Arama

Mümin Suresi'nden günümüze mesajlar

Mü'min suresi, Cenab-ı Hakk'ı bize tanıtarak başlar. Nasıl affettiğini, rızık verdiğini, yarattığını, hesap soracağını, ödül ve ceza yeri hazırladığını öğreniriz. Çünkü biliyoruz ki Rabbimizi tanımak bize güç verir, yolumuzu aydınlatır, birtakım hesaplardan kurtarır. "Şu andaki davranışlarımı ahiretteki sonuçlarına göre seçmeliyim" bilincini kazandırır. Bu minvalde Mü'min suresi, bugüne öyle güzel mesajlar verir ki, evvelimizin, ahirimizin neye dayanması gerektiğini biliriz. Bizleri bu konuda bilinçlendiren Fatma Bayram hocamızın, Mümin Suresi'nden günümüze verilen mesajlar konuşmasını sizler için derledik.

  • 10
  • 16
MÜMİN KULUN ANLATILDIĞI BÖLÜM
MÜMİN KULUN ANLATILDIĞI BÖLÜM

◾ Size asıl anlatmak istediğim bölüme geldik.28 – 50. ayetler arası…

22-23. ayette, Hz. Musa'nın öldürülmesi konuşuluyor, Firavun'un meclisinde. Bu konuşmalara kadar inancını gizlemiş mümin kul; Firavun'un ahalisinden, yakınlarından. Bazıları kuzeni olduğunu söylüyor bazıları Polis Teşkilatı'nın Başkanı yani bugünkü İçişleri Bakanı gibi bir mevkisi olduğunu söylüyor bu kişinin. Sözü geçen, danışma meclislerinde bulunan biri bu kişi. İman etmiş Hz. Musa'ya Müslüman olmuş fakat bunu o güne kadar açıklamamış. Gizli gizli Hz. Musa'yı da korumaya çalışmış. Fakat öyle bir nokta geliyor ki -deminki korkaklık, cesaret, saldırganlık tanımını tekrar hatırlayın- artık gizlerse zalimin işini kolaylaştırmış olacak.(gizleyeceksin, çaktırmayacaksın, hissettirmeyeceksin, gözle namaz, kaşla namaz falan diyenlerle boşuna uğraşmıyorduk arkadaşlar, boşuna karşı çıkmıyorduk bunlara.)

◾ Firavun'un hanedanlığından o güne kadar Hz. Musa'yı gizliden gizliye korumuş ise de öldürülmesi konuşulunca açıktan artık mücadele meydanına atılıyor. Bu mümin kulun izlediği stratejiyi madde madde tespit etmeye çalıştım arkadaşlar.

Madde-1: Düşündürme

◾ Karşısındakilerin akıllarına hitap ediyor. Bir adamı "Rabbim Allah" dediği için öldürecek misiniz? Niye öldürüyorsunuz, adam ne diyor; "Hepimizi Allah yarattı" diyor. Bu böyle dedi diye birisi öldürülür mü diyor? Üstelik de apaçık mucizeler gösterdi size. - burada çok güzel bir hitabet tekniği uyguluyor; tefsirler söylüyor- Eğer yalancıysa zaten Allah yalancıları muvaffak etmez. Yani zımnen ne demiş oluyor Firavun'a; "Sen de yalancısın, muvaffak olamayacaksın." Tanrılık iddiasında bulunuyorsun, Tanrı olmadığını hepimiz biliyoruz.

Arkadaşlar benim buradan çıkardığım mesaj:
Dava adamı, aksiyonunu sağlam düşünsel temellere dayandırması lazım.

◾ Hepimizin bir davası var. Bana şöyle diyor bazı anneler; "hocam bize bir kitap söyle, çocuğumuza verelim, o kitabı okusun ve dine dönsün." Arkadaşlar, böyle bir kitap yok, öyle bir kitap varsa da onu önce sizin okumanız lazım. Ben eminim ki sizin de kafanıza 4-5 tane, çocuğunuzun aklına takılan sorulardan sokulsa, sizin de imanınız sarsıntıya uğrar. Sorgulamalardan geçirerek sağlamlaştırılmış yani denenmiş, imtihandan geçirilmiş imanlar sağlamdır. Kendi kendine gereken açıklamaları yapılmış imanlar sağlamdır.

Ankebut suresinin başında diyor ki Cenab-ı Hak, "İnsanlar zannediyorlar mı ki iman ettik deyince biz onları bırakacağız ve o imanlarını hiç imtihan etmeyeceğiz, öyle mi zannediyorlar?"

