Sıtma hastalığına şifa olan İslam alimi
Dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile tefsir, hadis, fıkıh ve tıp ilmine sahip olan Merkez Muslihiddin Efendi'nin ömrü boyunca cemaatsiz hiç namaz kılmadığını ve sıtma hastalarının umut kaynağı olan niyet kuyusunun çıkmasını sağladığını biliyor muydunuz? Sizler için İslam alimi Merkez Muslihiddin Efendi hakkındaki ilginç detayları derledik.
Giriş Tarihi: 12.06.2019
13:37
Güncelleme Tarihi: 12.06.2019
15:54
ÖMRÜ BOYUNCA HİÇ CEMAATSİZ NAMAZ KILMADI
Otuz yaşında medreselerden icazet alarak müderris olmaya hak kazandı. İlmî seviyesi, dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile devrin Şeyhulislâm Ebüssü'ûd Efendi'nin dikkatini çekip takdirini kazandı. Buluğ çağından itibaren hayatının sonuna kadar hiçbir farz namazını cemaatsiz kıldırmadı. Zamanla cemaati ve talipleri o kadar çoğaldı ki, toplanan cemaatlerini hiçbir cami ve mescit almamaya başladı. Eğer öğle ve yatsı namazlarında cemaate yetişememişse, namazını kılmış olanlardan birkaç kimseye; 'Hayatımda hiç cemaatsiz farz namaz kılmadım. İmam olayım da sizlerle namaz kılalım. Aynı namazı tekrar kılmanın zararı olmaz. Sonra kıldığınız nafile olur' buyururdu. Merkez Efendinin ömrü; hep ibadet etmekle, insanlara hakkı, doğruyu anlatmakla, Ehl-i sünnet itikadını yaymakla, hayır ve hasenat yapmakta halka ön ayak olmakla, fakir ve zayıfları himaye etmekle geçti.
'Merkez Muslihiddin' medrese tahsili esnasında tekkelere gidip, oradaki âlimlerin sohbetlerine de katıldı. Genç yaşında medrese tahsilini tamamlayıp çevresinde sayılan büyük bir âlim olan Merkezefendi, Etyemez Şeyhinin kızı ile evlendi. Yavuz Sultan Selim'in kızı Şah Sultan, İstanbul'da Eyüp Bahariye'de onun adına bir cami ve yanına medrese yaptırdı. Merkez Efendi buraya tayin edildi. Bir müddet orada talebe yetiştiren Merkez Efendiye Kanuni Sultan Süleyman Han, Topkapı surlarının dışında yaptırdığı tekkede vazife verdi. Orada da talebe yetiştiren Merkez Efendi, Kanuni Sultan Süleyman Hanın annesinin isteği ve Sünbül Efendinin tenbihi üzerine Manisa'ya gitti. Valide Sultanın Manisa'da yaptırdığı imaretin yanındaki dergâhta hocalık yaptı.
KIRK BİR ÇEŞİT BAHARATTAN MESİR MACUNU YAPTI
Yavuz Sultan Selim Hân'ın kızı Şâh Sultan, zevci Sadr-ı azam Lütfi Paşa ile Yanya'dan İstanbul'a gelirken, yolda eşkıyanın baskınına uğradı. Bu kötü durumdan nasıl kurtulacaklarını düşünürlerken, o anda Allah Teâlâ'nın izni ile zamanın evliyasından Merkez Efendi karşılarına çıkıverdi. Önceden orada olmadığı hâlde, bir anda karşılarına dikilen Merkez Efendi'yi gören haydutlar, şaşkına döndüler. Eşkıya reisi, Merkez Efendinin heybeti karşısında selâmeti kaçmakta buldu. Diğerleri de kaçıp orayı terk ettiler. Eşkıyanın ortadan çekilmesiyle Merkez Efendi de bir anda kayboldu.
Bu hâli hayretle seyreden Lütfi Paşa ve zevcesi Şâh Sultan, Merkez Efendiyi tanımışlardı. Şâh Sultan, Merkez Efendinin bu kerametinden dolayı, İstanbul'da Eyüb Bahariye'de onun adına bir câmi ve yanına medrese yaptırdı. Merkez Efendi'yi buraya tayin ettiler. Bir müddet orada talebe yetiştiren Merkez Efendi'ye Kanuni Sultan Süleyman, Topkapı surlarının dışında yaptırdığı tekkede vazife verdi. Burada da aynı hizmete devam eden Merkez Efendi, Kanuni Sultan Süleyman Han'ın annesinin isteği ve Sünbül Efendinin tenbihi üzerine Manisa'ya gitti.
Valide Sultanın Manisa'da yaptırdığı imaretin yanındaki dergâhta hocalık yaptı. Tıb bilgisi kuvvetli olan Merkez Efendi, Manisa'da bulunduğu sırada kırk bir çeşit baharattan meydana gelen bir macun yaptı. Bu macunu hastalar yiyerek şifa bulurdu. İlkbaharda yetişen çiçeklerden de istifade edilerek yapılan bu macunu almak için, çevre kasabalardan gelirlerdi. Mesir macunu diye şöhret bulan bu macun, şimdi de yapılmaktadır.
Merkez Efendi bir gün dergâhın bahçesinde namaz kılarken, secdeye vardığı bir sırada, yerden bir ses işitti. Diyordu ki: "Ey Merkez Efendi! Yedi senedir yeryüzüne çıkmak için emrini bekliyorum. Beni bu hapishaneden kurtar. Zira Allah Teâlâ, beni sıtma hastalığına şifa olarak yarattı." Merkez Efendi namazdan sonra talebelerine; "Burayı kazınız. Sıtmalılara şifa olacak bir su çıkacak." buyurdu. Kazdılar, kırmızımtırak bir su çıktı. Kuyu hâline getirdiler. Niyet kuyusu ismi verilen bu kuyudan, sıtma hastaları su alır içerlerdi. Bu suyu içen hastalar, Allah Teâlâ'nın izniyle şifa bulurlardı.