceğini bildirmiş (Müsned, V, 250; Ebû Dâvûd, "Edeb", 121), yetimlere ait malların ticaret yoluyla arttırılmasını istemiştir (Tirmizî, "Zekât", 15).
"Müslümanların evleri arasında en iyisi içinde kendisine iyi davranılan yetim bulunan evdir. En kötüsü de, içinde, yetim bulunup da kendisine kötü davranılan evdir." İbn Mâce, "Edeb", 6. buyurarak yetimlerin sıcak bir yuvada korunup gözetilmesini teşvik etmiştir.
"Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur." İsrâ, 17/34.
Kur'ân-ı Kerîm, Mekke'de nâzil olmaya başladığı ilk yıllardan itibaren yetim meselesini ele almıştır. İlk vahiylerde -Hz. Peygamber (a.s)'e kendisinin de yetim olduğu hatırlatılarak- yetimlere iyi muamele yapılması emredilir.