Türkiye'nin mimari harikası camileri
Diyanet tarafından organize edilen Camiler ve Din Görevlileri Haftası kutlama etkinlikleri yarın başlıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, 1986 yılında ilk kez 1-7 Ekim tarihleri arasını içeren ekim ayının ilk haftasını Camiler Haftası olarak ilan etmişti. İşte Türkiye'nin çeşitli illerinde yer alan mimari özellikleri bakımından dikkat çeken camiler...
Giriş Tarihi: 30.09.2018
12:09
Güncelleme Tarihi: 30.09.2018
12:48
I. Süleyman adına 1551-1557 yılları arasında İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edildi.
Yapımından günümüze dek İstanbul'da yüzü aşkın deprem gerçekleşmesine karşın, caminin duvarlarında en ufak bir çatlak oluşmadı.
Süleymaniye Camii'nin mimarisindeki bir diğer özellik de avlunun hemen solunda bulunan ve daha küçük boyutta olan "Cevahir Minaresi".
Asırlar önce Evliya Çelebi'ye dayanan bir rivayete göre, caminin yapımının uzaması karşısında mali açıdan sıkıntı çekildiğini düşünen İran Şahı Tahmasb, Kanuni Sultan Süleyman'a inşaatın devamı için elmas ve değerli taşlar gönderdi.
Kanunu Sultan Süleyman ise, kendisini öfkelendiren bu hediyelere cevaben, caminin her taşının bu taşlardan çok daha değerli olduğunu söyleyerek taşları mimarbaşına verdi. Mimarbaşı Sinan da bu taşları, inşa ettiği cami minaresinin taşlarının içine yerleştirdi. Bu minare, bu değerli taşları içinde barındırdığı için "Cevahir Minaresi" olarak biliniyor.
Dört fil ayağı üzerine oturan caminin kubbesi 53 m. yüksekliğinde ve 27,5 m çapındadır.
Süleymaniye Cami'nin mimari özelliğinden biri de Mimar Sinan'ın buraya is odası yapmasıydı. İnşa edildiği dönemde elektrik olmadığı için, cami 275 adet kandil ve bunlara ek olarak mihrabın iki yanına yerleştirilen dev mumlar ile aydınlatılıyordu.
Mimar Sinan yanan mumlardan çıkan isin, camiye zarar vermemesi amacıyla orta kapının üstünde bir oda tasarladı. Kandillerden çıkan is, meydana gelen akımla mihrabın aksi yönüne hareket ederek kapının üstünde dışarıya açılan dört adet küçük pencereden is odasına çekildi.