Edebiyatın velûd çiçekleri
Çiçek bir bitkinin üreme organlarını taşıyan kısmıdır. Birçoğu hoş kokulu ve güzel renklidir. Bunun için, süs olarak, bahçelerde, parklarda, evlerde yetiştirilir. Çiçek, birbiri üzerine yığılmış yaprakların biçim ve renk değiştirmiş şeklinden başka bir şey değildir. Sonradan meyva şeklini alır, tohumları ile yeni yeni bitkilerin doğmasını sağlar.
Giriş Tarihi: 11.05.2018
21:09
Güncelleme Tarihi: 01.06.2020
16:09
GÜL (ROSA)
Dini bir sembol olarak Osmanlılar'dan bu yana kullanılagelmiş ve süsleme sanatları içerisinde kendine özel bir yer edinmiştir.
İkiçenekliler sınıfının, Rosales takımının, Gülgiller familyasından bir bitkidir. Kuzey yarımkürenin ılıman ve subtropikal bölgelerinde yetişir. Kışın yaprağını döker, ancak bazı türleri ise sürekli yeşil dir. Dikenli çalı ya da ağaççık görünümündedir. Gövdesi dik ya da sürüngen olabilir. Bazı türleri ise sarılıcıdır. Çiçekler kırmızı, beyaz, sarı, pembe hatta siyah renkte olabilir. Gülün çiçekler arasında apayrı bir yeri vardır. Mitoloji de güzellik tanrıçası Afrodit 'in çiçeğidir. Dini bir sembol olarak Osmanlılar 'dan bu yana kullanılagelmiş ve süsleme sanatları içerisinde kendine özel bir yer edinmiştir. Gül, Türk ve Dünya Edebiyatı 'nda şiir ve romanlarda, şarkılarda aşkı sembolize eden bir çiçektir.
"İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman. Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş, çoğum gitmiş de azım kalmış, umurumda değil."
Nazım Hikmet
LALE (TULİPA)
Lale, zambakgiller familyasından, Tulipa cinsini oluşturan güzel çiçekleri ile süs bitkisi olarak yetiştirilen, soğanlı, çok yıllık otsu bir bitkidir. Anavatanı Pamir , Hindukuş ve Tanrı Dağları 'dır. Türkler, göçleri esnasında bu bitkinin soğanlarını Anadolu 'ya getirmiştir. 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman tarafından Hollanda Kralı 'na gönderilen laleler, ilk başta Hollandalılar'ı ve kısa zaman içerisinde tüm Avrupalılar 'ı hayranlık içinde bırakmıştır.
Lale, özellikle doğu kültür ve mitolojilerinde özel bir yere sahiptir. Hollanda'da Lalemania , Osmanlı'da da Lale Devri olarak adlandırılan belirli dönemlere markasını vurmuştur. Osmanlı sanatlarının gözbebeği sayılan lale, edebi eserlerde sıkça kullanılır. Mitolojilerde de lalenin ortaya çıkışına dair farklı ve çok çeşitli hikâyeler anlatılır.
"Mevsimin tam lâle zamanı, Geçtim bir akşam Sâdâbat'tan, Koltuğumda Nedim divanı."
Cahit Sıtkı Tarancı
KARANFİL (DİANTHUS CARYOPHYLLUS)
Pembe, kırmızı, beyaz ve mor gibi renkleri olan karanfil güzel kokusuyla bilinir. Doğada olan türlerinin yanında, evlerde de yetiştirilir, ancak daha çok seralarda yetiştirilmektedir. Ilıman iklimde, çok az güneşli veya yarı gölgeli ortamlarda sağlıklı bir şekilde yetişirler. Çeşitleri ise şunlardır:
– Büyük çiçekli karanfil: Bir sapta büyük bir veya az sayıda çiçek bulunur. – Dağınık karanfil: Çok sayıda küçük çiçekler açar. Saksılarda sarkık olarak yetiştirilebilir. – Bodur ve toplu çiçekli: Her sap üstünde çok sayıda küçük çiçekler açar.
" Sen o karanfile eğilimsin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele."
Edip Cansever
PAPATYA (ASTERACEAE)
Hemen her yerde yetişebilen bu narin bitkinin güzel bir çiçek olmasının yanında, insan sağlığı için yararlı birçok özelliği de bulunmaktadır. Papatya, diğer çiçekler kadar gösterişli değilse de, en özel çiçeklerdendir. Âşıkların sevilip sevilmediklerini sordukları papatyanın güzelliği sadeliğinden gelir. İlk akla gelen türü kır papatyalarıdır . Hemen her yerde yetişebilen bu narin bitkinin güzel bir çiçek olmasının yanında, insan sağlığı için yararlı birçok özelliği de bulunmaktadır.
" Varsın her şey sonraya kalsın Sonraya, en sonraya Sözgelimi iki bin altı yüz kırk bir mil. Bir papatya ne kadar uzağı görebilirse O kadar yakın kalplerimiz birbirine"
Edip Cansever