Arama

Mümin Suresi'nden günümüze mesajlar

Mü'min suresi, Cenab-ı Hakk'ı bize tanıtarak başlar. Nasıl affettiğini, rızık verdiğini, yarattığını, hesap soracağını, ödül ve ceza yeri hazırladığını öğreniriz. Çünkü biliyoruz ki Rabbimizi tanımak bize güç verir, yolumuzu aydınlatır, birtakım hesaplardan kurtarır. "Şu andaki davranışlarımı ahiretteki sonuçlarına göre seçmeliyim" bilincini kazandırır. Bu minvalde Mü'min suresi, bugüne öyle güzel mesajlar verir ki, evvelimizin, ahirimizin neye dayanması gerektiğini biliriz. Bizleri bu konuda bilinçlendiren Fatma Bayram hocamızın, Mümin Suresi'nden günümüze verilen mesajlar konuşmasını sizler için derledik.

  • 11
  • 16

Madde-3

◾ Mümin kul, tarihten örnekler veriyor. Az önce Cenab-ı Hak da tarihten ve kıyametten örnekler verdi. Bu mümin kul da tarihten örnekler veriyor. Ad kavmine ne oldu, Semud kavmine ne oldu, Hz. Yusuf'a ne yaptınız diye hem uzak hem yakın tarihten örnekler veriyor. İnanmazsan ve inanırsan ne olur, helak edilen kavimler bunları anlatıyor.

Benim buradan çıkardığım mesaj;
yolumuzu doğru yürüyebilmemiz için bir tarih bilincimizin olması lazım.

Madde-4

◾ Mümin kul, kıyamet gününde uğrayacakları felaketleri hatırlatıyor. Sonuç olarak; düşündürdü, toplumun vicdanına hitap etti, tarihten örnekler verdi, gelecekte kıyamet günü ne yaparız biz Allah'ın huzuruna vardığımızda, hatırlattı. Tüm bu nasihatlere Firavun'un verdiği cevap nedir; "Bana bir kule yapın da çıkayım bakayım Musa'nın tanrısı göklerde mi?" Tam bir şarlatanlıktır, safsata (terminolojik anlamda) örneğidir. Safsata konusuna önem vermenizi dikkatlerinize arz ederim. Aristo'nun saydığı 13 safsata var, bugün mantıkçılar, felsefeciler yüzden fazla safsata sayıyorlar.

Tevfik Uyar'ın Safsatalar
kitabını okumanızı tavsiye ederim.

◾ Mesela şu bir safsatadır: 'sen benim kim olduğumu biliyor musun?' Senin kim olduğun, söylediğin şeyin yanlış olmadığını göstermez. O makamdaki biri de yanlış söyleyebilir. Firavun da ne yapıyor; Allah'ın göklerde aranacağını söylüyor ve uzak, kimsenin erişemeyeceği bir yer gösteriyor. Burada iki amacı var: 'bu kuleyi yaptırabilirse ben gittim, yoktu diyecek; gidemezse, ben gidemediğime göre Musa nasıl gitmiş de görüşmüş o gariban haliyle diyecek.'Her hâlükârda Hz. Musa'yı alt etmek için, sinsice tartışmayı başka bir mecraya çekiyor. Bugün bunu Harari başta olmak üzere bütün propagandacı ateistler yapıyor. Safsataları tanırsanız çocuklarımızı, gençlerimizi nasıl böyle ikna ettiklerini, yanlış argümanlar üzerine veya iki doğruyu yanlış bir şekilde birleştirerek, nasıl yanlış sonuçlar ürettiklerini görebilirsiniz.

Cenab-ı Hak ne diyor firavunun bu sözü için?

"Biz böylece Firavun'a kendi amelini süsledik ve onu yoldan saptırdık."

◾ Saptırdık derken şunu da bilelim Allah kimseyi durduk yerde saptırmaz, kişi sapmayı seçer, Allah da sapmasına izin verir. Burada önemli olan şu; herkes kendi fikrini, düşüncesini, stratejisini çok beğenir. Kendisini hatasız görmek, şeytanın yoludur. Adem'le Şeytan arasındaki ilk karşılaşmayı hatırlayın. Şunu da unutmayalım, yalnız kendinden sürekli şüphe etmek de insanı münafıklığa götürebilir.

Münafıklar nasıl anlatılıyor, Kur'an-ı Kerim'de?

◾ Devamlı bir git-gel içindedirler. İstikametleri yok sürekli şüphe, tereddüt, kendinden hiç emin olamamak. Bazı arkadaşlarımızı görüyorum, gencecik. 'Benim imanım zayıf herhalde, amelim eksik olduğuna göre' diyor. Muhakkak bunun evveliyatı var ama çok üzülüyorum. İmanına hemen niye zayıflık atfediyorsun. İmanla amel arasında irade basamağı var. İraden zayıf, imanın zayıf değil. Çünkü imanım zayıfsa benim tutunacak hiçbir şeyim yok ki. Yine de bilelim ki iman zayıflar mı, zayıflar. Ameli terk etmek suretiyle zayıflar. İmanı kuvvetlendirecek şey, ameldir. Amel arttıkça imanın kuvveti artar. Ama siz amelinizin eksikliğini iradenize veya başka çeldiricilere bağlayacağınıza, niye hemen imanınıza bağlıyorsunuz?

  • 12
  • 16
DÜNYANIN GEÇİCİLİĞİNİ VE AHİRETİN EBEDİLİĞİNİ UNUTMAYIN
DÜNYANIN GEÇİCİLİĞİNİ VE AHİRETİN EBEDİLİĞİNİ UNUTMAYIN

İnsanın kendisini özeleştiriden geçirmesi mutedil olandır; yani hesaba çekilmeden önce sen kendini hesaba çek. Bugün burada böyle söyledim yanlış mıydı? Şöyle bir tavır aldım acaba doğru mu?Yarın şunu yapacağım en doğrusu nasıl olur?Bu şüphe değildir. Bizim istikametimiz belli, sadece her adımı ölçüyoruz. İstikametinden emin olamamak, şüpheci karakter, hastalıklı bir karakterdir. Tartışmada muhatabını anlamaya çalışmak, en azından sözlerini çarpıtmadan dosdoğru anlayıp ona göre cevap vermek gerekir. Firavun bunu yapmıyor. Mümin kul neler neler söyledi, ona cevap vermiyor. Bunu yapabilmek için iletişim uzmanları diyor ki; iki özellikten arınmış olmamız gerekir. Bir tartışma sırasında karşımızdakini empatik şekilde dinleyip, anlayıp, uygun cevabı verebilmemiz için o tartışma sırasında öfkeye kapılmamak ve kibirli olmamak gerekiyor. Mesela narsistlerde böyle bir yetenek yok. Kibir iç dünyamıza yerleştikçe, başkalarını anlama kapasitemiz yok oluyor.

Onun için bu bölümden benim çıkardığım mesaj;
"sakin ol, mütevazı ol, safsataları iyi tanı."

◾ Elmalılı Hamdi Yazır, Firavun'un göklere çıkmak istemesini şöyle yorumluyor:

"Gökte bir yıldız arar gibi rasat ile cismani bir yolda Allah aramaya kalkmak, Allah'ı arama yolu değil; halkı bu suretle iğfale çalışmak da muvaffak olacak bir siyaset yolu değil. Göklerde ve yerdeki her şey halikının vücuduna delalet edip durmakta iken ve Allah'ı eserinden anlamak için yerin gökten bir farkı olamayacağı da aklı olanlar nezdinde malum iken, Hz. Musa'nın "bizim Rabbimiz her şeye yaratılışını veren Yaratan ve sonra onu yoluna doğrultandır" (Ta-ha suresinde) gibi ifadeleriyle herkese öğrettiği açık yolu bırakıp da yetişemeyeceği uzaklara gitmeye kalkışmak, elbette çıkar bir yol değildir."

◾ İşte bunun Firavun'un bir tuzağı ve hilesi olduğunu nereden anlıyoruz; 37'nci ayette "ve mâkeydufir'avne illâ fî tebâb" diyor, Cenab-ı Hakk. Firavun'un tuzağı kurudu, boşa çıktı diyor. Son olarak; Firavun ona da cevap vermiyor ve kule yapıp çıkmaya bakıyor. Bu arada mümin kul, kavmine hitap ederek; "Dünyanın geçiciliğini ve ahiretin ebediliğini unutmayın!" diyor.

◾ Arkadaşlar baştan beri bu surede vurgulanan şey - ilk ayetlerde söylendi-" dönüp Allah'ın huzuruna gideceğiz."Allah'ın huzuruna dönüp gideceğini yakinen bilen, iman eden kişi, 90-100 yıl bir asalak olarak yaşamayı mı tercih eder? Allah nasip etmiş 30'unda 40'ında şehit mertebesinde gitmeyi mi tercih eder? Şehit mertebesine gitmeyi tercih eder.

Âmir bin Füheyre'nin hayatını okuyun, İslam Ansiklopedisi'nde küçücük bir bölüm. Âmir bin Füheyre, Hz. Ebubekir'in, Müslüman olduğu için satın alıp azad ettiği, sonra da geçinebilmesi için sürüsüne çoban olarak tuttuğu bir zat. Yani bir çoban. Öncesinde de bir köle. Medine'ye hicret ettikten sonra Âmir bin Füheyre, ashabı suffadan oluyor. Yani Peygamberimizin yetiştirdiği çekirdek kadro, alimler kadrosundan. Bi'rimaûne faciasında şehit edilen, İslam'ı tebliğ etmekle görevlendirilmiş 70 kişiden biri olarak seçiliyor. Peygamberimiz tarafından gönderiliyor. Biliyorsunuz maune kuyusunun başında tuzağa düşürülüyorlar ve hepsi şehit ediliyor. Amir bin Füheyre, tam mızrak göğsüne saplandığında, "Yaşasın, kazandım!" diyor. Öldüren kişi, bu söz karşısında şok oluyor. Çünkü onlar sadece bu dünyaya inanıyorlar. Dirilişe inanmıyorlar. Hayat bu dünyadan ibaret. Ben de seni öldürüyorum, nasıl sen kazanmış olabilirsin ki? Ben kazandım yani seni öldürdüm. Fakat o ölüyor zaten ona cevap sonra Müslüman oluyor.

  • 13
  • 16

◾ Ölürken, bilmiyorum muhtemelen büyük bir panik halinde olacağız. zikirler, virdler ne için yapılıyor biliyor musunuz? O panik anında dilimiz alışkın olsun da Allah diyebilelim diye. Çünkü dilimiz neye alışmışsa onu söyleyeceğiz. Herkes şuur altında, beyninde, en dipte ne varsa onu söyleyecek. Zikir budur, Allah kelamını dilimizde çoğaltmaktır.

◾ Şimdi bu zat da, bize asıl hayatın neresi olduğunu -bize değil sadece, kavmine de hitap ederek- "Sakın aldanmayın! Bu firavunun ordusuna, gücüne, silahlarına, askerlerine aldanmayın! Asıl hayat, ahiret hayatıdır. Dünya geçicidir. Biz Allah'ın huzuruna kalıcı olarak varacağız ve en sağlam yol -sebîlürreşâd diye geçiyor- budur."

"Ve yâ kavmi mâlîed'ûkum ilâ-nnecâti ve ted'ûnenî ilâ-nnâr."Sanki bugüne sesleniyor. Diyor ki;"Ey kavmim! Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz."

◾ Bu olayın ilk günlerinde insanlar (sanki ben bir bilenmişim gibi) hocam bir şeyler söyleyin, ne yapacağız, ne yapabiliriz diyorlar. Bizim bir devletimiz var. Devletimiz otur derse otururuz, kalk derse kalkarız. Hoşunuza gitmeyebilir. Ben böyle düşünüyorum. Biz çok devletçi bir aileyiz. Bütün ailemiz, askere geleceksin demişler, gitmişler, bir daha da hiç dönmemişler. Babamın ailesinde bir tane erkek akrabası yokmuş. Vatana, devlete böyle bağlıyız. Ama bu demek değil ki ben fert olarak bir şey yapamam. Arkadaşlar, kampanya deniyor, boykot deniyor. Herkes bir şey söylüyor. Ben dini terimlerle söylüyorum. Allah, beni bu dünyada da öbür dünyada da bugün böyle söylediğim için mahcup etmesin. Boykot, cihattır. Ona bir cihat olarak bakın. Gelip geçici bir heves olarak bakmayın. Bu boykotun o kadar dalgaları olacak ki eğer biz gereğince yapabilirsek, yerli ürünlerimiz hem sayıca hem de kalite itibariyle artacak çünkü onları almaya başlayacağız. Onları sıkıştırın. Kullandığınız ürünleri takip edin, müfettişi olun, talep edin ama kesinlikle boykot edin arkadaşlar.

◾ Bu boykota ben epey bir önce karar vermiştim. Bu olaylar hiç yoktu. Bu boyutta değil ama kendi çapımda,

The True Cost
belgeselini izledikten sonra…

◾ İzleyin arkadaşlar; Yahudi markaları, Amerikan markaları, Avrupa markaları; Bangladeş'te, Hindistan'da, fakir ülkelerde insanları nasıl çalıştırıyorlar? Nasıl haklarını yiyorlar? Bir izleyin… Mahatma Gandi'nin İngiliz – Hindistan sömürge imparatorluğunu Hindistan'dan nasıl çıkardığını unutmayın arkadaşlar. Tuz ve dokuma tezgâhları ile… İngiliz kumaşı almayacağız, kendi tuzumuzu kendimiz üreteceğiz diye.

Rosa Parks'ın soydaşlarının bir yıl otobüslere hiç binmeyerek, otobüslerdeki siyahi beyaz ayrımını nasıl kaldırdıklarını, yani bütün başarılı boykot kampanyalarını izleyin.

◾ Başarılı olmayanları da izleyin. Genelde sendikaların grevleri başarısızlıkla sonuçlanıyor. Niye? Grev kırıcılar yüzünden. İçimizdeki, "benim çamaşırım en beyaz olacak" hastalığı grev kırıcılığa, boykot kırıcılığa sebep oluyor. Kesinlikle söylüyorum, bu bir boykot değildir. Boykot kelimesini isterseniz çıkarın, bu bir cihattır. Cihat, illa savaşmak değildir. Cihat, insanın kendi nefsi ile mücadelesinden başlamak üzere her alandaki mücadelesidir. Yahudi'nin dini, imanı paradır. Kapitalistin dini imanı paradır.

  • 14
  • 16

◾ Diyeceksiniz ki "bir tek benimle ne olur?" Bir tek benimle ben kendimi kurtarırım. Bana eşlik etmeyen, bana inanmayan, beni desteklemeyen, ben derken yani inancımı, davamı desteklemeyen kuruluşlar, kendileri kaybeder. Nerede? Allah'ın huzurunda.

"Rabbenââtinafid'dünyâhaseneten ve fil'âhiretihaseneten."

◾ Biz Allah'tan dünyada da güzel bir yaşam istiyoruz ahirette de güzel bir yaşam istiyoruz. Lütfen şu komplekslerinizden de kurtulun. Örnek vereceğim; adam marka yapmış. Yeditepe.Markanın adı bu, hiç satmamış. Sevenhill yapmış, yabancı marka diye hepimiz satın almışız. Bunun örnekleri var. Kendi kulaklarımla dinledim. Adam mühendis, Trabzonlu. İcat yapmış havuz temizleme makinesi. Trabzon Makine diye isim koymuşlar. Hiç müşteri çıkmamış. Trabzon'u çevirmiş, Nozbart Makine yapmış, satış yapmaya başlamış. Bu da bizim komplekslerimizdir. Yazıklar olsun bizim bu Batı seviciliğimize!

◾ Hepimiz, malın iyisini, güzelini sevebiliriz ama bu öyle bir şey ki hem sağlığımıza zararlı hem ülkemize zararlı. Birazdan dua edeceğiz 60 küsur hatim gelmiş. Gündüz, düşmanın cebine para koyan el, akşam Allah'a açılınca AllahTeala o duayı kabul eder mi? Niye etsin? Senin yerine Allah mı çarpışsın. O zaman zaten bu işler hiç olmazdı. Bize de bu çok dendi; sonpeygamber.info'yu kuracağımız zaman; harika bir proje Allah yardımcınız olsun. Allah bize yardım edecekse, sizinle edecek. Allah gökten yağdırmaz ki, yastığımın altına da koymaz. Birinin vicdanını birinin aklını birinin kalbini harekete geçirir, Allah o şekilde yardım eder. Onun için kimin safında yer aldığınıza çok dikkat edin.

◾ Bakın boykot, şu anda hepimiz için farzdır. Bilerek söylüyorum bunu. Benden hükmi cümleler çok az çıkar, bilenler bilir. İkincisi infak farzdır şu anda. Filistin, Gazze tekrar eskisi gibi inşa edilene kadar hiçbirimiz lüks bir harcama yapamayız, lüks bir tatile gidemeyiz. Tekrar inşa edilene kadar tekrar o insanlar aynı, hatta daha iyi şartlarda hayatlarına devam edene kadar. Eğer biz bunu yapmayıp, evimize barkımıza eşya yenilersek, seyahatler yaparsakçarpılırız, sonra Fatma Hoca keramet gösterdi dersiniz.

Üçüncüsü her ne iş yapıyorsan kardeşim orada çıtayı bir kademe daha yükselteceksin. Ne iş yapıyorsun? Bu boykotu kim yapacak arkadaşlar? Söylüyorum size, kadınlar yapacak. Çünkü bütün alışverişi onlar yapıyor. Çıtayı yükselteceksiniz. Nakış yapıyorsan, onu yükselteceksin. Vaaz veriyorsan daha iyi hazırlanacaksın. Öğretmensen, en iyi şekillerde filmlerle, videolarla, materyallerle anlatacaksın. Filistin davasını bilmeyen hiç kimse olmayacak.

◾ Babam, neredeyse ağlayarak anlatırdı Menderes'in asıldığı günü. Kendisi okuryazar dahi olmayan bir temizlik işçisi. Menderes'in asıldığı gün Kadıköy'de bir yerde çalışıyor, çalıştığı binanın damına çıkmış, çünkü o gün bugünkü gibi haberleşme imkânı yok, damına çıkıyor diyor ki, acaba bir yerde insanlar toplanmış mı varsa ben de gideyim. (Belki de herkes çatıya çıktı aslında sokağa çıksalardı daha iyi olabilirdi.) Biz bu hikayeyi o kadar çok dinledik ki, eminim bu hikâye her evde anlatıldı;15 Temmuz gecesinde hiç tereddüt etmedik. Onun için Filistin'i de anlatacaksınız, Yahudi'yi de anlatacaksınız, boykotu da ne için yaptığımızı anlatacaksınız. Amel defterimize şakır şakır sevapların yazıldığının seslerini duyacaksınız.

◾ İnceleyeceksiniz. Sadece İsrail'e destek veren firmalar diyorlar. Sadece o değil, bu burada kalmayacak. Amerikan kapitalizminin de sonu gelecek çünkü dünyadaki bütün kötülüklerin temelinde o vardır. Bütün kötülüklerin temelinde vahşi kapitalizm vardır. Ahlakın dejenere olması, nesillerin, değerlerin bozulması bunların hepsinin temelinde.

◾ Hafta sonu bir konferans dinledik, "Eğitimin Bir Adım Ötesi" zirvesinde. Bütün dünyada değerler dünyevileşiyor.Niye acaba? Çünkü biz bütün sermayemizi, vaktimizi, paramızı, evdeki muhabbetimizi dünyevileştirdik. Bizim dilimiz dünyevileştiği zaman çocuğumuzun dini duyacağı başka hiçbir yer yok. Maneviyatı duyacağı başka hiçbir yer yok.

**

◾ Ne yapıyor bu aşamadan sonra mümin kul, huruç ediyor. Anlattı anlattı hiçbir şekilde tesir etmedi. Hatta Elmalılı Hamdi Yazır'ın tefsirine bakarsınız, tarihte firavuna karşı bir huruç hareketi, bir başkaldırı hareketi olmuş. O hareketin muhtemelen bu hareket olduğunu söylüyor.İbn-i Abbas diyor ki; bu zat avanesiyle birlikte dağa çekilmiş. tarihi kayıtlarda da Mısır kahinlerinden birinin hiksoslar tarafına geçerek mühim bir orduyla firavuna karşı huruç ettiği yazılı…

Bu bölümden benim anladığım,
içinde hiçbir eylem önerisi olmayan düşüncelere itibar etmeyin.

  • 15
  • 16

◾ Bazı insanlara kıymet verip dinliyoruz, süslü süslü konuşuyorlar. Peki tamam da ne yapacağız? Hiçbir şey söylemiyorlar. Orasını ben bilemem diyorlar. Bunlara itibar etmeyin. Boş laf. Biz tanımlıyoruz diyorlar. Tamam, tanımlayın, beni niye meşgul ediyorsun? Bir sorun tespit ediliyorsa bir çözüm önerisi de olmalıdır. Buna cesaret edemeyen de ilim adamı değildir.

◾ Bir doktor çıkıp senin hastalığın şu ama bir şey öneremem, bilmiyorum sen bilirsin derse gider miyiz o doktora? Hangi ilim dalında olursa olsun, içinde eylem önerisi olmayan hiçbir düşünce benim için bir şey ifade etmiyor. Peki motivasyonu ne bu zatın böyle huruç ederken? Emin mi kazanacağına?

Cenab-ı Hak 40. ayette diyor ki bu zatın dilinden;

Men 'amile seyyi-eten felâyuczâ illâ miślehâ(s)
"kim kötü bir amel yaparsa sadece onun misliyle cezalandırılır."

vemen 'amile sâlihanminżekerin ev unśâ
"erkek olsun kadın olsun kim bir salih amel işlerse"

vehuve mu/minunfeulâ-ikeyedḣulûne-lcennete
"onlar cennete girerler"

yurzekûnefîhâbiġayrihisâb(in)
"orada hesapsız bir şekilde rızıklandırılırlar."

◾ Aksiyonunu sağlam bir metafiziğe bağlamış oluyor.Sonuç hakkında endişeli mi peki bu zat?

44. ayette diyor ki;

Feseteżkurûnemâekûlulekum(c)
"siz benim ne dediğimi yakında anlayacaksınız."

◾ Bu mümin zatın kendi yolundan emin olduğu gibi siz de olun arkadaşlar. Bu boykotun sonuçları gelmeye başladı. Biz ısrar edelim. Herkes bir kişiyi daha ikna etsin.Kredi kartları şimdi gündemde. Visa ve Master kartlarından her harcamanızdan bir kuruş Yahudilere gidiyor; çünkü hepsinin patenti Yahudilerde. Onunla ilgili boykot çalışmaları ve önerileri var, onlara bakarsınız.

◾ Siz benim ne demek istediğimi yakında anlayacaksınız dedikten sonra çok okunan bir duayı duyuyoruz bu zatın ağzından:

veufevviduemrî ila(A)llâh(i)(c)
"ben işimi Allah'a havale ediyorum."

Müslüman süreçten sorumludur, sonuçtan sorumlu değildir. Sonuçları Allah yaratır. Bir iyiliğe en az 10 hasene verir. Ne demek 10 hasene? Sadece sevap diye bakmayın, tahmin edemeyeceğiniz dalgalar halinde karşılık verir Allah'u Teâlâ, attığınız adımlara. En az 10, ondan 700'e kadar. Onun için görevimizi yerine getirdikten sonra Allah'a bırakırız biz sonucu.

◾ Dikkat ettiyseniz bu zat; tembellik, acizlik ve korkaklık yapmadığı, köşesine çekilip, benim gücüm bu firavuna yetmez diyebileceği veya ben de kendi kellemden korkuyorum diyebileceği gibi giriştiği işin sonucuyla ilgili kaygı, panik ve endişe de yaşamıyor. Ne korkusu var ne kaygısı.

◾Korku ve kaygıyı rastgele söylemiyorum.

Korku Dansıkitabını da tavsiye ediyorum,
HarrietLerner'ın.

