Hangi yazar hangi fakülteyi terk etti?
Necip Fazıl'dan Abdürrahim Karakoç'a, Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Edip Cansever'e birçok yazar, edebiyat dünyasına damgalarını vurdu. Kendi dönemini ile sınırlı kalmayıp sonraki nesilleri de etkileyen bu yazarlardan bazılarının yüksek tahsili yoktu. Peki, edebiyatımızın mihenk taşları olan bu yazarlar, hangi bölümleri terk ederek tahsillerini yarıda bıraktılar? Siz Fikriyat okurları için derledik.
Giriş Tarihi: 01.11.2019
15:33
Güncelleme Tarihi: 01.11.2019
15:49
Fizik-Kimya-Biyoloji sınıfında okuduğu iki yılın ardından İstanbul Hukuk Fakültesi'nde dört yıl kayıtlı öğrenciliği sonunda mezun olmadan ayrıldı . Askerlik döneminin (1942-1945) ardından İstanbul'a döndü. İki yıl sonra Şişli Terakki Lisesi'ne muallim muavini olarak girdi. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kaydolmasına rağmen buradan da diploma alamadı.
EDİP CANSEVER- YÜKSEK TİCARET OKULU
İstanbul Beyazıt'ta 8 Ağustos 1928'de doğan Edip Cansever'in edebiyata olan ilgisi çocukluk yıllarında başladı. Cansever'in ilk şiiri 1944 yılında İstanbul Dergisi'nde yayımlandı. 1946 yılında İstanbul Erkek Lisesi'nden mezun oldu. Daha sonra yükseköğrenim için Yüksek Ticaret Okulu'na girdi fakat devam etmedi. Kapalıçarşı'daki babasından kalan dükkânda halı ve antik eşya ticareti yapmaya başladı. Cansever, daha sonra lise çağlarında gençlik hevesiyle yazdıklarının yer aldığı ilk şiir kitabını "İkindi Üstü" adıyla 1947'de yayımladı
MELİH CEVDET ANDAY- SOSYOLOJİ
1915'te İstanbul'da doğan Melih Cevdet, ortaokula kadar burada eğitim gördü. Daha sonra Ankara Gazi Lisesi'nden 1936'da mezun oldu. Burada Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat ve Orhan Veli okul arkadaşlarıdır. Liseyi bitirdikten sonra bir süre hukuk fakültesine devam etti. Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi 'ne kaydoldu. Fakat Devlet Demiryolları'nda memur olarak çalıştığı için öğrenimine devam edemedi. 1938'de Çalıştığı kuruluş tarafından sosyoloji öğrenimi görmek için Belçika'ya gönderildi. Ancak iki yıl sonra II. Dünya Savaşı çıkınca zorunlu olarak yurda döndü. 1942'den başlayarak Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü'nde danışmanlık, Ankara Kitaplığında memurluk, gazetecilik yaptı.
Menemen'de 15 Haziran 1925 tarihinde doğan Attila İlhan'ın babası döneminin başarılı savcılarından biridir. Edebiyata, şiire meraklı babası sayesinde küçük yaşlardan itibaren edebiyata ilgi duymaya başlayan İlhan, ilk ve orta öğreniminin büyük kısmını İzmir'de tamamladı. Öğrencilik yıllarında ilk şiirlerini yazmaya başladı. İzmir Atatürk Lisesi'nde okuduğu sırada okulda tanışıp âşık olduğu bir kıza Nazım Hikmet'in şiirini mektup olarak yazdı. Nazım Hikmet'in şiirlerinin paylaşmanın yasak olduğu bu dönemde mektup öğretmenleri tarafında yakalanınca çok büyük bir yasal suç işlemiş olarak sayıldı ve okuldan atıldı . Daha sonra bu olay hukuksal boyuta taşındı. Attila İlhan, 1941 yılında 3 hafta tutuklu kaldıktan sonra 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Tutuklu kaldığı dönemde kendisi adına bir daha Türkiye'nin hiç bir yerinde eğitim göremez kararı çıkınca, babasının uğraşları sonucunda bu kararı 1944 yılında ortadan kaldırdı.
Üç yıl sonra eğitimine yeniden başlayabilen Attila İlhan, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne başladı. İkinci sınıfta okurken Paris'e gitti. Türkiye'ye döndü ama hakkındaki siyasi suçlamalar, gözaltılar sebebiyle ağırlıklı olarak Paris'te yaşamaya başladı. Bundan sonraki 6 yıllık dönemini 6 İstanbul-Paris, İzmir-Paris arasında geçiren İlhan; tamamen Türkiye'ye döndükten sonra yapmaya başladığı gazetecilik mesleğindeki yoğunluk nedeniyle üniversite eğitiminin son senesinde okuldan ayrıldı.