Milli benliğimize sahip çıkan isimler
Kültür, bir milletin var oluşunun en somut göstergesi, dünden bugüne gelişinin otobiyografisidir. Kültürü var eden insan, kimi zaman onu çeşitlendirdi kimi zaman da başka yöne çevirdi. Bilhassa yakın tarihimizde geleneksel kültürümüze karşı yok etme çalışması yapıldı. Kültürümüzden sanatlarımıza birçok alan ihmal edildi, görmezden gelindi, başkalaştırıldı veya yok edilmeye çalışıldı. Bunun farkında olup geleneksel kültürümüze ve milli benliğimize sahip çıkan isimler de oldu. İşte, kültürümüzün müteşekkir olacağı o isimler…
Giriş Tarihi: 26.01.2019
14:23
Güncelleme Tarihi: 26.01.2019
15:49
Fuad Köprülü, Türkiye'de modern ve Batı tarzı tarihçiliği yerleştiren adam olarak biliniyor. Ancak Köprülü örneğinde olduğu gibi bu gelenekten vazgeçmek anlamına gelmiyor hatta büyük ölçüde millî şuurla ilgili geleneğin yer edinmesi anlamına geliyor. Özellikle genç yaşında yayınladığı Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar kitabı ile hem modern tarihçiliğin kapısını açan hem de dünyanın ilgisini Türkoloji alanına çeken Köprülü, bu kitabıyla Türkiye'nin hem millî hem manevi köklerinde büyük öneme sahip olan ve halkın kültüründe bugünlere dek etkileri yaşayan bir damarı tarih disiplinine hediye ederek önemli bir misyonu gerçekleştirdi. Bu kitapla birlikte Ahmet Yesevilerin, Hacı Bektaşlar, Yunuslar ve Türkiye'yi İslam'la Türkleştiren diğer alperenler de tarihimizin resmî bir parçası hâline geldi. Din ve tasavvuf tarihi çalışmalarının dışında hukuk, ekonomi, folklor gibi toplum hayatının tüm alanlarında da kalem oynatarak bu açıları da dikkate alan bir tarih disiplini oluşturdu.
"Yasaklı yıllarda Kuran öğretimine adanan bir hayat"
Mehmet Öğütçü, İslâm âlimi ve tasavvufçu. Gönenli Mehmed Efendi olarak tanınmaktadır. Aslen Kırımlı bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak Gönen'de doğdu. Babası Osman Efendi, annesi Fatma Hanım'dır. İlk öğrenimini ve hıfzını tamamladıktan sonra 1920'li yıllarda İstanbul'a gitti. Serezli Ahmed Şükrü Efendi'nin ders halkasına devam ederek 1925'te kıraat ilminden icâzet aldı. Bu arada Medresetü'l-irşâd'a kaydoldu. Medreselerin kapatılması üzerine (1924) yeni açılan İmam-Hatip Mektebi'nin son sınıfına kabul edildi; 1927 yılında bu okuldan mezun oldu. Soyadı kanunu çıktıktan sonra Öğütçü soyadını aldı. 2 Ocak 1991 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile halkta büyük bir yer edinmiş olan Kuran öğretimi de 24 yıl sürecek bir yasak dönemine giriyordu. 1930'larda büyük şehirlerden başlamak suretiyle ilkokul ders programından Kuran dersleri, ortaokul ve lise programından ise din ve Arapça dersleri kaldırıldı. 1948 yılına kadar süren bu yasak ancak ilk çok partili seçimlerden sonra din eğitimi ihtiyacının toplumsal bir talep olarak belirmesi ve "Artık ölümüzü yıkayacak adam bulamıyoruz" şikâyetlerinin artması üzerine yumuşayacak ve 1949'da ilk imam hatip lisesi açılacaktı. Ezanın Arapça aslının bile 18 yıl yasaklı olduğu bu dönemde Kuran ve din eğitimi şahısların özel çabalarıyla gizli kapaklı yapılıyordu. Halkın bu manevi geleneğini yaşatan bu zatların en fazla iz bırakanlarının başında ise Gönenli Mehmet Efendi geliyordu. 1954-82 arasında Sultan Ahmet Camii'nde vaizlik görevinde bulunan ve Kurra Reisi de olan Gönenli Hoca, yasak ve baskıların sürdüğü 1940'tan itibaren Kuran öğretimi ve hafızlık hizmetlerine başladı. 40 yıl boyunca birçok Kuran kursunun açılmasına öncülük etti ve bizzat emek vererek binlerce Kuran talebesi yetiştirdi.
"Toplum hayatında aktif din ve tasavvuf geleneği"
Mehmed Zahid Kotku, İslam âlimi, yazar, din adamı, vaiz, Nakşibendi şeyhi. 1897 yılında Bursa Pınarbaşı'nda doğdu. 13 Kasım 1980 yılında İstanbul'da vefat etti.
Tasavvuf yollarından biri olan Nakşibendiliğin üstatlarından biri olan Mehmed Zahid Kotku şüphesiz Türkiye'de tasavvuf geleneğini yaşatanların tek örneği değildi. Bu gelenek pek çok farklı yol ve kol üzerinden güzide isimlerle tüm engellere rağmen yaşatıldı. Kotku hazretlerinin en önemli özelliklerinden biri ise dinî ve tasavvufi geleneği toplumsal hayattan yalıtılmış olmaktan çıkararak sosyal hayatın tüm yönlerine etki edecek bir dinamizmle vaz etmesiydi. Kendinden önce bu geleneği yaşatan Abdülaziz Bekkine hazretleri kendi zamanında mütedeyyin gençleri eğitime yönelterek belli bir entelektüel altyapının oluşmasını sağlarken, Kotku hazretleri bu gençleri çağı yakalamaya, toplumsal, siyasi ve ekonomik hayatta daha üretken olmaya yönlendirdi. Birçok siyasetçi ve bürokratın yanında üniversiteli birçok genci irşat halkasında topladığı gibi onları ülke için kamusal alanda bir şeyler yapmaya hatta siyasete atılıp yönetimde söz sahibi olmaya yönlendirdi. Nitekim 1970'lerden sonra ülkenin siyasi, bürokratik, ekonomik hayatında temayüz eden birçok şahıs onun irşat halkasından çıkarak başlı başına bir hareket teşkil ettiler.