Arama

Kalbin dilini seslendiren bir veli: Mevlana

Derdini nimet sayıp, ömrünü ilahi aşka adayan âlimdi Mevlana. Bir deryaydı; ney sesinde, derin düşüncelerde, semalarda aradı Allah'ı… Düşünceleri yüzyıllardır insanlığa ışık tutan alim, 66 yıllık ömründe "mutlak aşk"ın izini sürdü. Aldığı örnek eğitim, edindiği sağlam ilim, dinmek bilmeyen aşkı topluma büyük bir sevgi, engin bir dünya görüşü olarak yansıdı. Müstesna Allah dostu Mevlana Celaleddin Rumi'yi rahmet ve minnetle anıyoruz.

  • 12
  • 14

📌 İsmini bizzat Mevlana'nın verdiği bu eserin konu yelpazesi bir hayli geniştir. Ayet, hadis ve hadislerden yola çıkılarak bilgiler pekiştirilmeye çalışılmıştı. Bununla birlikte Mesnevi'yi anlamanın herkes için pek de kolay olmadığını belirten Mevlana, okuyucuya şöyle seslenir:

"Mesnevi, Nil ırmağının suyudur; kıptiye kan görünür, ama Musa kavmine sudur. Yine Mesnevi, aydın gönüllü, görüş sahibi ve ciğeri yanmış aşıklar için süslenmiş bir bahçe ve lezzetli bir rızıktır."

▶ Mesnevi, insanın kendisiyle, yaratıcısıyla ve dış dünyadaki bütün varlıklarla barışık, huzurlu ve mutlu bir insan olmanın tanımı üzerine kuruludur.

▶ Mevlana'nın Mesnevi'sinde hikayelere yer vermesindeki amacı, bir düşünceyi insanların akıllarına daha iyi yerleştirmektir. Teorik bir bilgiyi yalın olarak vermek kuru ve iticidir. Fakat bir olaya bir hikayeye bağlı olarak sunulunca kolay takip edilir ve hatırda daha iyi kalır. Bu yüzden Mevlana, sıradan hikayeleri bile son derece ustalıklı yorumlarla takdim eder.

Mevlana, bu önemli eseri için şöyle der:

"Bizden sonra Mesnevi şeyhlik edecek, arayanlara doğru yolu gösterecek, onları yönetecek ve önderlik yapacaktır."

  • 13
  • 14

"Ben şu canı bu tende taşıdığım sürece Kur'an'ın kölesiyim.
Ve ben Hz. Muhammed'in yolunun tozuyum toprağıyım.
Birisi benden, bundan başka söz naklederse,
O kişiden de şikâyetçiyim, o sözden de..."

📌 Mevlana, Kur'an-ı Kerim ayetlerini ve Hz. Peygamber'in hadislerini bilen, öğreten ve yaşayan bir mümindi. Beslendiği bu iki ana kaynağı görmeden ve kabul etmeden onu anlamaya muvaffak olmak mümkün değildir.

▶ Talebesi Hüsameddin Çelebi'nin anlattığına göre, soğuk kış gecelerinde Mevlana, duyduğu ilahi aşkın şevkiyle kendini dışarıya atar, sofada başını secdeye koyardı. Hararetinin şiddetinden secde ettiği yerdeki buzlar erir, su olurdu.

  • 14
  • 14
ÖLÜMÜ "DÜĞÜN GECESİ" OLARAK ANILIYOR
ÖLÜMÜ DÜĞÜN GECESİ OLARAK ANILIYOR

"Kâinatta ne varsa aşktan ibarettir. Aşk olmasaydı, bu kainat nereden olurdu? Ekmek nasıl olurdu da kendini sana yedirip senin vücuduna katılır ve sen olurdu? Bil ki ekmek, o aşk sayesinde kendini sana verdi ve sende fani olarak sen oldu."

📌 Mevlana, 17 Aralık 1273'te bir pazar günü gurup vaktinde "sevgilisi"ne kavuştu. Onun için ölüm aşka ve sevgiliye kavuşmaktı; bu yüzden öldüğü gün asırlardır "düğün gecesi" anlamına gelen "Şebiarus" adıyla anılır.

▶ Mevlana, kendi cenaze namazını Sadrettin Konevi'nin kıldırmasını vasiyet etti. Fakat Konevi çok sevdiği arkadaşını kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı.

"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız. Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir." sözleriyle gönüllerde kalıcı bir yer bulmak istediği anlaşılan Mevlana, insanlığa Mesnevi'nin yanı sıra şu eserleri bıraktı:

Divan-ı Kebir: "Büyük divan" anlamına gelen kitap, gazel, terkib-i bend ve rubailerden oluşan 40 bin beyitlik bir eserdir.

Fihi Ma Fih: "İçindeki içindedir, yahut içinde ne varsa o'dur" anlamına gelir. Mevlana'nın sohbetlerini içeren bir eserdir.

Mecalis-i Seba: "Yedi meclis" demektir. Mevlana'nın camilerdeki vaazlarını içerir.

Mektubat: Mevlana'nın devlet büyüklerine yazdığı mektuplardan oluşmaktadır.

Bu müstesna Allah dostunu rahmet ve minnetle anıyoruz...

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN