Raşit Küçük'ün bilinmeyenleri
İlmi, akademik ve sosyal çalışmalarının yanında yetiştirdiği öğrenciler ile tanınan rahmetli Raşit Küçük, toplumun her kesimine temas eden öncü bir alimdi. 22 Kasım 2022 tarihinde vefat eden Küçük, bir dönem Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu başkanlığı yaptı. Vefatına dek İSAM başkanlığı görevini üstlenen usta isim, ümmet coğrafyası ile ülkemizin arasındaki görünmez sınırları kaldırmaya çabaladı.
Giriş Tarihi: 29.11.2022
17:16
Güncelleme Tarihi: 22.11.2024
08:36
Hayır diyemeyen bir zat
🔹 Dert ile hemhal olmak kadar ümmetin dertleriyle dertlenmek de büyük bir ahlaki fazilet tir. Raşit Küçük hayatı boyunca fikri alınan, görüşleri ölçüsünde hareket edilen bir mevkide oldu. Hoca'nın yakın mesai arkadaşı Ergün bu hususu,
"Kendisinden bir şey istendiği zaman hayır demeyi bilmeyen bir özelliğe sahipti. Rahatsızlığına rağmen en acılı dönemlerinde bile insanların problemlerini konuşan, yazan, çizen, telefonla insanların problemlerini çözmeye gayret eden bir özelliğe sahipti. Bizim gördüğümüz zaman bile dayanamadığımız, tahammül edemediğimiz birçok şeye hocamız sabır gösterdi. Sabır ve metanetle; 'ihtiyaçları olmasa, sıkıntıda olmasalar bana gelmezlerdi' diyerek bizi teskin etmeye çalışırdı. Hocamız bu sosyal hayat içerisinde ülkenin siyasi yönüyle de ilgilenmiş, üniversite yıllarında talebe teşkilatı başkanlığını yaptığından bahsetmiştim. Orasıyla başlayan ve Erbakan Hoca ile perçinlenen tanışıklığı, siyasetten nasiplenmemiş siyasi hiçbir görev almadığı halde sürekli kendisini siyasetin içinde bulup siyasete yön veren bir kişi konumunda olmuştur. Sürekli fikri alınan, düşüncesi sorulan, danışılan ve ondan edinilen bilgiler doğrultusunda siyasi çalışmalara yön verilen bir mevkide olmuştur." cümleleri ile dile getirdi.
Fikir danışılan bir liman
🔹 Bir akil kimse olarak Raşit Küçük, hep kendisine çokça danışılan bir konumda olmuştur. Zaman içerisinde muhtelif kurumları desteklemiş ve fikirleriyle kuşatmıştır . Hoca'nın bu yönünü Ergün,
"Hocamız siyaset içerisinde olan birisi olarak tanınır. 2001 yılında Ak Parti'nin kuruluşunda bulunmuş ve kurucular arasında olmuş ama hiçbir zaman hiçbir göreve talip olmamış, kendisine söylendiği zaman dahi kabul etmemiştir. Raşit Küçük siyasetten alan değil de siyasete de veren bir kişi konumundadır. Onun için hocamız, hakkında zor konuşulan belki de çok konuşulması gereken bir kişi. Çünkü "numuneyi imtisa", Türkiye'de herhalde örneği yok desek abartmış olmayız diye düşünüyorum. Bu özellikleriyle, bu şekliyle ikinci bir Raşit Küçük Hoca'yı Türkiye'de bulmak zordur, diye düşünüyorum. Çünkü herkes almayı sever, almaya meyillidir. Vermeyi sevmez, vermekten hoşlanmaz. İnsan fıtratıdır bu. Ama hocam hep bunun tersini yaşayarak bize örnek olmuştur." cümleleri ile anlattı.
Deniz feneri
🔹 Çalışmaları ve yürüttüğü sosyal faaliyetler ile öne çıkan Raşit Küçük, etrafındaki insanlara ve kendisine danışanlara karşı oldukça cömert ve yardımsever di. Hoca'nın bu yönüne değinen Fahrettin Ergün ,
"Hocamız bir deniz feneriydi. İnsanlara ışık olan yol gösteren, rehberlik eden yanlışa düşmekten insanları kurtaran bir özelliğe sahipti. Deniz feneri olması hasebiyle de insanların kimliğine hiç bakmazdı. Biliyorsunuz deniz feneri, karşıdan gelen geminin dost, düşman, Müslüman, gayrimüslim olmasına bakmaz. Gelen her kim olursa olsun ona yön verir. Hocamızın deniz fenerliği de aynı bu şekildeydi. Kendisine kim gelirse gelsin herkesin ihtiyacını giderir. İnanan, inanmayan fark etmeksizin, kim olduğuna bakmadan herkese yardımcı olmaya çalışan bir özelliğe sahipti." sözleri ile meseleyi aydınlattı.
Medeniyet algısı
🔹 Raşit Küçük kadim İslam medeniyet çizgisini temsil eden müstesna alimlerden birisiydi. Yaşantısı, faaliyetleri ile ümmetle arasında sıkı bir bağ bulunan Hoca, her daim bağları sımsıkı tutma gayreti içinde oldu. Ergün ,
"Raşit hocamızın gelmiş olduğu, yetişmiş olduğu çizgi ve medeniyet algısında bizlere de sirayet etmiş olan ve Türkiye'de birçok Müslümanın da aynı çizgide olduğunu bildiğimiz ümmet bilinci, ümmet şuurunun bize yüklediği şeylerden birisi de Türkiye'nin dışındaki coğrafyalardaki var olan insanların dertleriyle dertlenmek. Bizde var olanları onlarla paylaşmak. Onların sıkıntıda darda olduğu her ne konu varsa onlara el uzatmak. Türkiye'nin geçmişten gelen böyle bir yönü var. Hocam onun farkında olduğu için konuşmalarında, derslerinde, konferanslarında hep bu hususlara parmak basardı. Onun ilmi yönde de neşru neva bulmasını arzu ederdi isterdi. Ümmetin aynı havuz etrafında her şeyiyle ilimde, edebiyatta, sanatta, kültürde bir havuz içerisinde hemhâl olmasını istifade etmesini, paylaşmasını arzu ederdi." sözleri ile bu hususa dair açıklamalarda bulundu.
Osmanlı medeniyetinin izinde
🔹 Küçük sadece günlük meselelerin değil kadim geleneğin de bir temsilcisi ve taşıyıcısı ydı. İSAM'ın gerçekleştirdiği klasik basımı Küçük'ün en önemli hayallerinden birisiydi.
Türkiye'nin Osmanlı'dan kalan birikimleri var bunlar kütüphanelerde saklı gün yüzüne çıkmamış yüzlerce binlerce eserler var. Bu eserler İslam coğrafyasında, Arap ülkelerinde bilinmediği için bu birikimden haberi olmayan bir sürü insan var. Bu kıymetli eserlerin bilinir olmasını arzu ettiğinden dolayı Hoca, Arap ülkelerinde Arap coğrafyasındaki Türkiye ile ilgili algının değiştirilmesiyle ilgili bu kitapların gün yüzüne çıkmasını arzu etti." Ülkelerden gelen heyetlere de bununla ilgili bilgiler verir. Kitaplar basıldıktan sonra da hediye etmeye başlardı. Amaç bizde var olan birikimin gün yüzüne çıkarılması ümmetin istifadesine sunmaktı."