◾ Bir defa muhatabının aklına hitap ediyor, düşündürmeye çalışıyor, "Ya şimdi ne yapıyorsunuz? Rabbim Allah'tır dedi, getirdiği mesaj bu, onun getirdiği mucizelerin insan ürünü olmadığını sizin sihirbazlarınız kabul etti. Bunun için insan öldürülür mü?"

Madde-2:

◾ Hitaplarında"Ya kavmi" diyor. (Burada da stratejik davrandığını düşünüyorum) Bir topluluk içinde geçiyor bu konuşma. Firavunla başbaşa olsaydı, Firavun onu anında ezip yok edebilirdi. Bir emir verip öldürürler, kimse anlamaz. Ama öyle olmuyor. Bir danışma meclisinde yapıyor bunu, Firavun da göz göre göre o adamı ortadan kaldıramaz, ikna etmesi lazım. Bütün dinleyicileri de o tartışmanın içine çekiyor. Firavuna hitap etmiyor mesela. Hep "ya kavmi" diye oradaki topluluğa hitap ediyor ve bunu toplumun ortak akıl ve vicdanına hitap ederek, kitle psikolojisinden yararlanmak üzere yaptığını düşünüyorum. Bunun sonucunda da Firavun'u sadece kendi görüşünü açıklayan biri konumuna düşürüyor. Hükmeden, kahreden, zalim pozisyonundan; bir tartışma meclisinde kendisi de fikrini açıklayan onların dengi biri konumuna düşürüyor. Mesela şu ifade tamamen Firavun'un sözü: "Ben sadece görüşümü söylüyorum bilirsiniz sizin için her zaman doğru olanı tavsiye ederim."

Buradan çıkardığım mesaj;
dava adamı toplumsal ilişkileri ihmal etmemelidir,
toplumu da daima o davanın içine çekmelidir, hesaba katmalıdır.

  • 11
  • 16

Madde-3

◾ Mümin kul, tarihten örnekler veriyor. Az önce Cenab-ı Hak da tarihten ve kıyametten örnekler verdi. Bu mümin kul da tarihten örnekler veriyor. Ad kavmine ne oldu, Semud kavmine ne oldu, Hz. Yusuf'a ne yaptınız diye hem uzak hem yakın tarihten örnekler veriyor. İnanmazsan ve inanırsan ne olur, helak edilen kavimler bunları anlatıyor.

Benim buradan çıkardığım mesaj;
yolumuzu doğru yürüyebilmemiz için bir tarih bilincimizin olması lazım.

Madde-4

◾ Mümin kul, kıyamet gününde uğrayacakları felaketleri hatırlatıyor. Sonuç olarak; düşündürdü, toplumun vicdanına hitap etti, tarihten örnekler verdi, gelecekte kıyamet günü ne yaparız biz Allah'ın huzuruna vardığımızda, hatırlattı. Tüm bu nasihatlere Firavun'un verdiği cevap nedir; "Bana bir kule yapın da çıkayım bakayım Musa'nın tanrısı göklerde mi?" Tam bir şarlatanlıktır, safsata (terminolojik anlamda) örneğidir. Safsata konusuna önem vermenizi dikkatlerinize arz ederim. Aristo'nun saydığı 13 safsata var, bugün mantıkçılar, felsefeciler yüzden fazla safsata sayıyorlar.

Tevfik Uyar'ın Safsatalar
kitabını okumanızı tavsiye ederim.

◾ Mesela şu bir safsatadır: 'sen benim kim olduğumu biliyor musun?' Senin kim olduğun, söylediğin şeyin yanlış olmadığını göstermez. O makamdaki biri de yanlış söyleyebilir. Firavun da ne yapıyor; Allah'ın göklerde aranacağını söylüyor ve uzak, kimsenin erişemeyeceği bir yer gösteriyor. Burada iki amacı var: 'bu kuleyi yaptırabilirse ben gittim, yoktu diyecek; gidemezse, ben gidemediğime göre Musa nasıl gitmiş de görüşmüş o gariban haliyle diyecek.'Her hâlükârda Hz. Musa'yı alt etmek için, sinsice tartışmayı başka bir mecraya çekiyor. Bugün bunu Harari başta olmak üzere bütün propagandacı ateistler yapıyor. Safsataları tanırsanız çocuklarımızı, gençlerimizi nasıl böyle ikna ettiklerini, yanlış argümanlar üzerine veya iki doğruyu yanlış bir şekilde birleştirerek, nasıl yanlış sonuçlar ürettiklerini görebilirsiniz.

