Çevgan oyunu nedir? Asırlık ata sporu çevgan hakkında bilinmesi gerekenler
Asırlık ata sporumuz çevgan, sultanların, emirler ve askerlerin her an savaşa hazırlıklı olabilmek için oynadıkları oyunlardan biriydi. Özellikle Selçuklu döneminde oldukça rağbet edilen çevgan, at üzerinde ucu kıvrık değneklerle ortada bulunan topa vurularak oynanırdı. Halkın oldukça rağbet ettiği bu spor edebiyatta da yansıdı. Şairler tarafından seçkinliği, kahramanlığı ve yiğitliği simgeleyen bir oyun olduğundan bahsedildi. Çevgan, Babürler vasıtasıyla Hindistan'a yayıldı ve İngilizlerin burayı işgal etmesinden sonra polo ismiyle tanındı. İşte Türklerin dünyaya armağan ettiği çevgan oyunu hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 10.06.2020
16:18
Güncelleme Tarihi: 10.06.2021
09:44
Büyük Selçuklu Devleti'nin son hükümdarı Sultan Sencer de çevgân oynardı. Çevgân oynadığı bir gün, atının sürçmesi üzerine düştü. Bu hadise üzerine dönemin şairlerinden Mu'izzî rubaî söyledi.
"Ey Şâh, senin süngün ile dünya düzene girdi. Kılıcın kırk yıl boyunca düşmandan intikam aldı. Eğer kem göz değdiyse bu kazara olmuştur. Değişmeyip bir halde kalan sadece Allah'tır."
Savaşa hazır olmak için oynanırdı
Melikşah'ın diğer oğulları Berkyaruk ve Muhammed Tapar da çevgân oyununu oynardı. Sultan, emir ve askerlerden başka halk da çeşitli vesilelerle çevgan oynardı. Bu oyun aslında sultanların yanı sıra emirler ve askerlerin de her an savaşa hazırlıklı olabilmek için oynadıkları oyunlardan biriydi. Irak Selçuklu Devleti'nin önemli emirleri arasında yer alan Hasbeg Belengerî, at biniciliği ve çevgan oyunundaki maharetleri ile hem Büyük Selçuklu Sultanı Sencer'i hem de diğer emirleri kendine hayran bıraktığı söylenir.
Milli forma giyen ilk bisikletçimiz
Türkiye Selçuklu sultanlarından I. Gıyaseddin Keyhüsrev, gurbette iken Halep hâkimi el-Melik ez-Zahir'i ziyaret etti. Sultan, Halep'e geldiğinde onu karşılayanlar, eğer sultan çevgan oyunu oynamak isterse ona hizmet etmekten geri kalmayacaklarını bildirdi. II. Süleyman Şah, I. İzzeddin Keykavus, II. Gıyaseddin Keyhüsrev ve Alaeddin Siyavuş'un da çevgân oynayan sultanlar arasındaydı.
Çevgan oyununda sultana hürmet
Türkiye Selçuklu Devleti'ne en parlak dönemini yaşatan Sultan I. Alaeddin Keykubad, günlerce çevgan oynardı. Hatta sultan, Beyşehir Gölü kıyısında yaptırdığı Kubâdâbâd Sarayı'nı görünce çok beğendiği ve orada bir ay süreyle çevgan oynayıp avlandığı söylenir. Sultan, Eyyûbî meliklerinden Melik Eşref ile bir araya geldiğinde birlikte çevgan oynardı. Oyun sırasında sultanın elinden çevganı üç defa yere düştü ve her defasında da Melik Eşref hürmeten atından inerek, çevganın tozunu silip öptükten sonra sultana verdi.
Evliya Çelebi'nin dilinden çevgan
Osmanlı döneminin en önemli seyyahlarından olan Evliya Çelebi, Anadolu'yu gezdiği sırada Bitlis'te çevgan oyununu izleyip eserinde oyunun nasıl oynandığını kaleme aldı. Evliya Çelebi, meydanda toplanan atlıların iki tarafa ayrıldığını, ellerindeki eğri çevgân ile ortadaki ağaçtan topu sürmeye çalıştıklarını yazdı.
"Çevgân oynamak oldur kim bu meydânun bir başında seng-i hârâ var. Bir başında yine bir sütûn-ı müntehâ dikilmişdür. Bir tarafta bin atlı ve bir tarafta bin atlı cem olub, ellerinde birer kızılcuk ağacından eğri bir gobâl ve çevgân ile âmâde olurlar. Mezkûr meydân-ı mülâ abeye âdem kellesi kadar bir ağac-ı müdevver top korlar. Bir tarafdan sekiz kat mehter-hâneye hurralar urulub âvâz-ı dühül evce peyveste oldukda bir tarafdan bir âdem ve bir cânibden at bırağub meydândaki topa biri bir çevgân urub kendi taraflarındaki meyile geçirmeye bu topa çevgânlar ururlar. Biri dahi at ile segirdüb o galtân olan topa bir çevgân urub kendi hudûdundaki amuda götürmek ister. Biri dahi yetiĢüb top havâda tayerân iderken bir çevgân urub biri dahi urub netîce tarafeynün askereyni birbirlerine girüb fakîr topa öyle çevgân gobâllar ururlar kim niçesi pâre pâre olub elbette bir hâl ile bir tarafı halkı gâlib gelüb, topu kendi hudûdlarına götürüb karşı tarafdakiler mağlûb, topu alanlar gâlib, mağlûblar gâliblere ba'de'l-çevgân azîm ziyâfetler iderler. Bir acâyib temâşâdur. Ve acîb pehlivânlıkdur. Ve gâyetü'l-gâye fârisü'l-hayllikdür."