Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • İslam
  • Muhâsibî’nin El Akl ve Fehmü’l Kur’an adlı eserinde akıl ve ahlak ilişki

Muhâsibî’nin El Akl ve Fehmü’l Kur’an adlı eserinde akıl ve ahlak ilişki

Akıl, insanlar tarafından yüzyıllar boyunca irdelenmiş bir kavram... İnsan kendi aklıyla Allah'ın kendisine bir tabiat olarak bahşettiği bu aklı anlamaya çalışmış. Akıl tüm ilimlerin mevzusu bu sebeple farklı disiplinlerdeki mütefekkirler kendi bakış açıları, metod ve teorileri sonucunda bu kavrama tanımlamalar getirmişler. Bu tanımlamalar; yalnızca yüzeysel manada bir kavramı açıklama doğrultusunda değil ayrıca onun "işlevselliği" ,"ne olduğu" ve "doğru kullanımı" hakkında olmuş ekseriyetle. Bir sufi olan Muhâsibî 'El Akl ve Fehmü'l Kur'an' adlı eserinde tasavvuf ve diğer ilimlerin de konusu olan akıl üzerinde durarak görüşlerini bildirmiş. Tasavvufun kurucusu Cüneydi Bağdadi'yi de etkilemesi açısından Muhâsibî'nin eseri ve düşünceleri oldukça önemlidir.

  • 7
  • 10
Muhâsibî’ye göre akıl
Muhâsibî’ye göre akıl

Muhâsibî'ye göre en akıllı kişi, ahiret için bize yararlı olanı yaparak Allah'ı en iyi şekilde anlayan kişidir. Çünkü bu insan dünya hayatının faniliğini bilerek sonsuz bir ömür olan ahireti için faydalı olanı yapmaya çalışır ve onu yaratan Allah'ın emir ve yasaklarını dikkate alır. Muhâsibî'nin temel meselesi; "doğru akletme" ye ulaşmaktır. İnsanın doğru akletmesi için öncelikle aklını terbiye etmesi gerekir. Bu da akıl ve ahlak ilişkisinden doğan bir sonuç olarak karşımıza çıkar.

  • 8
  • 10
“Sahih akletme” nasıl gerçekleşir?
Sahih akletme nasıl gerçekleşir?

Sahih akıl nasıl gerçekleşir? Kişinin kötü hasletlerinin terbiye edilmesi onu doğru akletmeye yönlendirir. Ve bu cevap "Akl ve Fehmü'l Kur'an" adlı eseri bir tasavvuf kitabı olduğunu gösteren bir delildir. Sahih akletme olabilmesi için aklın, kibir, ucb, bencillik ve yalan söyleme gibi kötü duygularından arınması gerekir. Çünkü bu tarz duygular insanın aklını kemirerek doğru düşünmeyi engelleyen hususlar olarak karşımıza çıkar. Kişide bu kötü hasletler bulunduğu müddetçe sahih akla ulaşamaz, Allah' ı tanıma, bilme açısından bu perdelerin ortadan kalkması gerekir. Bunlar aslında ahlaki meseleler değildir, insanın hakikati bulmasında engelleyici unsurlar olarak karşımıza çıkmıştır.

  • 9
  • 10
Muhâsibî’de akıl ve ahlak ilişkisi
Muhâsibî’de akıl ve ahlak ilişkisi

Muhâsibî, El Akl ve Fehmü'l Kuran adlı eserinin bir bölümünde akıl ve ahlak ilişkisi üzerinden yola çıkarak ahlaki olgunluğa sahip olan insanların aklını daha işlevsel olarak kullandığını ele alır.

Her şeyin tohumunun düşünmekle atıldığından yola çıkarsak, nefis terbiyesinde öncelikli olarak aklın terbiyesine girişilmelidir. Bizdeki seciye olan akıl ancak bu şekilde işlevsel hale gelir ve sahih akletmeye ulaşabilir. Kendisinde kötü hasletleri bulunduran insanların aklını çalıştırmasının imkânı yoktur çünkü benliğindeki saflık zarara uğramış.

  • 10
  • 10
Ahlak akıllı olmanın temelini oluşturur...
Ahlak akıllı olmanın temelini oluşturur...

Bu toplum baskısıyla oluşmuş bir ahlak anlayışı değil doğruyu bulmada kendisine faydası olacak şeylerin tercih edilmesiyle oluşturulmuş ahlak anlayışıdır. Muhâsibî'ye göre, bu seçimler ve aklın terbiyesi, kişiye doğru akletmeyi sağlar ve Allah'a yakınlaştırarak onu din nazarında "akıllı" kişi vasfına yüceltir.

Muhâsibî, aklın terbiyesi mevzusuyla tasavvufi bir çizgide olduğunu göstererek bu doğrultudaki görüşlerini bildirir. Sahih akletme ve batıl akletmeyi birbirinden ayırarak bu ikisi arasındaki nüanslar üzerinden Allah'ı anlamak ve O'nun dostluğunu kazanmak için aklın nefsani duygulardan arındırılması hususunda durmuş ve görüşlerini aklın terbiyesine getirerek sonlandırmıştır. Sonuç olarak Muhâsibî'ye göre akıllı olmak ve ahlaklı olmak arasında doğrudan bir bağlantı vardır.

Editör: Büşra Özkan

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN