Peygamber Efendimiz Veda Hutbesi'nde neler öğütledi?
Peygamber Efendimizin (sav) Medine'ye hicretinin 10. yılında yapmış olduğu ilk ve son haccı, Veda Haccı olarak adlandırıldı. Efendimiz (sav), Arafat Vadisi'nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa hitap etti. Resulullah'ın (sav) Arafat'ta verdiği Veda Hutbesi, İslam dininin özetini teşkil eder.
Giriş Tarihi: 08.06.2021
16:41
Güncelleme Tarihi: 08.06.2022
10:16
Sesli dinlemek için tıklayınız.
CAN, MAL VE IRZ GÜVENLİĞİ
"Ey insanlar! Kanlarınız, canlarınız, yaşama hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve şerefleriniz, vücut bütünlüğünüz Rabbinizle buluşacağınız güne kadar bu ayınızda, bu beldenizde, bu gününüzün saygıya, korunmaya layık olduğu gibi, saygıya ve korunmaya layıktır, dokunulmazdır. Ancak İslam'ın koyduğu sorumluluk gereği uygulanan gerekçeli karara dayalı cezalar müstesnadır."
💠
"Ey insanlar! Yeryüzü Allah ve Rasûlüne aittir. İnsanlar, 'Allah'tan başka ilah yoktur' deyip, benim Allah'ın Rasûlü olduğumu kabul edinceye kadar, insanlarla mücadele etmem, savaşmam emredildi. İnsanlar kelime-i tevhidi söyleyince, kanlarını, canlarını ve mallarını korumuş olurlar. Ancak İslam'ın koyduğu sorumluluk gereği uygulanan gerekçeli karara dayalı cezalar müstesnadır. Ahiretteki hesapları ise Allah'a aittir. Kendinize, birbirinize haksızlık etmeyin!"
💠
📌Peygamber Efendimiz (sav) Veda Hutbesi'nde insan canının, malının ve onurunun yüceliğinin dokunulmazlığına dikkat çeker. İnsanların birbirine zarar vermemesini öğütler. Ayrıca mal güvenliği de güvence altına alınır ve bunun en tabii hak olduğu belirtilir. Fakat bu malın meşru ölçüler dahilinde elde edilebileceği belirtilir.
📌Kur'an-ı Kerim'de insan yaşamının oldukça önemli olduğu belirtilir. Bununla ilgili olarak İsra suresinde şöyle buyrulur: "Haklı bir sebep olmadıkça Allah'ın öldürülmesini haram (yasak) kıldığı cana kıymayın…" ( İsra suresi, 33. ayet)
(x) İsra suresi 33. ayet tefsiri
(x) İsra suresi 33. ayet m eali
(x) Fikriyat podcastlerden İsra suresi 33. ayet i okumak için tıklayın
📌 İslam'da insanın özel hallerinin araştırılması, aile hayatına ilişkin sırların ifşa edilmesi yasaklanmıştır. Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde "Kim malını, canını, dinini, ırz ve namusunu korumak için mücadele ederken öldürülürse o şehittir. " (Buhari, Mezalim, 33.) buyurarak yaşam ve namus dokunulmazlığına dikkat eder.
EŞLERİN BİRBİRİ ÜZERİNDEKİ HAKLARI
"Ey insanlar! Kadınlarınızın sizler üzerinde hakları, sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız vardır. Sizin onlardaki hakkınız, minderinize sizden başkasını oturtmamaları, meşru tavsiyelerinizde size karşı çıkmamaları, hoşlanmadığınız kişileri izniniz olmadan eve sokmamaları, kötü söz söylememeleri kötü fiil ve davranışta bulunmamalarıdır. Şayet bunları yaparlarsa, Allah onları engellemenize, sıkıştırmanıza yataklarında tek başlarına bırakmanıza ve hafifçe, incitmeden vurmanıza izin vermiştir. Bunlardan vazgeçer ve size itaat ederlerse, meşru, örfe uygun ölçüler içerisinde rızıklarını ve giyimlerini sağlama sorumluluğunuz var. Kadınların iyiliğini isteyin, durumlarının iyileşmesi için çaba sarf edin. Çünkü onlar müşterek hayatın gereği kendileri adına bir şey yapma gücüne ve imkânına sahip olmayan, sizinle birlikte yaşamak mecburiyetinde olan hayat arkadaşlarınızdır. Siz onları Allah'ın emaneti olarak aldınız. Allah'ın emri ve hükmüyle onlarla ilişkiyi helal edindiniz."
