Ashab-ı Suffe mensubu sahabeler
Peygamber Efendimiz, Medine'ye hicretinin ardından Mescid-i Nebevî 'yi inşa ettirirken ailesine ait odaların yanı sıra mescidin güney tarafına düşen giriş kısmında kimsesiz fakir sahabîlerin barınması için bir gölgelik yaptırdı. Üzeri hurma dallarıyla kapatıldığı için oraya "Suffe " adı verilmişti. Kâbe'nin kıble olmasıyla birlikte bu gölgelik mescidin kuzeyine alındı, daha sonra genişletilen Mescid-i Nebevî'ye dahil edildi. Yoksul sahabîlerin ve kimsesizlerin barındığı Suffe , ilerleyen zamanlarda bir eğitim mekânına erişti.
Giriş Tarihi: 23.01.2019
13:13
Güncelleme Tarihi: 23.01.2019
13:23
Bilal-i Habeşî, Peygamber Efendimiz tarafından seçilen müezzindir. Aslen Habeşistan'lıdır. Son derece mert ve dürüst davranışlıydı. Sesinin güzelliği ve Peygamber Efendimizin şahsî hizmetlerini gören sahabe olarak biliniyordu. O, açıktan Müslüman olduğunu söyleyen ilk yedi kahraman sahabeden birisidir. İslâm'a girdiği için çok eza ve cefa çekti. Yapılan zulüm ve işkencelere meydan okurcasına sabretti. İnancından vazgeçmedi. Korku ve şiddetlerle alay ederek kahramanlaştı. Unutulmayan yiğitlerden oldu. Milyonlarca Müslüman, çocuğuna Bilal adını verdi. Yeryüzünde Müslümanların ibadethaneleri, camileri onun sadasıyla çınladı. Ezan-ı Muhammedî okundukça hep o anıldı. Camilerde ona makam yapıldı. "Ya Hazreti Bilal-i Habeşî" (r.a.} diye yazılar yazıldı. Hat levhaları asıldı. Mübarek belde Şam-ı Şerifte 641 m. senesinde vefat etti. Kabri, Şam'da Babussağîr kabristanlığındadır.
Künyesi Ebu Abdullah'tı. Allah'ın dostu ve Peygamber Efendimizin hallerinin mahremi olarak tanınır. Son Peygamber'e kavuşma hasretiyle baba servetini, dünya rahatını terk edip diyar diyar dolaşarak Medine'ye ulaşan bir iman eriydi. Hak dine girmek, ahir zaman nebîsini görmek için her türlü çileye razı oldu. Köle olarak satıldı. Fakat sonunda, Habib-i Ekrem (s.a.) Efendimizin: "Selman bizdendir. Ehl-i Beyt'ten'dir. " iltifatına mazhar olarak onun ailesine katıldı. "Cennet üç kişiye müştaktır. Ali, Ammar ve Selman. " buyurulan Fârisî Medayin'de vali iken vefat etti.
HZ. EBÛ UBEYDE BİN CERRÂH
Ensar ve muhacirlerin komutanıydı ve her haliyle Allah'a yönelmişti. Aşere-i mübeşşeredendi ve ümmetin emini olarak nam salmıştı. Dünyada iken cennetle müjdelenen 10 bahtiyardan birisi olan Ebû Ubeyde bin Cerrah, İslam'a ilk gönül verenlerdendi. Ebû Ubeyde bin Cerrah, Hicret'in 18'inci yılında 58 yaşındayken taundan vefat etti.
Ashabın seçkinlerindendi. Erbâbın zineti olarak ünlenmişti. İnancı uğruna gösterdiği fedakârlıklar, İslâm'ın yüceliğinin bir vesikası olan kahramandı. Uzun boylu, kara yağız, ela gözlü ve geniş omuzluydu. Son derece sade ve nezih yaşadı. Hiçbir namazını kazaya bırakmadı. İslâm'ın ilk şehitleri olarak tarihe geçen Yasir ailesi kıyamete kadar gelecek müminlere bu davranışlarıyla tükenmeyen bir şeref, bir asalet bıraktılar.
Hz. Ali (r.a) devrinde Cemel ve Sıffın'de 93 yaşlarında çarpışırken şehit düştü. Hz. Ali (r.a.)'ın kıldırdığı cenaze namazından sonra oraya defnedildi. Ammar 62 hadis-i şerif rivayet etti. Buhari'de geçen bir rivayeti şöyledir: "Üç şeyi nefsinde toplayan kimse imanın tamamını elde etmiş olur. 1- Kendi aleyhine de olsa insafı elden bırakmamak, 2- Herkese selâm vermek, 3-Fakir iken bile sadaka vermek."
İslam'a gelenlerin altıncısıdır. İlim hazinesi ve Eshâb-ı kiramın meşhurlarındandı. Genç iken iman etti. Kur'an-ı Kerîm'i ve çok hadis-i şerif ezberledi. İki kere Habeşistan'a ve Medine'ye hicret etti. Bütün gazâlarda ve Yermük muharebesinde bulundu. Cennetle müjdelendi. Mekke'de ilk defa ve açıkça herkesin önünde Kur'ân-ı Kerîm okudu. İbn-i Mesud Hazret-i Osman'ın hilâfetine kadar Kûfe'de kalıp, O'nun da'veti üzerine Medine-i Münevvere'ye dönmüş, 32 (m. 652) tarihinde, 60 yaşını geçmiş olduğu halde ebedi hayata kavuştu.