Cenab-ı Hak ne diyor firavunun bu sözü için?

"Biz böylece Firavun'a kendi amelini süsledik ve onu yoldan saptırdık."

◾ Saptırdık derken şunu da bilelim Allah kimseyi durduk yerde saptırmaz, kişi sapmayı seçer, Allah da sapmasına izin verir. Burada önemli olan şu; herkes kendi fikrini, düşüncesini, stratejisini çok beğenir. Kendisini hatasız görmek, şeytanın yoludur. Adem'le Şeytan arasındaki ilk karşılaşmayı hatırlayın. Şunu da unutmayalım, yalnız kendinden sürekli şüphe etmek de insanı münafıklığa götürebilir.

Münafıklar nasıl anlatılıyor, Kur'an-ı Kerim'de?

◾ Devamlı bir git-gel içindedirler. İstikametleri yok sürekli şüphe, tereddüt, kendinden hiç emin olamamak. Bazı arkadaşlarımızı görüyorum, gencecik. 'Benim imanım zayıf herhalde, amelim eksik olduğuna göre' diyor. Muhakkak bunun evveliyatı var ama çok üzülüyorum. İmanına hemen niye zayıflık atfediyorsun. İmanla amel arasında irade basamağı var. İraden zayıf, imanın zayıf değil. Çünkü imanım zayıfsa benim tutunacak hiçbir şeyim yok ki. Yine de bilelim ki iman zayıflar mı, zayıflar. Ameli terk etmek suretiyle zayıflar. İmanı kuvvetlendirecek şey, ameldir. Amel arttıkça imanın kuvveti artar. Ama siz amelinizin eksikliğini iradenize veya başka çeldiricilere bağlayacağınıza, niye hemen imanınıza bağlıyorsunuz?

  • 12
  • 16
DÜNYANIN GEÇİCİLİĞİNİ VE AHİRETİN EBEDİLİĞİNİ UNUTMAYIN
DÜNYANIN GEÇİCİLİĞİNİ VE AHİRETİN EBEDİLİĞİNİ UNUTMAYIN

İnsanın kendisini özeleştiriden geçirmesi mutedil olandır; yani hesaba çekilmeden önce sen kendini hesaba çek. Bugün burada böyle söyledim yanlış mıydı? Şöyle bir tavır aldım acaba doğru mu?Yarın şunu yapacağım en doğrusu nasıl olur?Bu şüphe değildir. Bizim istikametimiz belli, sadece her adımı ölçüyoruz. İstikametinden emin olamamak, şüpheci karakter, hastalıklı bir karakterdir. Tartışmada muhatabını anlamaya çalışmak, en azından sözlerini çarpıtmadan dosdoğru anlayıp ona göre cevap vermek gerekir. Firavun bunu yapmıyor. Mümin kul neler neler söyledi, ona cevap vermiyor. Bunu yapabilmek için iletişim uzmanları diyor ki; iki özellikten arınmış olmamız gerekir. Bir tartışma sırasında karşımızdakini empatik şekilde dinleyip, anlayıp, uygun cevabı verebilmemiz için o tartışma sırasında öfkeye kapılmamak ve kibirli olmamak gerekiyor. Mesela narsistlerde böyle bir yetenek yok. Kibir iç dünyamıza yerleştikçe, başkalarını anlama kapasitemiz yok oluyor.

Onun için bu bölümden benim çıkardığım mesaj;
"sakin ol, mütevazı ol, safsataları iyi tanı."

◾ Elmalılı Hamdi Yazır, Firavun'un göklere çıkmak istemesini şöyle yorumluyor:

"Gökte bir yıldız arar gibi rasat ile cismani bir yolda Allah aramaya kalkmak, Allah'ı arama yolu değil; halkı bu suretle iğfale çalışmak da muvaffak olacak bir siyaset yolu değil. Göklerde ve yerdeki her şey halikının vücuduna delalet edip durmakta iken ve Allah'ı eserinden anlamak için yerin gökten bir farkı olamayacağı da aklı olanlar nezdinde malum iken, Hz. Musa'nın "bizim Rabbimiz her şeye yaratılışını veren Yaratan ve sonra onu yoluna doğrultandır" (Ta-ha suresinde) gibi ifadeleriyle herkese öğrettiği açık yolu bırakıp da yetişemeyeceği uzaklara gitmeye kalkışmak, elbette çıkar bir yol değildir."

