Sıtma hastalığına şifa olan İslam alimi
Dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile tefsir, hadis, fıkıh ve tıp ilmine sahip olan Merkez Muslihiddin Efendi'nin ömrü boyunca cemaatsiz hiç namaz kılmadığını ve sıtma hastalarının umut kaynağı olan niyet kuyusunun çıkmasını sağladığını biliyor muydunuz? Sizler için İslam alimi Merkez Muslihiddin Efendi hakkındaki ilginç detayları derledik.
Giriş Tarihi: 12.06.2019
13:37
Güncelleme Tarihi: 12.06.2019
15:54
KIRK BİR ÇEŞİT BAHARATTAN MESİR MACUNU YAPTI
Yavuz Sultan Selim Hân'ın kızı Şâh Sultan, zevci Sadr-ı azam Lütfi Paşa ile Yanya'dan İstanbul'a gelirken, yolda eşkıyanın baskınına uğradı. Bu kötü durumdan nasıl kurtulacaklarını düşünürlerken, o anda Allah Teâlâ'nın izni ile zamanın evliyasından Merkez Efendi karşılarına çıkıverdi. Önceden orada olmadığı hâlde, bir anda karşılarına dikilen Merkez Efendi'yi gören haydutlar, şaşkına döndüler. Eşkıya reisi, Merkez Efendinin heybeti karşısında selâmeti kaçmakta buldu. Diğerleri de kaçıp orayı terk ettiler. Eşkıyanın ortadan çekilmesiyle Merkez Efendi de bir anda kayboldu.
Bu hâli hayretle seyreden Lütfi Paşa ve zevcesi Şâh Sultan, Merkez Efendiyi tanımışlardı. Şâh Sultan, Merkez Efendinin bu kerametinden dolayı, İstanbul'da Eyüb Bahariye'de onun adına bir câmi ve yanına medrese yaptırdı. Merkez Efendi'yi buraya tayin ettiler. Bir müddet orada talebe yetiştiren Merkez Efendi'ye Kanuni Sultan Süleyman, Topkapı surlarının dışında yaptırdığı tekkede vazife verdi. Burada da aynı hizmete devam eden Merkez Efendi, Kanuni Sultan Süleyman Han'ın annesinin isteği ve Sünbül Efendinin tenbihi üzerine Manisa'ya gitti.
Valide Sultanın Manisa'da yaptırdığı imaretin yanındaki dergâhta hocalık yaptı. Tıb bilgisi kuvvetli olan Merkez Efendi, Manisa'da bulunduğu sırada kırk bir çeşit baharattan meydana gelen bir macun yaptı. Bu macunu hastalar yiyerek şifa bulurdu. İlkbaharda yetişen çiçeklerden de istifade edilerek yapılan bu macunu almak için, çevre kasabalardan gelirlerdi. Mesir macunu diye şöhret bulan bu macun, şimdi de yapılmaktadır.
Merkez Efendi bir gün dergâhın bahçesinde namaz kılarken, secdeye vardığı bir sırada, yerden bir ses işitti. Diyordu ki: "Ey Merkez Efendi! Yedi senedir yeryüzüne çıkmak için emrini bekliyorum. Beni bu hapishaneden kurtar. Zira Allah Teâlâ, beni sıtma hastalığına şifa olarak yarattı." Merkez Efendi namazdan sonra talebelerine; "Burayı kazınız. Sıtmalılara şifa olacak bir su çıkacak." buyurdu. Kazdılar, kırmızımtırak bir su çıktı. Kuyu hâline getirdiler. Niyet kuyusu ismi verilen bu kuyudan, sıtma hastaları su alır içerlerdi. Bu suyu içen hastalar, Allah Teâlâ'nın izniyle şifa bulurlardı.
TABUTU TAŞIMAK İÇİN BİRBİRLERİYLE YARIŞIYORLARDI
Merkez Efendinin ömrü, hep ibadet etmekle, insanlara hakkı, doğruyu anlatmakla, Ehl-i sünnet itikadını yaymakla, hayr ve hasenat yapmakta halka ön ayak olmakla, fakir ve zayıfları himaye etmekle geçti. 1551 (H.959) senesi Rebî'ul-âhir ayının on yedisine rastlayan Perşembe günü, talebelerine son vasiyetini yaptıktan sonra, Kelime-i şehadet getirerek vefat etti. Cenazesini Şeyhülislam Ebüssü'ûd Efendi yıkadı. Cuma günü Fatih Cami'nde, misli görülmemiş bir kalabalık toplandı.
Ebüssü'ûd Efendi cenaze namazını kıldırdı. "Dünyada bu kimseyi riyasız olarak görmüştük." dedi. Sonra, kabrine götürülmek üzere omuzlarda taşınmağa başlandı. Herkes, bu âlim ve veliye hizmet edip, ahirette şefaatine kavuşmak aşkıyla tabutu taşımak için birbirleriyle yarışıyordu. Öyle ki, bazen kalabalıktan sıkışan, güç durumlara düşenler bile oluyordu. Kalabalığın çok olması sebebiyle, uzun bir sürede, Topkapı surlarının dışında Kanuni Sultan Süleyman Hânın validesi namına yaptırdığı tekkedeki kabrine Ebüssü'ûd Efendinin bizzat kendi eliyle defnedildi. Merkez Efendinden sonra, yerine oğlu ve halifesi Ahmed Efendi talebe yetiştirmeye devam etti.