İstanbul Boğazı’nın üç manevi bekçisi
İçinden deniz geçen şehrin hikâyesi bu medeniyetin bağrında saklıdır. Ahmet Hamdi Tanpınar'a göre, şehr-i İstanbul'un kıyafetidir Boğaz. "Onun kendisine seçtiği elbiseye bürünürler. Bu bazen bir musikinin sırmadan hilatı olur, bazen sadece mehtabın sarı gülleridir, bazen yaşayan günün dilde ve damakta dolaşan lezzeti veya dört bir taraftan semt ve mahalle adlarının hayalimize birbiri ardınca sunduğu hatıralardır."
Giriş Tarihi: 09.06.2018
12:01
Güncelleme Tarihi: 09.06.2018
12:08
Tarihin ilim dönemlerinden bu yana bölge her din tarafından kutsal alan olarak ilan adilmiş ve farklı dinlere mensup bireyler tarafından buralara tapınaklar inşa edilmiştir. Bölge daha önce Zeus tapınağına ve Hagios Michael kilisesine de ev sahipliği yapmış fakat bu yapılar deprem esnasında yıkılarak günümüze kadar ulaşamamışlardır.
Daha sonra 1755 yılında bölgeye bir mescit yaptırılmış ve Hz. Yûşa 'ya ait olduğuna inanılan mezarın etrafına koruma amaçlı bir duvar örülmüştür. Sonraki yıllarda Hz. Yûşa Camisi bir yangın geçirmiş fakat Sultan Abdül Aziz döneminde ilk haline uygun olarak yenilenmiş ve gerekli bakımı sağlamıştır.
Bölgeye "Yûşa Alleyhilselam Dergâhı" veya "Hz. Yûşa Tepesi" de denmektedir.
ŞEYH YAHYA EFENDİ VE DERGÂHI
Kanuni, Yahya Efendi'nin annesinden süt emmiş ve Onunla sütkardeşi olmuştur. Bu nedenle de Kanuni Sultan Süleyman kendisine daima sütkardeşi olduğundan "Ağabey" diye hitap etmiştir. Dergâhın kendisi ise bir taş yığını değil, maneviyat çölünü andıran Karaköy ile Ortaköy arasında adeta manevî bir vaha.
Beşiktaşlı Yahyâ Efendi 900/1495 senesinde Trabzon 'da doğmuştur. Babası Trabzon kadısı Şamlı Ömer Efendi , annesi Afife Hatun 'dur. Aslen Amasyalı oldukları rivayet edilir. Yahyâ Efendi'nin babası Ömer Efendi Trabzon kadı lığı yaptığı sırada, II. Bayezid 'in oğlu Şehzâde Selim /Yavuz Sultan Selim Trabzon Valiliği yapmaktadır. Trabzon küçük bir yer olduğundan aralarında dostluklar oluşmuştur.
Öte yandan Yavuz Selim 'in oğlu Kanûnî , Yahyâ Efendi 'den birkaç gün sonra dünyaya gelmiştir. Hafsa Sultan 'ın sütü yeterli gelmeyince Süleyman 'a bir sütanne aranmış ve Süleyman, Yahyâ Efendi'nin validesi Afîfe Sultan'dan başka hiç kimseden süt emmemiştir. Böylece Yahyâ Efendi'nin annesi Afife Hatun, Sultan Süleyman'ın sütannesi olmuştur.
YAHYÂ EFENDİ'NİN ÇOCUKLUK VE GENÇLİK YILLARI
Babasının kadılık görevi nedeniyle, bir şehzadeler şehri olan Trabzon'da yıllarını geçirmiştir. Şehzâde Selim tahta çıkınca Yahyâ Efendi de sütkardeşi Süleyman'la birlikte İstanbul'un yolunu tutmuştur.
Yahya Efendi zahir ve batın ilimlerde son mertebeye varmış, âlim bir zattır. Tıp medresesi kurdurması ve şiir lerinde tıptan bahsetmesi onun tabip olma ihtimalini akla getirse de kaynaklarda tabipliği hakkında kesin bir mâlumat yoktur.