Peygamberlerin maruz kaldığı musibetler ve duaları
Dünya imtihan yurdudur. Allah, kullarını başta peygamberler olmak üzere farklı şekillerde bela ve musibetlerle sınar. Allah'a yakınlıkla imtihanın ağırlığı, sevabın büyüklüğüyle de belanın büyüklüğü doğru orantılıdır. Musibetler karşısında mümine düşen görev peygamberlerin sabrı ve metanetini kuşanmaktır. Sizler için Hz. Eyyûb, Hz. Yakup, Hz. İbrahim, Hz. Yunus ve Peygamber Efendimizin karşılaştığı musibetler ve dualarını derledik.
Giriş Tarihi: 11.11.2020
10:23
Güncelleme Tarihi: 15.02.2023
12:01
📌Hz. Yunus, Ninova halkına peygamber olarak gönderildi. Onları Allah'a iman etmeye davet ediyordu. Yıllarca kelime-i tevhidi anlatsa da çok az kişi iman etti. Bu duruma üzülen Hz. Yunus, bir gemiye binip oradan uzaklaşmaya karar verdi.
📌Gemi yol alırken denizin ortasında birden fırtına çıktı. Orada bulunan insanlar, fırtına çıkma sebebini içlerinde efendisinden kaçan bir kölenin bulunmasına bağladılar. Ancak bu kişiyi bulabilirlerse fırtınadan kurtulacaklarını düşünüyorlardı.
📌 Allah kendisine izin vermeden kavmini terk ettiği için Hz. Yunus, kendisini denize atmalarını istedi. Çekindikleri için Yunus Peygamber, onlara kura çekmelerini söyledi.
📌 Çekilen kurada Yunus Peygamber çıktı. Kurayı ne kadar tekrarlasalar da yine aynısı çıkınca onu denize attılar.
📌Bir müddet sonra Hz. Yunus'u büyük bir balık yutmuş fakat zarar vermemişti. Günlerce balığın karnında kaldı ve Allah'a sürekli şöyle dua etti: "Lâ ilâhe illa ente sübhaneke innî küntü mine'z zalimin." Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Gerçekten ben haksızlık edenlerden oldum."
📌Hazreti Yunus'un duası kabul edilerek affa mazhar oldu. Onu yutan büyük balık, Hz. Yunus'u kıyıya bıraktı.
📌Kendine geldikten sonra halkını merak etti. Ninovalılar da Hz. Yunus'a iman etmediklerine pişman olmuş her yerde onu aramışlardı. Tövbe eden halk affedilmiş ve en sonunda Yunus Peygamberi bulmuştu.
Peygamber Efendimiz (sav) bu dua ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "Kim, Yunus Peygamberin balığın karnında iken yapmış oldu duayı herhangi bir şey için yaparsa mutlaka kendisinin duasına icabet edilir."
Sıkıntı içindeyken nasıl dua edelim?
📌Allah, kullarını imtihan etmek için başta peygamberler olmak üzere tüm insanları farklı şekillerde bela ve musibetlerle sınar. Allah'a yakınlıkla imtihanın ağırlığı, sevabın büyüklüğüyle de belanın büyüklüğü doğru orantılıdır. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (sav), 23 yıllık risalet hayatında büyük musibetlere maruz kaldı. Kendi kavmi tarafından yalanlandı, işkence gördü, ölümle tehdit edildi hatta taşa tutuldu.
📌Bu musibetlerden birini Kabe'de namaz kılarken yaşadı. Etrafında toplanan müşriklerin içinde Ebu Cehil'de vardı. İnsanları Efendimiz (sav) hakkında kötü konuşarak kışkırtmaya çalışıyordu. Sonunda "Hanginiz gidip filancalarda bugün boğazlanan devenin işkembesini ve döl eşini olduğu gibi kanlı kanlı getirip, secdede iken onun üzerine koyar?" diye seslendi. Gözü dönmüş müşriklerden olan Ukbe bin Ebî Muayt, "Ben yaparım." diyerek atıldı. Azılı müşrik Ukbe, getirdiği deve işkembesini, Peygamber Efendimizin (sav) iki küreği arasına koydu. Ruhları karanlığa gömülmüş müşrikler, bu manzarayı kahkahalarla seyrediyorlardı.
📌 Bu hadiseyi duyan Hz. Fatıma, koşarak geldi ve hemen Efendimizin üzerinden pislikleri temizledi. Namazını bitiren Hz. Peygamber (sav): "Allah'ım, Kureyş'i sana havale ediyorum." diye dua etti.
Peygamber Efendimizin hadislerine okumak için tıklayın
📌Hz. Peygamber (sav), İslam'ı tebliğ etmek için Taif'e gittiği zaman, orada bulunan kişiler, Allah'ın dinine girmeyi reddettiği gibi köle ve çocuklarına Efendimizi taşlatmıştı. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (sav), Taiflilerin saldırısından kurtulduktan sonra, ellerini kaldırıp şöyle dua etmişti:
"Ya Rabbi! Gerçekte benim üzerime çöken bu musibet ve eziyet, şayet senin bana karşı bir gazap ve öfkenden ileri gelmiyorsa, ben buna aldırış etmem ve gönülden tahammül ederim. "
📌Allah Teâlâ, bu olaydan sonra; "Ey Muhammed! Sen de, azim ve sebat sahibi peygamberlerin sabrettiği gibi sabret." şeklinde vahiy etmişti.
(Ahkaf suresi, 35. Ayet)