İkinci Abdülhamid hangi filmleri izlemek istedi?
Ses yok, aksiyon yok, art arda birbirinden bağımsız olaylar… İnsanların bunu ilk gördükleri an salondan korkarak kaçışmaları… İki kardeş bir alet icat etti ve bir sektör ortaya çıktı. Sinema… İnsan hayatına girmesinden beş ay sonra Sultan İkinci Abdülhamid'in seyrine sunuldu. Ardından, Türklerin perdeye yansıtarak yaptıkları Karagöz oyununa arkadaş oldu. Osmanlı Dönemi sinemasını sizler için mercek altına aldık.
Giriş Tarihi: 25.10.2018
19:30
Güncelleme Tarihi: 25.10.2018
19:57
TÜRK KARDEŞLERİN AÇTIĞI SİNEMA SALONU
İstanbul yakasında ise Sirkeci'de Kemal ve Şakir (Seden) kardeşler Fuat Uzkınay ile birlikte "Ali Efendi" ve Demirkapı'da "Kemal Bey" sinemalarını açarlar. 1914'te Murat ve Cevat Beyler tarafından İstanbul yakasında ilk film gösterisinin yapıldığı "Fevziye Kıraathanesi"nin yerinde "Milli Sinema" adıyla açılan sinema, Türkler tarafından işletilen ilk sürekli sinema salonu olarak tarihteki yerini alır. Daha sonra bunları "Elektra", "Elhamra" ve "Opera" sinemaları izler. İzmir'de de Kordonboyu'nda 1909'da ilk açılan Pathe Kardeşler ya da Kramer Sineması'nı izleyen diğer sinemalar ise "Asri Sinema", "Ankara Sineması", "Lale Sineması", "Milli Sinema", "Elhamra Sineması", "Tayyare" Sinemaları ile Güzelyalı ve Karşıyaka'daki sinemalar olmuştur.
Türkiye'de sinema denilince Weinberg, akla gelen tek uzman sinemacıydı. Bu tarihlerde Türkiye sinemayı keşfetmiş, aynı zamanda sinema da Türkiye'ye gelip geçen ve daima egzotik görüntüler peşinde olan yabancı operatörler, sinemacılar yoluyla Türkiye'yi keşfetmişti.
ÇEKİM İÇİN İKİNCİ ABDÜLHAMİD’İN İZNİ
Weinberg, Türk Sineması'na yaptığı büyük katkılar nedeniyle tarihsel açıdan çok yönlü bir öncü olarak dikkatimizi çeker. Türkiye'de sinemanın öncülüğünü yapan Weinberg, Sarayda, paşa konaklarında ve en önemlisi, Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) ile İstanbul Sultanisi (İstanbul Erkek Lisesi) başta olmak üzere okullarda film oynatan, ilk sürekli sinema salonunu açan, film çeken, ilerde değineceğimiz Merkez Ordu Sinema Dairesi'nin ilk yöneticisi olan bir kişi olarak adeta bir mitos haline gelmişti.
Sigmund Weinberg, kendisi için vaha olan Osmanlı'yı filme almak için Sultan İkinci Abdülhamid'e 23 Ekim 1899 yılında bir izin talep dilekçesi yazar. Dilekçe ile beraber padişaha bir adet sinematograf kataloğu da gönderir. Dilekçede Weinberg, Osmanlı ordusunun modernliğini gösterecek şekilde, ordunun çeşitli sınıflarının sinema görüntülerini ücretsiz çekeceğini yazar.
İLK MÜSLÜMAN TÜRK SİNEMACISI: FUAT UZKINAY
Weinberg'in İstanbul Sultanisi'ndeki film gösterileri sırasında ileride göreceğimiz gibi, genç bir sinema heveslisi olan ilk Türk Sinemacısı Fuat Uzkınay yetişecektir. 14 Kasım 1914 tarihinde çekilen "Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin Yıkılışı" adlı belge filmin ilk Türk filmi olduğu ve bu filmi çeken Fuat Uzkınay'ın da ilk Türk Sinemacısı olduğu düşünülmesine rağmen, bu filme ait hiçbir belge ya da bulgunun olmaması, bu film üzerine yıllardır süren bir kuşkuyu da beraberinde getirdi.
Fuat Uzkınay İstanbul Erkek Lisesini bitirdikten sonra girdiği İstanbul Dar'ül-fünun'un fizik-kimya bölümünde bir yandan eğitimini sürdürürken bir yandan da önce öğretmenlik, sonra da İstanbul Sultanisi'nde dâhiliye memurluğu görevlerini sürdürdü.
BALKANLAR'IN LUMİERE KARDEŞLERİ
Tarihi olaylar değiştirilemez, ancak yeni bulgular tarih hakkındaki bilgilerimizi değiştirir ve geliştirir. Yeni bulgu ve belgelere göre Türk Sineması'nın başlangıç tarihi 1911'dir. Osmanlı Devleti sınırları içinde olan Manastır'da fotoğrafçılık yapan Osmanlı Uyruklu Janaki ve Milton Manaki kardeşler, "Balkanlar'ın Lumiere kardeşleri" olarak biliniyorlar. Londra'dan getirdikleri Bioscope 300 adlı kamera ile 1911'de çektikleri "V. Sultan Mehmed Reşat'ın Manastır Ziyareti" adlı belgeseli Lumiere kardeşlerden 12 yıl sonra, Fuat Uzkınay'dan 3 yıl önce çekilmişi. Söz konusu bu belgesel Osmanlıların son döneminde çekilen ilk film olma özelliği taşımakta ve orijinal kopyası Makedonya-Üsküp Sinemateki'nde bulunuyor.
MERKEZ ORDU SİNEMA DAİRESİ
Birinci Dünya Savaşı'nda sinemanın güçlü bir propaganda aracı olduğu anlaşılmıştı. Savaş sırasında Türk ordularının başkomutanı Enver Paşa, Almanya'ya yaptığı bir ziyaret sırasında Alman Ordusu'nda bir "sinema kolunun" kurulduğunu ve bu kolun çektiği bazı filmleri seyredince, sinemaya verilen değeri anlamıştı. Enver Paşa, yurda döndüğünde ilk iş olarak aynı kolun Osmanlı Ordusu'nda da kurulması için emir verir. 1915 yılı ortalarına doğru Osmanlı Ordusu'nda da "Merkez Ordu Sinema Dairesi" adıyla bir birim kurulur. Böylelikle Enver Paşa, Türk sinemacılığının başlamasını sağlamış olur.
Bu dairenin başına, halka ilk film gösterilerini yapmış olan Weinberg, onun yardımcılığına da o sıralarda teğmen olan Uzkınay getirilir. Merkez Ordu Sinema Dairesi, bugünkü İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nin karşısındaki binada çalışmalarına başladı. Bu daire başlangıçta, savaşla ya da başkomutanın ve padişahın resmi ve özel yaşamlarıyla ilgili belge filmleri çekti. Daha sonra, Ayasofya'daki bugünkü "Askeri Müze"nin bir bölümüne taşınan Merkez Ordu Sinema Dairesi'nde gerek merkezin çektiği filmler gerekse yabancı askeri filmler ve savaşla ilgili aktüalite filmleri burada halka gösterilmeye başlandı.