◾ İşte bunun Firavun'un bir tuzağı ve hilesi olduğunu nereden anlıyoruz; 37'nci ayette "ve mâkeydufir'avne illâ fî tebâb" diyor, Cenab-ı Hakk. Firavun'un tuzağı kurudu, boşa çıktı diyor. Son olarak; Firavun ona da cevap vermiyor ve kule yapıp çıkmaya bakıyor. Bu arada mümin kul, kavmine hitap ederek; "Dünyanın geçiciliğini ve ahiretin ebediliğini unutmayın!" diyor.

◾ Arkadaşlar baştan beri bu surede vurgulanan şey - ilk ayetlerde söylendi-" dönüp Allah'ın huzuruna gideceğiz."Allah'ın huzuruna dönüp gideceğini yakinen bilen, iman eden kişi, 90-100 yıl bir asalak olarak yaşamayı mı tercih eder? Allah nasip etmiş 30'unda 40'ında şehit mertebesinde gitmeyi mi tercih eder? Şehit mertebesine gitmeyi tercih eder.

Âmir bin Füheyre'nin hayatını okuyun, İslam Ansiklopedisi'nde küçücük bir bölüm. Âmir bin Füheyre, Hz. Ebubekir'in, Müslüman olduğu için satın alıp azad ettiği, sonra da geçinebilmesi için sürüsüne çoban olarak tuttuğu bir zat. Yani bir çoban. Öncesinde de bir köle. Medine'ye hicret ettikten sonra Âmir bin Füheyre, ashabı suffadan oluyor. Yani Peygamberimizin yetiştirdiği çekirdek kadro, alimler kadrosundan. Bi'rimaûne faciasında şehit edilen, İslam'ı tebliğ etmekle görevlendirilmiş 70 kişiden biri olarak seçiliyor. Peygamberimiz tarafından gönderiliyor. Biliyorsunuz maune kuyusunun başında tuzağa düşürülüyorlar ve hepsi şehit ediliyor. Amir bin Füheyre, tam mızrak göğsüne saplandığında, "Yaşasın, kazandım!" diyor. Öldüren kişi, bu söz karşısında şok oluyor. Çünkü onlar sadece bu dünyaya inanıyorlar. Dirilişe inanmıyorlar. Hayat bu dünyadan ibaret. Ben de seni öldürüyorum, nasıl sen kazanmış olabilirsin ki? Ben kazandım yani seni öldürdüm. Fakat o ölüyor zaten ona cevap sonra Müslüman oluyor.

  • 13
  • 16

◾ Ölürken, bilmiyorum muhtemelen büyük bir panik halinde olacağız. zikirler, virdler ne için yapılıyor biliyor musunuz? O panik anında dilimiz alışkın olsun da Allah diyebilelim diye. Çünkü dilimiz neye alışmışsa onu söyleyeceğiz. Herkes şuur altında, beyninde, en dipte ne varsa onu söyleyecek. Zikir budur, Allah kelamını dilimizde çoğaltmaktır.

◾ Şimdi bu zat da, bize asıl hayatın neresi olduğunu -bize değil sadece, kavmine de hitap ederek- "Sakın aldanmayın! Bu firavunun ordusuna, gücüne, silahlarına, askerlerine aldanmayın! Asıl hayat, ahiret hayatıdır. Dünya geçicidir. Biz Allah'ın huzuruna kalıcı olarak varacağız ve en sağlam yol -sebîlürreşâd diye geçiyor- budur."

"Ve yâ kavmi mâlîed'ûkum ilâ-nnecâti ve ted'ûnenî ilâ-nnâr."Sanki bugüne sesleniyor. Diyor ki;"Ey kavmim! Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz."

