Çizimleri kağıtta kalan mimar: Nazimi Yaver Yenal
Nazimi Yaver Yenal, mimarlıktaki yeteneğiyle ve çağdaşlarından önde olmasıyla kendini yıllar boyunca kabul ettirdi. Ancak mimarlık alanında emsallerinden çok farklıydı. Çünkü Yenal, üretken bir mimardı ama inşa etme anlamında değil çizim anlamında üretkendi. Çizimlerini sadece kendisi için yapıyordu. Tasarımlarında kendine özgü bir dünya kurmuştu. İşte, bir kağıt mimarının hayattaki yolculuğu…
Giriş Tarihi: 10.05.2019
16:32
Güncelleme Tarihi: 10.05.2019
17:11
1931 senesinde burslu olarak yerleştiği Berlin'de, Almanya'nın en önemli mimarlarından Hans Poelzig'in "Meister Atelier" isimli "atölye-okul"una kabul edildi. Yenal, Berlin döneminde mimarlık anlayışıyla paralel şekilde, tasarım sorunlarını "eğitsel deneyler" olarak ele aldı.
Yenal'ın Berlin'de yaşadığı Weimar dönemi Almanya için oldukça sıkıntılı bir dönemdi, nitekim bu dönemin imkansızlıklarına tepki Hitler'i iktidara getirmişti. Ancak ekonomik sıkıntılara rağmen muazzam bir üretim vardı. Bu üretim ekonomik sebeplerle çoklukla kağıt üzerinde kalsa da, 1920'ler Almanya'sı bu çizimler üzerinden tüm dünyada etkin olabilmeyi başardı. Yenal Weimar Berlin'i tanıklığıyla, mimari çizimin önemine ikna olmuştu.
1932 senesinde Güzel Sanatlar Akademisi'ne eğitmen olarak geri döndü. Bu, önemli bir yıldı. Çünkü 1929 Büyük Buhranı'nın ülkeye vardığı seneydi. Atatürk'ün Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planını ortaya koyduğu tarih. O kadar büyük bir ekonomik kriz içerisinde kamusal inşaat üretiminin tamamı devlet eline alındı.
Akademi içerisinde, devletin inşaatları kontrol amacıyla bir "Tatbikat Bürosu" kuruldu ve başına Akademi'nin Mimarlık Bölümü şefi Ernst Egli getirildi. Egli dolayısıyla Akademi, kamu yapılarının projelerinin onayından sorumluydu. Yani o yıllarda Akademi'de olmak demek mimarlık üretiminin merkezinde olmak demekti.
Türkiye'nin ilk dekorasyon yarışması olan 1933 Balkan Konferansı Tefriş Yarışması'nı da kazandı.
Yenal, 1941 yılında açılan Anıtkabir Proje Yarışması için de yarışmanın gerekliliklerini çok net karşılayan, 25 paftadan oluşan tasarım yapmış. Tasarım şöyle anlatılıyor:
"Tasarım öğeleri, zaman ve mekan (kronoloji ve coğrafya) olarak birbirinden tamamen farklı; Mısır, Selçuklu, Memlük, Osmanlı, 19. yüzyıl Rus ve Nazi dönemi Alman mimarilerinden derlenen öğeler barındırır. Çatı yırtığı ile iç mekanda, ziyaretçinin ışık algısı üzerinden kurgulanan maneviyat arayışı, mezarın en önemli tasarım kriteri olarak öne sürülür."