Dünyanın seyrini değiştiren çizimler
Zaman geçmişten bugüne birikimle ilerler. Bugün hayatımızı kolaylaştıran birçok detay geçmişte bir yerlerde saklanmıştır. Mağara duvarlarındaki resimlere bile baktığımızda şimdiyi görmek mümkündür. Sizler için dünyayı değiştiren o çizimleri listeledik.
Giriş Tarihi: 10.06.2019
09:29
Güncelleme Tarihi: 10.06.2019
10:07
Güneş Merkezli Evren – Nicolaus Copernicus, 1543
Kopernik'in yaptığı çalışmalar bilimsel bir devrime dönüştü. Dünya artık evrenin merkezinden çıkıyor onun yerine güneş geliyordu. Bu devrimsel çalışmanın fikir taslağı da temelde yukarıdaki çizimdi.
Mimarlık Üzerine Dört Kitap – Andrea Palladio
Antik dönem estetiğini Rönesan'ta yeniden dirilten Palladio'nun eserleri bugün hâlâ dönemin en ihtişamlı yapıları arasında yer alıyor. Şehir sarayları, kiliseler ve dev sütunlu simetrik yapılarla mimaride Avrupa'ya gerçek zamanlı bir Rönesans yaşatan Palladio, 2010 yılında "Mimar Sinan İstanbul'da Palladio'yu Ağırlıyor" sergisiyie ülkemize de misafir olmuştu.
Ay Çizimleri – Galileo, 1610
Ünlü gök bilimcinin teleskopuyla yaptığı ay gözlemleri sonucunda ortaya çıkardığı çizimler o zaman için oldukça tartışılmıştı. Çizimlerin üzerinde görülen girinti, çıkıntılar insanları fazlasıyla şaşırttı. O güne kadar ay yüzeyinin dümdüz ve pürüzsüz olduğuna inanılmıştı.
Tarihin Çizimi – Joseph Priestley, 1769
Uygarlığın oluşumu, kurulan, yıkılan uygarlıklar ve milletlerin bir skalada gösterildiği bu ünlü çizimde Priestley dünya tarihi içindeki en önemli dilimin 18'inci yüzyıl olduğuna inanır. Çizimde yüz altı ayrı olay ve bölgede, hepsi bir arada bir tarih cetveli sunulur. Konu edilen ülkeler ve bölgeler: İskandinavya, Polonya, Rusya, İngiltere, İspanya, Fransa, Türkiye Avrupa kısmı, Türkiye Asya kısmı, Almanya, İran, Hindistan, Çin, Afrika ve Amerika.
Kübizm ve Soyut Sanat – Alfred Barr, 1936
Barr'ın etkileyici çizimi, kübizm akımının modernizm içinde oynadığı rolü kendine has diliyle gösteriyor, anlatıyor, açıklıyor, göze sokuyor. Artık hangisi uygun görülürse. Bu şema bugün hâlâ 20.yüzyıl modernizminde bir dönüm noktası olarak görülmekte.