Cemil Meriç'in İslam irfanını yansıtan mirası Külliye’de
Bir çağın vicdanı olan Cemil Meriç, düşünce dünyasıyla sadece dönemini değil ondan yıllar sonra gelen nesilleri de etkiledi. Hayatını, 'Türk irfanına adamış, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi' olarak tanımlayan Meriç, görme yetisini kaybettikten sonra karanlık dünyasını kitaplarla aydınlattı. Kütüphanesinde 11 bin 500 kitabı bulunuyordu. Cemil Meriç'in kızı Prof. Dr. Ümit Meriç, babasının kütüphanesindeki her biri eşsiz 300 Osmanlıca eseri, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine bağışladı.
Giriş Tarihi: 02.09.2019
12:31
Güncelleme Tarihi: 02.09.2019
14:18
FARKLI KUTUPLARI NASIL BİR ARAYA GETİRDİ?
"Bir çağın vicdanı olmak isterdim, bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak isterdim. Muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim, kelimeden, sevgiden bir köprü. Sanat düşüncenin, düşünce mukaddeslerin emrinde olmalı. Hakikat, mukaddeslerin mukaddesi… Hakikat ve sevgi(…) Ben bu mazlum medeniyetin sesi olmak istiyorum. Korumak istediğim şaheser: İnsanın kendisi" Cemil Meriç'in bu düşüncesi farklı kutupları nasıl bir araya getirdiğini özetler nitelikte.
Toplumsal ve siyasi sorunlarımıza çözümler öneren Cemil Meriç, idraklere giydirilen deli gömlekleri dediği "izm"lerden uzak duruyordu. Başlı başına bir okul olan Meriç, farklı uçlardaki gençleri; sağı ve solu bir araya getirebilen nadir isimlerden biriydi. Murat Belge'den Cevat Özkaya'ya, Mehmet Şevket Eygi'den Mustafa Özel'e, bir nesil ondan Doğu'yu, Batı'yı, aydını, medeniyeti ve kavramlar üzerine doğru düşünmeyi öğrendi. Öğrencilerinin pek çoğu gönüllü olarak asistanlığını üstlenip Cemil Meriç'in entelektüel yolculuğunun devam etmesine katkı sağlarken onun zengin düşünce dünyasına da yakından tanıklık etme şansını yakaladılar.
"Bu memlekette sağcı solcu, ilerici gerici yoktur, bu memlekette namuslu ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olun..."
CEMİL MERİÇ’İN TEBESSÜMÜNÜ DURDURAN SORU
Cemil Meriç'in kızı Ümit Meriç evlerine gelen yabancı bir misafirle yaşanan olayı şöyle anlatır: "Babamın 11000 ciltlik kütüphanesi kıvamını bulmuş olduğu sırada, Göztepe'deki evimize gelmiş olan bir Fransız yazar, kütüphanelerimizi baştan sona büyük bir dikkatle yukarıdan aşağıya gözden geçir. Koltuğunda memnun ve mütebessim bir şekilde kütüphanesi ile iftihar ederek oturan Cemil Meriç'e dönerek, onun bu tebessümünü durduran bir soruyu sorar Fransız:
"Beyefendi, bu kütüphane bir Fransız'ın Kütüphanesi! Ama siz bir Türk'sünüz. Sizin kütüphaneniz nerede?"
"Bir kitap, önce tadılmak için okunur, sonra eleştirilmek..."
CUMHURBAŞKANLIĞI KÜTÜPHANESİ’NE EŞSİZ BAĞIŞ
Fikir dünyamızın önemli ismi Cemil Meriç'in kütüphanesinde yer alan 300 Osmanlıca eser, Prof. Dr. Ümit Meriç tarafından Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesine bağışlandı. 20. yüzyıl Türkiye'sinin yetiştirdiği en büyük mütefekkirlerden Cemil Meriç, kitap okumayı, "bilmece çözmenin güzelliği gibi" olarak tarif ederdi. Cemil Meriç'in kızı Prof. Dr. Ümit Meriç ise babasının hayatını "kitap almak ve kitap yazmak" şeklinde özetledi.