Klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eser
Dünyanın bilinen ilk halısının nerede bulunduğunu biliyor musunuz? Peki, Osmanlı mimarisini zirvelere çıkaran eserimizin hangisi olduğunu? Sizler için klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eseri derledik.
Giriş Tarihi: 14.06.2019
15:02
Güncelleme Tarihi: 14.06.2019
16:27
Karelerin etrafını saran birinci bordürde efsanevi bir hayvan olan grifon figürleri, daha enli ikinci bordürde Hun sanatında metal, ahşap ve keçe üzerinde türlü şekillerde bulunan Sığın geyikleri yer alır. Üçüncü bordürde, orta karelerin içinde de görülen sembolik palmet motifi vardır. Dördüncü bordürde, tırısla giden atlar, atlara binmiş veya bir atlamalı olarak yanında yürüyen insan figürleri sıralanmıştır. İnsanların kıyafetleri bütün bordür boyunca gerek renk gerekse biçim bakımından aynı özelliklere sahiptir. Atların hepsinin yeleleri kesilmiş, kuyrukları bağlıdır.
Bu eşsiz eserin ele geçmesiyle başlayan tartışmada pek çok araştırmacı, Orta Asya'daki göçebe topluluklarının bu mükemmellikte bir halıyı dokuyacak kültür ve teknikten yoksun oldukları ve üzerinde bulunan grifonların Ahamenid hanedanı (İran'da bu dönemde hüküm sürmüş bir hanedan) zamanındaki Pers üslûbunu yansıttığı iddiasıyla halıyı İran'a mal etmek istemiştir.
Bu örnek, sanat eserinin aynı zamanda belgesel yönünün ve sanatçının yaşadığı çağın hayat tarzını eserine yansıtmasının ne derece önemli olduğunu göstermektedir. Halının desenin hazırlayan yetenekli sanatçı veya sanatçılar bu derece başarılı soyut ve realist desen ve figür birikiminin yanında aynı zamanda belgesel nitelikli eser vermişlerdir. Halının bordüründe görülen ve natüralist bir anlayışla dokunan sığın geyikleri sadece Asya'da yaşayan hayvanlardır.
Atların kuyruklarının bağlanması Türk toplulukları arasında yaygın bir gelenektir, savaşa giden askerin ölümü (şehitliği) göze aldığını gösterir ve yelelerinin kesilmesi Türklerde bir yas alâmeti olarak bilinmektedir. Dolayısıyla la bu halının desenini tasarlayan dahi sanatçı binlerce yıl öncesinden günümüze gelen eserine kendi düşüncesinin, inancının ve yaşantısının imzasını da atmıştır. Daha sonra bir İskit mezarında bulunan son derece ince dokunmuş halı kalıntıları Pazırık halısının belli bir yerden getirilmiş tek örnekler olmadığını, aksine yaygın bir geleneğin ürünleri olduğunu göstermiştir.
Çok olgun bir sanat anlayışını yansıtan bu şahane halının hem dokumu yönünden, hem desen ve kompozisyon açısından hem de malzeme kalitesi bakımından bu olgunluğa erişmek için geriye doğru çok uzun bir birikim süreci olduğu muhakkaktır. Bu değerli dokumanın, aksini iddia eden tüm zorlama iddialara rağmen, Orta Asya topluluklarının doğayla iç içe yaşamlarında zengin hayal güçleriyle geliştirdikleri desenlerle, -muhtemelen güzel genç kızların- mahir ellerinde dokunduğunu ifade etmek en gerçekçi yaklaşımdır.
Sanat eserine bambaşka boyutlar katan bir diğer Sultan Han. Sultan Han, Aksaray-Konya karayolu üzerinde, kendi adıyla anılan Sultan Han kasabasındadır. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılan eser 1229 yılında tamamlanmıştır. Mimarı Şam'lı Muhammed bin Havlan 'dır. Yaklaşık 4990 metrekarelik bir alana sahip olan dörtgen planlı yapı, Anadolu'daki Selçuklu kervansaraylarının en büyüğüdür. Klasik Selçuklu kervansaray şemasının en başarılı örneklerinden olan Sultan Han ileri taşan mermer taç kapısı, köşelerdeki kulelerle 50 metre genişliğindeki abidevi cephesi ve dıştan kulelerle desteklenmiş duvarlarıyla bir kaleyi andırmaktadır.