Arama

Edebiyatın dört yazarından eski Ramazan anıları

Sokağı edebiyata taşıyan yazar olarak anılan Hüseyin Rahmi'nin ilk orucunu dokuz yaşında tuttuğunu ve "Ömrümde hiç unutamayacağım günlerden biriydi." şeklinde hatıralarında anlattığını biliyor muydunuz? Peki Yahya Kemal'in Topkapı Sarayı'nı ziyaret ederken Yavuz Sultan Selim'in odasını "Fakirane bir han odasını andırıyor." şeklinde tarif ettiğini? Sizler için edebiyatın usta kalemlerinin hatıralarındaki eski Ramazanları derledik.

  • 10
  • 26
AHMET RASİM, ESKİ RAMAZANLAR
AHMET RASİM, ESKİ RAMAZANLAR

Üçüncü akşam kayınpedere gitmeli! Mabeyne, Saraya, Kilercibaşı hangi akşam gitmeli? Ahmet Rasim eski Ramazanları ve Ramazana hazırlığı anlatıyor.

Ramazan gelmeden pek çok şey değişir, üç ayları tutanlar ibadete çekilir, her gün dua ederler, bu mübarek günlerin gelişini neşe ile beklerler, bunların dışında kalanlar ise ramazana karşı üç-dört gün, hatta bir hafta evvelinden saygılı ve hasretli bir vaziyet alırlardı. Ramazan evveli zevât fesi, üstü başı düzenler, fesi atıp yerine hangi tarikata mensup ise ona mahsus taç, fahr, kavuk, külah giyenler, arakiye, amame, sarık, ağabani, çevre, mendil, şal, düz renkli kumaş örtü, kelleyi tıraş ettirenler, sakal salıverenler, türlü türlü renkte, biçimde, kıymette, cübbe, kürk, hırka, aba, entari, şalvar, mest, lapçın, serhatlık, galoş-kundura tedarik edenler , Misvak tazeleyenler, hilal, laşık alanlar. Dileklerarası'ndaki gözlükçü Mehmet efendiye düz, kısa, imameti, yasemin, kiraz, gül, çubuk ağızlık ısmarlayanlar, on bir aydan beridir eskimiş olan kuka, mercan, necef, anber teşbihlerini tamir ettirenler, ağır ağır hafif misk, kalemsek yağı sürünenler, sürme çekenler, Mushaf, Evrad, Kuranı-ı Kerim'den seçilmiş bölümler alanlar, hatim indirmeye hazırlananlar.

  • 11
  • 26

Saatçilere başvuranlar, toplanıp akşamüzeri oturulacak berber, tütücü, tuhafiyeci, dükkanları ile meşhur Beyazıt sergisindeki bölmeleri, geceleri çıkılacak yerleri konuşanlar, öğleden, ikindiden sonra gidilecek camileri, dinlenecek hafızları, vaizleri kararlaştıranlar, kimlere iftara gidilmesi lazım geldiğini, kimlere iftara davet etmek münasip olacağını düşünenler. Kalem'de nöbet cetveli yapanlar, hatta Süleymaniye camiine ilk ''Merhaba'' kurulacak hayır ''Safa Getirdin'' kurulacak diye bahse girişenler, Müneccimbaşı takvimi alarak günü, gecesi gelmeden sahur ve imsak zamanlarına bakıp;

  • 12
  • 26

-Bu sene sahur erken, imsak yedi buçukta, diye ikide birde söylenenler, muvakkithame tavsiye eyleyenler, çeyrekte yirmi dakika veyahut Hatm-i şerif ile teravih kıldıran camileri sayıp dökenler, simitçi, çörekçi dükkan ve fırınlarını sayanlar, ilk cumasında Eyüp'e gitmek için söz verenler, yaz ise Silahtar Ağa gibi mesirelerde hem iftar etmek, hem de teravih kılmak hatıratını öne sürenler, bunlara mukabil nerede iftar edebileceklerini soruşturanlar:

- Bizim mümeyyiz ramazanda hiç gelmez, yine her akşam evrakı evine götürmeli! Sabah uğrayıp almalı!

-Üçüncü akşam kayınpedere gitmeli!

-Mabeyne, Saraya, Kilercibaşıya hangi akşam gitmeli?

-Sultanahmed'de de teravih bir başka oluyor.

-Bu ramazanda da kilo alacağım.

Ve benzeri hasbihallerde bulunanlar az değil idiler!

  • 13
  • 26
YAHYA KEMAL BEYATLI, ASIRLARCA ARALIKSIZ OKUNAN KUR'AN-I KERİM
YAHYA KEMAL BEYATLI, ASIRLARCA ARALIKSIZ OKUNAN KUR’AN-I KERİM

Türk edebiyatının ünlü şairlerinden Yahya Kemal (Beyatlı), İstanbul'un işgal altında bulunduğu günlerde Topkapı Sarayı'nı ziyaret etmiş, oradaki intibalarını ve hissiyatını 14 Şubat 1921 tarihli İleri gazetesinde yayımlanan ''Hilafete Yakın Bir gün'' başlıklı yazısıyla dile getirmiştir. Şair, Saray katiplerinden Lütfi Bey'le birlikte dolaşırken, Yavuz Sultan Selim'in odasını şöyle tarif ediyor:

  • 14
  • 26

"Cihangir Selimi Evvel'in (Yavuz Sultan Selim) odası o kadar küçük ve sade ki, uzun seferlerinden birinde konduğu fakirane bir han odasını andırıyor. Zannediyorsunuz ki, eyerlenmiş atı yanı başındaki kapıda beklemektedir. Büyük Padişah, kısa bir istirahatten sonra çıkıp gidecek. Revan Köşkü'nde gezerken, kulağıma derinden bir Kur'an sesi geldi. Birdenbire İslam mimarisini tam manasıyla gördüm. Çünkü İslam mimarisinin içine, bir ruh gibi muhakkak rahle başında bir Kur'an sesi lazım. O olmadığı zaman, bu mimari kuru bir şekilde görünüyor. Bu fikrimi, rehberim Lütfi Bey'e söyledim ve bu Kur'an sesinin nereden geldiğini sordum. ''Hırka-i Saadet Dairesinde'' dedi. Yavaş yavaş sesin geldiği pencereye yaklaştım. Baktım: yeşil, yemyeşil ruhani yeşil bir daire, pencereye arkasını çevirmiş bir hafız, öteki aleme dalmış bir ruhun istirahatiyle okuyor, diğer bir hafız da gözlerini yummuş, birr köşede tesbihini çekerek bekliyor. Rehberim Lütfi Bey'e sordum: ''Hırka-i Saadet'te ne zaman bu hatim indirilr?'' Lütfi Bey, gülümseyerek kulağıma dedi ki: ''Her gün! Her saat! Dört yüz seneden beri geceli gündüzlü bilafasıla…''

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN