Zekat hakkında en çok merak edilen 10 soru
İslam'ın beş temel ibadetinden biri olan zekat, Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde namaz ile birlikte anılmış; "Namazı kılınız, zekatı veriniz." buyurulmuştur. Peygamberimiz zekatın, temel ibadetlerin üçüncüsü olduğunu bildirmiştir. Zekata sadaka adının verilmesinin sebebi, kulun kulluktaki sadakatine ve Allah Teala'ya itaatine delalet etmesidir.
Giriş Tarihi: 17.04.2020
09:45
Güncelleme Tarihi: 14.05.2020
23:56
ZEKAT NE ZAMAN FARZ KILINMIŞTIR?
Zekât hicretin ikinci yılında Medine'de farz kılınmıştır. Zekât, Kur'an-ı Kerim'de pek çok âyette namaz ile birlikte zikredilmiş (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nûr, 24/56); Hz. Peygamber (s.a.s.) de zekâtın İslam'ın temel ibadetlerinden biri olduğunu bildirmiştir. (Buhârî, Zekât, 1)
Fikriyat TV'de yer alan Kur'an-ı Kerim okumalarına ulaşmak için tıklayın
KADINLARIN, ZİYNET EŞYASINDAN ZEKAT VERMELERİ GEREKİR Mİ?
Altın ve gümüşten yapılmış ziynet eşyaları, zekât için gerekli diğer şartları da taşıdığı takdirde Hanefîlere göre zekâta tâbidir. Bu itibarla altından yapılmış ziynet eşyaları, 80.18 gr. veya daha fazla olup üzerinden de bir yıl geçmiş ise kırkta biri oranında zekâtları verilir. Altın ve gümüş dışındaki maden ve taşlardan mamul ziynet eşyası ise zekâta tâbi değildir.
(İbn Nüceym, el-Bahr, II, 243)
Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî bilginlerine göre ise, kadının normal olarak takıp kullandığı ziynet (takı) eşyası, aslî ihtiyacı sayıldığından bunlardan zekât gerekmez.
(Nevevî, el-Mecmû', VI, 46; İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 220)
KAĞIT PARALARIN/BANKNOTLARIN ZEKATI VERİLİR Mİ?
Günümüzde mübadele aracı olarak kullanılan para, kâğıt paradır. Para, eşyanın bedeli olarak kullanılmakta, alım satım onunla yapılmakta, işçi ücretleri, memur maaşları vs. onunla verilmekte ve zenginlik ölçüsü kabul edilmektedir. Dolayısıyla kâğıt para, altın ve gümüşün mübadele vasıtası olarak yapmış olduğugörevi yüklenmiştir.
Bu itibarla, altın ve gümüşün zekâtının verilmesi gerektiği gibi kâğıt paranın da zekâtı verilmelidir.
(Cezîrî, el-Mezâhibü'l-erbe'a, I, 546; Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslamî, II, 772)