Kiliseye dönüştürülen camiler
Yalnızca İslam aleminde değil, tarih boyunca farklı dinlere mensup devletler de bir bölgeyi ele geçirdiklerinde ilk olarak büyük mabetleri dönüştürmekle işe başladı. Üstelik, mimari dönüşümü Osmanlı'daki gibi "zarar vermekten korkan" bir hassasiyetle değil tanınmayacak hale getirerek yaptılar. Peki, Endülüs'ten günümüze kiliseye dönüştürülen camiler hangileriydi?
Giriş Tarihi: 17.07.2020
17:30
Güncelleme Tarihi: 01.11.2020
09:42
CAMİLERİN KİLİSEYE DÖNÜŞTÜRÜLDÜĞÜ NASIL ANLAŞILIYORDU?
Kiliseye çevrilen camiler, Türklerin mabetleri dönüştürürken gösterdikleri hassasiyetten ne yazık ki payını alamadı. Diğer milletler, mimari dönüşümlerde Türklerin gösterdiği saygıyı hiçbir zaman gösteremedi. Nitekim bunun en güzel örneği Ayasofya Camii'ydi. Kilise özelliklerine müdahale edilmeden sadece mihrap, minber ve minare eklenerek bu topraklarda gözü gibi bakılan bir yapıydı.
Yılmaz'ın ifade ettiğine göre kiliseye çevrilen eserlerin neredeyse hepsinde ise Türk mimarisine ait kubbe, kemer, silme gibi unsurların bilinçli bir şekilde yok edilmiş, eserlerin mimari özellikleri tanınmayacak şekilde değiştirilmişti. Fakat ne kadar değişim ve dönüşüme tabi tutulsa da "beden duvarı" diye adlandırılan bölüm kıbleye baktığı için ve yönü değişemediği için kiliseler bu şekilde tespit edilebiliyordu.
OSMANLI’NIN KİLİSEYE ÇEVRİLEN CAMİLERİNDEN ÖRNEKLER
BOSNALI MEHMET PAŞA CAMİİ
Bosnalı Mehmet Paşa, Sofya'da günümüzde kilise olarak kullanılan Mimar Sinan'ın eseri bir camiidir. Sûfî veya Sofu lakaplarıyla da anılan Derviş Mehmed Paşa tarafından inşa ettirildi. Sinan'ın eserlerinin listesini veren tezkirelerde Bosnalı Mehmed Paşa Camii adıyla zikredildi.
Cami, 17. yüzyılın ünlü seyyahlarından Evliya Çelebi'nin de kalemine yansıdı. 1652 yılında Sofya'ya gelen Evliya Çelebi buradaki camileri sayarken yapıdan Koca Derviş Mehmed Paşa Camii adıyla bahsederek hakkında etraflı bilgi verdi:
"Buna İmaret Camii de derler. Bir ibâdetgâh-ı rûşendir; selâtin camii gibi âlî bir kubbesi var; enderun ve bîrunu gayet müzeyyendir; gayet vâsi haremi (avlusu) vardır" dedikten sonra revaklarının sütunlu, üzerlerindeki kubbelerin kurşun kaplanmış olduğunu; minaresinin de yüksek ve ince olduğunu söyledi. Ayrıca caminin Mimar Koca Sinan'ın yapısı olduğunu da ekledi.
İstanbul'daki Mimar Sinan camileri
II. ABDÜLHAMİD CAMİYE DOKUNULMAMASI KONUSUNDA UYARDI
Bulgaristan'ın Osmanlı Devleti'nden ayrılması ve Sofya'nın Türk idaresinden 1878'de çıkmasının ardından Mehmed Paşa Camii Bulgarlar tarafından bir süre depo ve cephanelik olarak kullanıldı. Bu yüzden halk arasında buraya Kara Cami denildiği ileri sürülürse de bazılarına göre bu ad yapısında kullanılan taşların rengi sebebiyleydi.
Sultan II. Abdülhamid'in camiye dokunulmaması hususundaki uyarısına rağmen Bulgarlarca 1901'de dış mimarisi tamamen değiştirildi. Cami âdeta bir kılıf içine alınmak suretiyle yeni bir biçime sokuldu, "Sveti Sedmočislenitsi" adıyla bütün azizlere ithaf edilen bir kiliseye çevrildi. 27 Temmuz 1903'te kullanıma açıldı.
Kiliseye çevrilirken son cemaat yeri de yıktırılan caminin etrafındaki külliyeye ait diğer binalar ise 1878'den sonra ortadan kaldırıldı. Yalnız külliyenin medresesi 1928'de yıktırılıncaya kadar hapishane olarak kullanıldı. Mimar Sinan'ın Bulgaristan'daki tek camisi olan Bosnalı Mehmed Paşa Camii, bugün şehrin kalabalık bir semtinde iki ana cadde arasında bulunmaktadır.
160 yıllık Osmanlı hakimiyetinde bugünkü Macaristan sınırları içerisinde yer alan Budin'de birçok cami, medrese, mescit, tekke-türbe, kaplıca gibi eserler inşa edildi. Budin'deki 72 camiden yalnızca Toygun Paşa Camii ile Mustafa Paşa Camileri kilise olarak günümüze ulaştı.
Makbul Mustafa Paşa, 1578'de Budin'in Tabakhane bölgesine Mimar Sinan'a bir camii inşa ettirdi. Evliya Çelebi, caminin kalabalık bir cemaate sahip, uzun minareli ve kurşun kaplı olduğunu bildirmekteydi. Mustafa Paşa Mimar Sinan'ın Macaristan'daki tek eseri olma özelliğini de taşıyordu.
Mimar Sinan eseri 5 külliye