◾ Bu olayın ilk günlerinde insanlar (sanki ben bir bilenmişim gibi) hocam bir şeyler söyleyin, ne yapacağız, ne yapabiliriz diyorlar. Bizim bir devletimiz var. Devletimiz otur derse otururuz, kalk derse kalkarız. Hoşunuza gitmeyebilir. Ben böyle düşünüyorum. Biz çok devletçi bir aileyiz. Bütün ailemiz, askere geleceksin demişler, gitmişler, bir daha da hiç dönmemişler. Babamın ailesinde bir tane erkek akrabası yokmuş. Vatana, devlete böyle bağlıyız. Ama bu demek değil ki ben fert olarak bir şey yapamam. Arkadaşlar, kampanya deniyor, boykot deniyor. Herkes bir şey söylüyor. Ben dini terimlerle söylüyorum. Allah, beni bu dünyada da öbür dünyada da bugün böyle söylediğim için mahcup etmesin. Boykot, cihattır. Ona bir cihat olarak bakın. Gelip geçici bir heves olarak bakmayın. Bu boykotun o kadar dalgaları olacak ki eğer biz gereğince yapabilirsek, yerli ürünlerimiz hem sayıca hem de kalite itibariyle artacak çünkü onları almaya başlayacağız. Onları sıkıştırın. Kullandığınız ürünleri takip edin, müfettişi olun, talep edin ama kesinlikle boykot edin arkadaşlar.

◾ Bu boykota ben epey bir önce karar vermiştim. Bu olaylar hiç yoktu. Bu boyutta değil ama kendi çapımda,

The True Cost
belgeselini izledikten sonra…

◾ İzleyin arkadaşlar; Yahudi markaları, Amerikan markaları, Avrupa markaları; Bangladeş'te, Hindistan'da, fakir ülkelerde insanları nasıl çalıştırıyorlar? Nasıl haklarını yiyorlar? Bir izleyin… Mahatma Gandi'nin İngiliz – Hindistan sömürge imparatorluğunu Hindistan'dan nasıl çıkardığını unutmayın arkadaşlar. Tuz ve dokuma tezgâhları ile… İngiliz kumaşı almayacağız, kendi tuzumuzu kendimiz üreteceğiz diye.

Rosa Parks'ın soydaşlarının bir yıl otobüslere hiç binmeyerek, otobüslerdeki siyahi beyaz ayrımını nasıl kaldırdıklarını, yani bütün başarılı boykot kampanyalarını izleyin.

◾ Başarılı olmayanları da izleyin. Genelde sendikaların grevleri başarısızlıkla sonuçlanıyor. Niye? Grev kırıcılar yüzünden. İçimizdeki, "benim çamaşırım en beyaz olacak" hastalığı grev kırıcılığa, boykot kırıcılığa sebep oluyor. Kesinlikle söylüyorum, bu bir boykot değildir. Boykot kelimesini isterseniz çıkarın, bu bir cihattır. Cihat, illa savaşmak değildir. Cihat, insanın kendi nefsi ile mücadelesinden başlamak üzere her alandaki mücadelesidir. Yahudi'nin dini, imanı paradır. Kapitalistin dini imanı paradır.

  • 14
  • 16

◾ Diyeceksiniz ki "bir tek benimle ne olur?" Bir tek benimle ben kendimi kurtarırım. Bana eşlik etmeyen, bana inanmayan, beni desteklemeyen, ben derken yani inancımı, davamı desteklemeyen kuruluşlar, kendileri kaybeder. Nerede? Allah'ın huzurunda.

"Rabbenââtinafid'dünyâhaseneten ve fil'âhiretihaseneten."

◾ Biz Allah'tan dünyada da güzel bir yaşam istiyoruz ahirette de güzel bir yaşam istiyoruz. Lütfen şu komplekslerinizden de kurtulun. Örnek vereceğim; adam marka yapmış. Yeditepe.Markanın adı bu, hiç satmamış. Sevenhill yapmış, yabancı marka diye hepimiz satın almışız. Bunun örnekleri var. Kendi kulaklarımla dinledim. Adam mühendis, Trabzonlu. İcat yapmış havuz temizleme makinesi. Trabzon Makine diye isim koymuşlar. Hiç müşteri çıkmamış. Trabzon'u çevirmiş, Nozbart Makine yapmış, satış yapmaya başlamış. Bu da bizim komplekslerimizdir. Yazıklar olsun bizim bu Batı seviciliğimize!

◾ Hepimiz, malın iyisini, güzelini sevebiliriz ama bu öyle bir şey ki hem sağlığımıza zararlı hem ülkemize zararlı. Birazdan dua edeceğiz 60 küsur hatim gelmiş. Gündüz, düşmanın cebine para koyan el, akşam Allah'a açılınca AllahTeala o duayı kabul eder mi? Niye etsin? Senin yerine Allah mı çarpışsın. O zaman zaten bu işler hiç olmazdı. Bize de bu çok dendi; sonpeygamber.info'yu kuracağımız zaman; harika bir proje Allah yardımcınız olsun. Allah bize yardım edecekse, sizinle edecek. Allah gökten yağdırmaz ki, yastığımın altına da koymaz. Birinin vicdanını birinin aklını birinin kalbini harekete geçirir, Allah o şekilde yardım eder. Onun için kimin safında yer aldığınıza çok dikkat edin.