Korku sizden gitmeyecek, yanına cesaret eklemeniz gerekiyor. Korkuyla uğraşmayın, cesaretiniz arttıkça o korku kendiliğinden gidecek ama korkuyla uğraştıkça korku büyüyor, onu hedef haline getirdiğiniz için. Bu sakin cesarete bizim ihtiyacımız var. Ben bunu Allah için yapıyorum, işimi de Allah'a havale ediyorum. Allah verecek benim karşılığımı, sonucu Allah yaratacak.

Ve sonuçta;
"Allah kullarını daima görür" deniyor. bu da az evvel söylediğimiz gibi doğru yolda olana ümit, yanlış yolda olana tehdittir."

Bu bölümün bize verdiği mesaj nedir?
Sen sürece odaklan sonucu Allah'a bırak.

45 ve 46. ayetlere bakıyoruz ki, Allah o mümin kulu, inkarcıların tuzaklarından kurtardı, firavun ve beraberindekileri kötü bir azapla kuşattı. Ama bu sürecin ne kadar sürdüğünü bilmiyoruz. Kaç yıl uğraştılar, savaştılar. Sonuç bir gecede gelmiyor. Son ana kadar sabır, yani direnme gerekiyor. Cenab-ı Hakk'ın mucize yardımları ne zaman gelir biliyor musunuz? Bütün mucizelere bakın, elinizden gelen her şeyi sonuna kadar yaptıktan sonra gelirler. Çünkü Allah sizin yerinize o işi yapmaz.

Bunun için de sabır şart. Sabır doğruda direnmedir ve sonuçlarını göze almak demektir.

47 ve 48. ayetlerde cehennemdeki konuşmaları aktarılıyor,"siz bizi yoldan çıkardınız şimdi yardım edin. O da diyor ki, ben de ateşteyim nasıl yardım edeyim?"

◾ Yanlış tarafta yer alan onlarla birlikte ceza görür. Zayıf ve aciz, manipülasyona açık olmak, çaresiz olmak Allah katında mazeret değildir. Herkes gücü yettiği kadarını yapmakla sorumludur. Buradan çıkardığım sonuç; yalpalama. Dosdoğru ol. Yalpalama.

Şimdi bu mümin kulun karakteristik özelliklerini tespit ettik. Bu mümin kulun nasıl bir karakteri var ki bunları başarabildi?

1- Temkinli fakat korkak değil.
2- Önce düşündürerek doğruya getirmeye çalışıyor. Önce akıllara hitap ediyor.

*Bakın bu bizim eksik olduğumuzu bir yer, akıllara hitap etmek. Halbuki Yusuf suresinin sonunda Cenab-ı Hak Peygamber Efendimize ne diyor; "Benim yolum budur. Ben ve benim yolumdan gidenleri basiretle hakka davet ederiz." Düşündürerek, basiretlere hitap ederek hakka davet ederiz.

3- Motivasyonu ahiret kaynaklı. Hiçbir mevki beklentisi yok. Hiçbir yerde Hz. Musa'nın adı geçiyor mu? Ahiret, Allah'ın rızası, Cennet… Hep bunlardan bahsediyor.

4- Davet ehli, yani doğruyu kendine saklamıyor. (Bu sekülerleşmiş, kapitalizme hizmet eden postmodernist psikolojiye karşı da sizi uyarıyorum. Postmodernist şu demek, ortak bir hakikat yok, herkesin kendi hakikati var. Psikoloğa gidiyorsun, diyor ki; doğru önemli değil, sen nasıl iyi hissediyorsun kendini, o önemli. Nasıl yani? Ben yanlış yaparak iyi hissedersem kendimi, bu iyi bir şey mi? Psikolog, benim amacım sana kendini iyi hissettirmek, diyor. Anneniz babanız biraz başınıza ekşiyorsa, bunlar toksik ilişki hemen sınırlarını çiz, hemen tavrını al ama patronunla geçinemiyorsan, geçinmen lazım. Kapitalizme hizmet ediyor. Ve sekülerleşmiş, Allah rızası yok, ahiret düşüncesi yok, hiç gündeme gelmiyor, siz gündeme getirseniz de inanılır bulunuyor mu bilmiyorum. Onun için hep söylediğim bir şeydir; arkadaşlar açıkça söylüyorum sadece ve sadece değerlerinizi paylaşan psikologlardan yardım alın.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN