Türk ve Dünya edebiyatının önemli yazarlarının ilham evleri
Her yazar kendi başına kalma, eserlerini sakin bir kafayla yazma ihtiyacı duyar. Bu nedenle önce kendi dünyalarını kurmak, sonra okuyucusunu bu dünyanın içine dâhil etmek isterler. Bir yazarın evi, ister koca bir köşk olsun isterse yıkık dökük bir kulübe, o yazarın bir parçası olur. Bu nedenle yazarların eserlerini yazdıkları bu ilham kaleleri her daim merak konusu olmuştur. Türk ve Dünya edebiyatının önemli yazarları eserlerini nasıl, hangi ortamda yazdılar, ne gibi kişisel eşyalara sahiptiler? Sizler için ünlü yazarların eserlerini yazdıkları ilham evlerini listeledik.
Giriş Tarihi: 15.02.2019
15:38
Friedrich Nietzsche, Switzerland
"Sevgili eski dostum, şimdi tekrar Engadin'e döndüm, üçüncü kez ve yine burada ve başka hiçbir yerde gerçek evim ve üreme yerim olmadığını hissediyorum." (Friedrich Nietzsche, 1883)
Nietzsche , 1883-1888 yıllarının ve 1881 yılının yaz aylarında İsviçre'deki bu evde yaşadı. Birinci katta bir oda kiraladı ve "İyi ve Kötünün Ötesinde", "Ahlaki Değerlerin Soyağacı", "Putların Alacakaranlığı" ve "Deccal" gibi en güçlü kitaplarını bu evde yazdı. Ev daha sonra bir Nietzsche müzesine dönüştürüldü.
Ernest Hemingway'in eşi Pauline ve iki oğlu Patrick ve Gregory ile birlikte 1931-1940 arasında yaşadığı Florida'da bulunan evi, 1964 yılında müze haline getirilir. Nobel ve Pulitzer Ödüllü yazar, birçok eserini bu evin ikinci katındaki çalışma odasında kaleme alır. Müze yetkilileri, Hemingway'in evde sadece dokuz yıl yaşadığını, ancak eserlerinin yüzde 70'ini burada ürettiğini belirtiyor.
Anton Çehov, 1900 yıllarında, Rusya'da yaşadı, eserlerinde bu coğrafyayı ve insanlarını konu edindi. Azak Denizi kıyısındaki Taganrog şehrinde Anton Çehov'un doğduğu ev bulunur. Bu nedenle, Rusya'da Taganrog Çehov'un şehri olarak anılır. Çehov'un Moskova Üniversitesi'ne tıp eğitimi için gitmeden önce ailesiyle birlikte yaşadığı mütevazı ev bugün bir müze. Şehirde yazarın adının verildiği bir cadde, meydan, tiyatro ve kütüphane de bulunuyor. Çehov, bir taraftan doktor olarak en uzak köylerdeki hastalarla bile ilgilenirken, bir taraftan köyde üç okul, bir klinik yaptırır. Yazarlığının en verimli yıllarından bir bölümünü burada geçirir. 6. Koğuş, Üç Yıl, Kara Keşiş, Bilinmeyen Bir Adamın Hikâyesi, Mujikler gibi hikâyelerini burada yazar. Başyapıtlarından biri olan Martı bu yılların ürünüdür. Bahçe işleriyle de uğraşır. 1899'da Çehovlar araziyi satıp Yalta'ya taşınır. 1940 yılında ev müzeye dönüştürülür.
Lev Nikolayeviç Tolstoy, Rusya
Rus ve Dünya Edebiyatı'nın büyük ustalarından Lev Tolstoy, 28 Ağustos 1828'de 32 odalı, 3 katlı Yasnaya Polyana'daki bu evde dünyaya gelir. Yazar, 1856'da St. Petersburg'dan gelerek Yasnaya Polyana'daki bu eve yerleşir. Tolstoy'un ailesi büyüdükçe ev (13 çocuk) yeni eklentiler yapılarak genişletilir. Tolstoy'un, Savaş ve Barış, Anna Karenina gibi romanlarını yazdığı, karmaşık olaylarla dolu yaşamının 50'den fazla yılını bu evde geçirir. Ölümünden sonra da buraya defnedilir. 1921'de yazarın kızı Aleksandra tarafından müzeye çevrilen bu ev, şimdilerde torunları tarafından işletiliyor. Müzede Tolstoy'a ait notlar, kütüphane ve eşyalar görülebilir.
Louis-Napoléon Bonaparte'nin 1851'deki hükümet darbesinden sonra Paris'ten sürgün edilen Victor Hugo önce Belçika'ya, oradan da Manş Denizi'ndeki Guernsey Adası'na gelir. 1856'da Hauteville House'a yerleşir. Saint Peter Limanı'nı tepeden gören bu evde, Sefiller, Deniz İşçileri gibi başyapıtlarını yazar. 1927'de ev Hugo'nun torunları tarafından müzeye dönüştürülür.
1604'te inşa edilen binanın ikinci katı, yazarın 15. Louis dönemi imzalı mobilyaları, üzerinde gazetelerini okumaktan büyük zevk aldığı söylenen ve 17. yüzyıl ipek Osmanlı sancağıyla örtülü divanı, portreleri, resimleriyle süslü.