◾ Bakın boykot, şu anda hepimiz için farzdır. Bilerek söylüyorum bunu. Benden hükmi cümleler çok az çıkar, bilenler bilir. İkincisi infak farzdır şu anda. Filistin, Gazze tekrar eskisi gibi inşa edilene kadar hiçbirimiz lüks bir harcama yapamayız, lüks bir tatile gidemeyiz. Tekrar inşa edilene kadar tekrar o insanlar aynı, hatta daha iyi şartlarda hayatlarına devam edene kadar. Eğer biz bunu yapmayıp, evimize barkımıza eşya yenilersek, seyahatler yaparsakçarpılırız, sonra Fatma Hoca keramet gösterdi dersiniz.

Üçüncüsü her ne iş yapıyorsan kardeşim orada çıtayı bir kademe daha yükselteceksin. Ne iş yapıyorsun? Bu boykotu kim yapacak arkadaşlar? Söylüyorum size, kadınlar yapacak. Çünkü bütün alışverişi onlar yapıyor. Çıtayı yükselteceksiniz. Nakış yapıyorsan, onu yükselteceksin. Vaaz veriyorsan daha iyi hazırlanacaksın. Öğretmensen, en iyi şekillerde filmlerle, videolarla, materyallerle anlatacaksın. Filistin davasını bilmeyen hiç kimse olmayacak.

◾ Babam, neredeyse ağlayarak anlatırdı Menderes'in asıldığı günü. Kendisi okuryazar dahi olmayan bir temizlik işçisi. Menderes'in asıldığı gün Kadıköy'de bir yerde çalışıyor, çalıştığı binanın damına çıkmış, çünkü o gün bugünkü gibi haberleşme imkânı yok, damına çıkıyor diyor ki, acaba bir yerde insanlar toplanmış mı varsa ben de gideyim. (Belki de herkes çatıya çıktı aslında sokağa çıksalardı daha iyi olabilirdi.) Biz bu hikayeyi o kadar çok dinledik ki, eminim bu hikâye her evde anlatıldı;15 Temmuz gecesinde hiç tereddüt etmedik. Onun için Filistin'i de anlatacaksınız, Yahudi'yi de anlatacaksınız, boykotu da ne için yaptığımızı anlatacaksınız. Amel defterimize şakır şakır sevapların yazıldığının seslerini duyacaksınız.

◾ İnceleyeceksiniz. Sadece İsrail'e destek veren firmalar diyorlar. Sadece o değil, bu burada kalmayacak. Amerikan kapitalizminin de sonu gelecek çünkü dünyadaki bütün kötülüklerin temelinde o vardır. Bütün kötülüklerin temelinde vahşi kapitalizm vardır. Ahlakın dejenere olması, nesillerin, değerlerin bozulması bunların hepsinin temelinde.

◾ Hafta sonu bir konferans dinledik, "Eğitimin Bir Adım Ötesi" zirvesinde. Bütün dünyada değerler dünyevileşiyor.Niye acaba? Çünkü biz bütün sermayemizi, vaktimizi, paramızı, evdeki muhabbetimizi dünyevileştirdik. Bizim dilimiz dünyevileştiği zaman çocuğumuzun dini duyacağı başka hiçbir yer yok. Maneviyatı duyacağı başka hiçbir yer yok.

**

◾ Ne yapıyor bu aşamadan sonra mümin kul, huruç ediyor. Anlattı anlattı hiçbir şekilde tesir etmedi. Hatta Elmalılı Hamdi Yazır'ın tefsirine bakarsınız, tarihte firavuna karşı bir huruç hareketi, bir başkaldırı hareketi olmuş. O hareketin muhtemelen bu hareket olduğunu söylüyor.İbn-i Abbas diyor ki; bu zat avanesiyle birlikte dağa çekilmiş. tarihi kayıtlarda da Mısır kahinlerinden birinin hiksoslar tarafına geçerek mühim bir orduyla firavuna karşı huruç ettiği yazılı…

Bu bölümden benim anladığım,
içinde hiçbir eylem önerisi olmayan düşüncelere itibar etmeyin.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN