Peygamber Efendimizin diğer ülkelere gönderdiği elçiler
İslam tarihinin dönüm noktalarından biri olan Hudeybiye Antlaşması'ndan sonra huzur ortamı oluştu. Peygamber Efendimiz (sav), bu barış ortamında İslam'ı dünyaya duyurmak için muhtelif ülkelere elçiler yolladı. Devlet büyüklerini, mektuplar vasıtasıyla yüce Allah'a iman etmeye davet etti. Peki, Peygamber Efendimizin (sav) diğer ülkelere elçi göndermesi nasıl olmuştur? Hangi sahabeler elçi olarak gönderildi?
Giriş Tarihi: 31.01.2021
14:52
Güncelleme Tarihi: 31.01.2022
17:21
Sesli dinlemek için tıklayınız.
➡ Habeşi kralı, mektubu elçi olarak gönderilen sahabe Amr bin Ümeyye'den aldıktan sonra gözlerine, sürdükten sonra öpüp başına koydu. Tahtından indikten sonra tevazu içerisinde Müslüman olduğunu bildirdi ve "Eğer, yanına kadar gitmeye imkân bulsaydım, muhakkak, giderdim! Allah'ı, şahit tutarak söylerim ki O (sav), Kitap Ehli olan Yahudilerle Nasranîlerin, geleceğin, bekleyip durdukları 'ümmî Peygamber'dir! Musa peygamber (merkebe biner) diyerek, İsa peygamberin geleceğini müjdelediği gibi; İsa peygamber de (deveye biner) diyerek, Muhammed peygamberin geleceğini öylece, müjdelemiştir! Gözle görmek, bu müjde haberinden daha tatmin edici değildir. Fakat ne yapayım ki; Habeşlilerden, pek az yardımcılarım vardır. Yardımcılarımın çoğalmasını ve kalplerin, İslamiyet'e ısınmasını, bekliyorum! " (Hz. Muhammed'in Cihan Peygamberi Oluşu ve Herkesi İslam'a Davet Edişi- M. Asım Köksal)
➡ Peygamber Efendimizin (sav) gönderdiği mektuba büyük hürmet gösteren Necaşi, onu fildişinden yaptırdığı kutuda muhafaza etti. "Bu mektuplar, aralarında bulundukça, Habeşlerde hayr ve bereket devam edecektir!" dedi.
Habeşi kralı Necaşi, Peygamber Efendimize (sav) mektup göndererek Müslüman olduğunu, isterse saltanatı bırakıp yanına geleceğini bildirdi.
"Bismillahirrahmanirrahim Allah'ın Resulü Muhammed'e Necaşî Ashama b. Ebcer tarafındandır! Ey Allah'ın Peygamberi! Allah'ın selam ve selameti, rahmet ve bereketleri üzerine olsun! Hamd ederim o Allah'a ki, O'ndan başka, Hakk, Mabud yoktur, ancak O vardır. Beni, İslamiyet'e hidayet eden O'dur. Üzerime düşen salât ü selâm ve hamd ü sena vazifesini yerine getirdikten sonra, arz ederim ki: Yâ Resûlallah! İçinde İsa'nın işi anılan mektubun bana erişti. Göklerin ve yerin Rabbine yemin ederim ki, İsa da kendisi hakkında, senin andığını zerre kadar artırmamıştır. O, ancak senin dediğin gibidir. Senin, bize neleri tebliğ etmek üzere gönderildiğini öğrenmiş, amcanın oğlu ve arkadaşlarıyla tanışmış, kendilerini ağırlamış bulunuyoruz. Şehadet ederim ki Sen, muhakkak, sözlerinde doğru ve kendinden önceki peygamberleri de doğrulayıcı olarak gönderilmiş bulunan Resulullah'sın! Ben, sana bey'at etmişimdir. Amcanın oğluna bey'at etmiş, âlemlerin Rabbi olan Allah'a, O'nun önünde boyun eğip Müslüman olmuşumdur. Oğlum Erha bin Asham bin Ebcer'i de, sana gönderiyorum. Ben, kendimden başkasına güç yetirememekte, söz geçirememekteyim. Eğer benim de muhakkak yanına gelmemi istiyorsan, ben onu da yaparım yâ Resulallah! Ben senin söylediğin şeylerin hak ve gerçek olduğuna şehadet ederim. Selam olsun Sana ya Resulallah"
Sahabelerden Cabir bin Abdullah'ın rivayet ettiğine göre Necaşi kralı vefat ettiğinde Peygamber Efendimiz (sav) "Bugün salih bir kul öldü" buyurdu ve gıyabi cenaze namazını kıldırdı.
En çok hadis rivayet eden sahabilerden Cabir bin Abdullah
📌 Abdullah bin Huzafe es-Sehmi, üstün temsil kabiliyetine sahip olmasından dolayı elçilik vazifesiyle görevlendirildi. İran kralı Kisra'ya Peygamberimizin onu İslam'a davet eden mektubunu götürdü.
Mektubun meali:
"Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adıyla Allah'ın Resulü Muhammed'ten İran'ın büyüğü Kisra'ya! Hidayete uyanlara, Allah'a ve Resulü'ne iman edenlere, eşi ve benzeri olmayan tek Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şehadet edenlere selam olsun! Seni, halkını ve Allah'ın dinine çağırmaya davet ediyorum. Çünkü ben, insanların hepsi için Allah'ın gönderdiği bir peygamberim. Allah diri olanları uyarmak, inanmayanları da haklı olarak cezalandırmak için beni göndermiştir. Eğer İslam'a girersen selamet bulursun. Yok, eğer buna razı olmazsan, bil ki bütün mecusilerin günahı senin üzerinedir."
📌 Peygamber Efendimizin İslam'a davet mektubu Kisra'ya ulaştığında Rumlarla yaptığı savaşı kaybetmiş ve büyük huzursuzluk içerisindeydi.
➡ Kisra, huzurunda Arap lisanı bilen biri tarafından mektubu okuttu. Yazının kendi ismiyle başlamaması karşısında kibirlenerek devamını okutmadan parçaladı. Elinde kalan parçaları ise ateşte yaktı. İbn Cerir'e göre de "O benim kölemdir, bunu bana nasıl yazabilir " deme cüretinde bulundu. Elçinin derhal huzurundan çıkarılmasını emretti.
➡ Abdullah bin Huzafe es-Sehmi, Medine'ye döndükten sonra olayı Peygamber Efendimize (sav) anlattı. Bunun üzerine Resulullah "Allah da onun mülkünü paramparça etsin" buyurdu .
Peygamberimizin iltifatına mazhar olan 3 sahabe
➡ Peygamber Efendimiz (sav), Kisra'nın helakinden sonra başkasının gelmeyeceğini bildirdi. "Allah'a yemin ederim ki, her ikisinin hazinelerine ulaştığınızda o hazineleri Allah yolunda infak edeceksiniz ." buyurdu.
➡ Nitekim Allah Resulü'nün bu hadisi gerçekleşti. Hz. Ebu Bekir zamanında İran'ın büyük bölümü fethedildi.
➡ Kisra, yaptığı büyük saygısızlıktan sonra bir de Yemen valisi Bazan'a mektup yazarak Hz. Peygamber'i yanına getirmesini söyledi.
➡ Kisra'nın emrini yerine getirmek için Medine'ye giden heyet, Peygamber Efendimizin (sav) huzuruna çıktı. Allah Resulü (sav) kendilerine ertesi gün cevap vereceğini söyledi.
➡ Bu sırada Resulullah'ın bedduası gerçekleşti. Kisra, oğlu Şireveyh tarafından öldürüldü.
➡ Durumu haber alan heyet, Yemen valisini bilgilendirdi. Bazan ise İslam'ı kabul ederek halkın da Müslüman olmasını sağladı.