💠
"Onların yiyeceği ve giyimi konusunda cömertçe her türlü iyilik ve ihsanda bulunmanız, onların haklarıdır. Kadınların haklarına riayet konusunda Allah'ın emirlerine yapışın, azabından korunun, onların iyiliğini isteyin, durumlarının iyileşmesi için çaba sarf edin. Hanımlarınız, sizlerin izni ve bilgisi olmadıkça, evinizin mali imkânlarını cömertçe harcamasınlar. Sözlerimi iyice anlayarak hatırınızda tutun."
📌Peygamber Efendimiz, Veda Hutbesi'nde asırlar öncesinden kadının hakları, saygınlığı ve dokunulmazlığı konusunda Müslümanları uyarır.
📌Kur'an-ı Kerim'e göre kadın ve erkek birbirini tamamlayan ve destek olan iki inanan kimsedir.
📌 Eşler birbirine Allah'ın emanetidir. Bundan dolayı da Resulullah (sav) Veda Hutbesi'nde karı kocanın birbirine karşı görev ve yükümlülüklerinden bahsetmiş ve duyarlı olmalarını istemiştir.
"Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmek için -evlenme ve boşanma konusunda- engel çıkarmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız, Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz. (Nisâ suresi, 19. ayet)
(x) Nisâ suresi 19. ayet tefsiri
(x) Nisâ suresi 19. ayet m eali
(x) Fikriyat podcastlerden Nisâ suresi 19. ayet i o kumak için tıklayın
📌Cahiliye dönemine ait uygulamalar, naslarla ortadan kaldırılarak yerine kadını ve erkeğiyle insan haysiyet ve şerefine uygun olan hükümler getirildi.
İslam'da kadın, kocası karşısında bağımsız bir kişiliğe sahiptir ve iktisadi anlamda da ondan bağımsızdır. İslam hukukunda, karı ve kocanın mal varlıkları birbirinden ayrıdır. Kadın, kendi mal varlığında dilediği şekilde tasarruf edebilir, bunun için kocasının rızasına muhtaç değildir.
🔹 Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Âişe (ra) ile beraberken yanlarına Cessâme el-Huzelî isimli bir hanım geldi. Hz. Peygamber (sav) bu ihtiyar kadına iltifat edip hâlini hatırını sorup pek çok iltifatlarda bulundu. Yaşlı hanım gittikten sonra Allah Rasûlü'nün (sav) ona gösterdiği ilgi ve alâkası dikkatinden kaçmamış olan Hz. Âişe (ra) bu kadının kim olduğunu sorduğunda şu cevabı aldı: "Hatice'nin arkadaşı olup onun sağlığında bize gelip giderdi. Kuşkusuz ahde güzel bir şekilde vefâ göstermek îmandandır". (x) (Hâkim, Müstedrek ale's-Sahîhayn, I, 62).
Bu olayla ilgili rivayet edilen bir diğer hadis şöyledir:
🔹 Bir gün yaşlı bir kadın Resulullah'ı (sav) ziyarete geldi. Resulullah (sav), bu yaşlı kadını ayakta karşıladı ve sırtından cübbesini çıkarıp yere sererek buyur etti. Birlikte oturup bir süre sohbet ettikten sonra yaşlı kadın kalkıp gitti. Meçhul kadına karşı Peygamberimizin (sav) bu hürmetini gören Hz. Aişe (ra) sordu: "Ya Resulallah! Kimdir bu kadın ki, o gelince ayağa kalktın, sırtındaki ridanı çıkarıp altına serdin?"
Allah Resulü (sav) şöyle cevap verdi: "Bu kadın, Hz. Hatice hayatta iken yanına gelir, ona dostluk eder, yardımda bulunurdu!" Bunu Hz. Hatice'ye (ra) biraz daha fazla değer verme şeklinde anlayan Aişe validemiz şöyle karşılık vermekten kendini alamadı: "Ya Resulallah! Allah sana o yaşlı hanımdan daha hayırlısını vermedi mi?" Bu söz üzerine Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu ki: "Hayır, Ya Aişe! Rabbime yemin ederim ki, bana ondan daha hayırlısını vermedi."
Efendimiz bu iyiliğin sebeplerini ise, "İnsanlar inkâr ederken o bana inandı, herkes beni yalanlarken o 'Sen doğrusun çekinme devam et' dedi. Herkes beni yalnızlığa terk ederken o bana sadece imanı ve sevgisiyle değil malıyla da destek oldu. Bu uğurda maddi varlığını feda etmekten geri durmadı. Bana her şartta sahip çıktı. Üstelik benim bütün çocuklarım da ondan oldu." diyerek açıkladı." (x) Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VI, 117, 118)