Kabe'nin az bilinen fotoğrafları
Kabe'nin Hz. Adem'den beri var olduğunu ancak aradan geçen zamanın ve tabiat hadiselerinin ona dair izleri ortadan kaldırdığını, Hz. İbrahim'in bu mabede ait temelleri yeniden bularak duvarlarını yükseltmek suretiyle bugünkü haline kavuşturduğunu biliyor muydunuz? Peki, Kabe bundan 100 yıl önce nasıl görünüyordu? Müslümanların kıblesi olan Kabe'nin bilinmeyen fotoğraflarını sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 12.06.2019
14:30
Güncelleme Tarihi: 17.09.2019
17:42
Şehirde yaşayan yaklaşık bir milyon nüfusun, hac mevsiminde 3-5 milyona ulaştığı dönemde bile hiçbir zaman yiyecek ve içecek sıkıntısı yaşanmamaktadır. Gelen herkesin müşahede ve kabul ettiği bu hakikatin, Hz. İbrahim'in duasıyla yakından alakası olduğu da bilinen bir gerçektir. Zira o yüce Peygamber, Allah Teâlâ'nın emri üzere eşini ve süt emme çağındaki yavrusunu getirip bu topraklara yerleştirmiş ve zaman zaman geldiği ziyaretlerden birinde ellerini açıp Rabbine şöyle yalvarmıştı:
"Ey Rabbimiz! Ben ailemden bir kısmını, Senin mukaddes evinin, (Kâbe) yanında zirâate elverişsiz çorak bir vadiye yerleştirdim. İstiyorum ki, namazlarını kılanlardan olsunlar. Ey Rabbim! Sen de bu beldeye insanların gönüllerini meylettir. Ve onları, sana şükredecekleri türlü türlü nimetlerle rızıklandır…"
(İbrahim Suresi, 37)
Hz. İbrahim'in (as) bu duası da makbul olmuş ve başta petrol olmak üzere yeraltı kaynaklarındaki zenginliklere sahip olan bu topraklarda yaşayanlara ve bu mukaddes mekanların ziyaretçilerine, dünyanın her bir köşesinden hemen her türlü gıda ve tüketim maddeleri Allah tarafından ikram ve ihsan edilmektedir. Etrafına bakan herkes, hemen her hususta bir "bolluk ve bereket"in varlığını rahatlıkla müşahede edebilir, diyebiliriz.
Hani biz İbrahim'e Evin (Kabe'nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik:) "Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut."
(Hac Suresi, 26. Ayet)
Bu mukaddes toprakların incisi Kabe-i Muazzama hakkında, Mekke'nin Fethi'nden sonra ziyaret edip tavaf ettiği esnada Sevgili Peygamberimizin söylediği sözler ise son derece mânidar… Abdullah ibn Ömer'in (ra) aktardığı üzere, Nebiyy-i Muhterem (sav) Efendimiz, Kâbe'ye şöyle hitab etmişti:
"Ey Kâbe! Ne kadar güzelsin. Kokun da ne kadar güzel!.. Ne kadar azametlisin! Değerin de ne kadar yüce!.. Ama, şu canı bu tende tutan Rabbime and olsun ki, Allah katında, bir müminin canıyla-malıyla sahib olduğu değer, senin değerinden daha yücedir!.."
Bu ifadeler, "Allah sizin dış görünüşlerinize ve sahip olduğunuz mallara değil, kalplerinize ve amellerinize değer verir." Hadis-i Şerifiyle birleştiğinde anlaşılan odur ki, "Kabe, yeryüzünde nasıl bir eşsiz değere sahip ise, mümin bir kul ve onun taşıdığı kalp/gönül/yürek, Allah'ın nazar kıldığı yer olması hasebiyle çok daha yüce bir değere sahiptir.