Üç aylar ile ilgili 20 kavram
İslam aleminde Recep, Şaban ve Ramazan'ı kapsayan manevi yenilenme ve arınma mevsimi üç aylar, bugün başladı. İslam dininde mübarek sayılan beş gecenin dördü de bu aylarda yer alıyor. Mukaddes sayılan, dini vecibelerin yerine getirilmesi konusunda daha hassas davranılan bu aylarda, nafile namazların kılınması, oruç tutulması ve günahların mağfireti için tövbe edilmesi tavsiye ediliyor. Üç aylar ile ilgili 20 kavramı derledik.
Giriş Tarihi: 25.02.2020
13:50
Güncelleme Tarihi: 02.02.2022
09:14
Osmanlı Padişahı II. Selim döneminde (1566-1574) camiler aydınlatılıp minarelerde kandiller yakılarak kutlandığı için bu gecelere kandil geceleri denilmiştir. Bunlar Mevlid, Regaib, Mi'rac, Berat ve Kadir geceleridir. Bazan Arapça "leyl" (gece) kelimesi eklenerek leyle-i Kadr, leyle-i Berât şeklinde de kullanılır.
Oruç kelimesi, sözlükte "bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak" anlamına gelen Arapça savmın (sıyâm) Farsça karşılığı olan rûze kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Savm ve sıyâm ile türevleri Kur'ân-ı Kerîm'de on üç yerde, hadislerde ise çok sayıda geçmektedir. Terim olarak oruç, tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar şer'an belirlenmiş ibadeti yerine getirmek niyetiyle yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmayı ifade eder.
Sözlükte "çekmek, kendine doğru çekmek, celbetmek" anlamına gelen ve daha çok "cerre çıkmak" şeklinde kullanılan bu kelime, bir tabir ve uygulama olarak Osmanlılar'da başlangıçtan beri görülmektedir. Müderrisler ve yetişmiş talebeler dokuz ay derslerle meşgul olduktan sonra üç aylarda ve özellikle ramazan ayında şehir, kasaba ve köylere giderek camilerde vaaz verir, Kur'an okur ve diğer din hizmetleriyle halkı irşad ederler, soruları cevaplandırır ve çocukların yetişmesine yardımcı olurlardı.
Farsça mâh "ay" isminden Arapça -iyye ekiyle oluşturulmuş Osmanlıca mâhiyye (aylık, aya mahsus) kelimesinin günümüz Türkçesindeki şeklidir. Receb, Şaban, Ramazan aylarının halk arasında adları verilmeden sadece "üç aylar" olarak anılması gibi mahya da yine adı verilmeden "ramazan ayına mahsus" anlamını kazanmış olsa gerektir.
Sözlükte "hapsetmek, alıkoymak; bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak" anlamlarındaki akf kökünden türeyen i'tikâf, bu mânaları yanında kişinin kendisini sıradan davranışlardan uzak tutmasını, fıkıh terimi olarak da ibadet amacıyla ve belirli bir şekilde camide kalmasını ifade eder. İtikâfa giren kimseye mu'tekif veya âkif denir.