Arama

Klasik Türk Müziğine katkı sağlayan Ermeni bestekârlar

Ermeniler, Osmanlı'nın "millet-i sadıkası" olarak bilinen bir milletti. Asırlar boyunca Osmanlı himayesinde yaşayan Ermeniler, sanat ve zanaatın birçok alanına önemli katkılarda bulunarak adeta bir kültür mozaiği oluşturdular. O alanlardan biri de Türk müziğiydi. "Kimseye etmem şikâyet", "Gamzedeyim deva bulmam", "Bu akşam gün batarken gel" gibi en meşhur eserlerle Klasik Türk Müziğine katkı yapan Ermeni bestekârları sizler için derledik.

  • 11
  • 18
KİRKOR KAHYAYAN
KİRKOR KAHYAYAN

İstanbul'da doğan Kirkor Kahyayan, babasının mesleği olan doğramacılık yapıyordu. Daha sonra ud yapımına geçmiş ve Mercan'daki dükkânında ud yapımını sürdürmüştür.

Daha çok lutiye olma özelliği ile nam salan Kirkor Kahyayan, Kürdili Hicazkâr makamındaki "Bu Gönül Ne Gülde Ne Gülşendedir" eseri ile tanınır.

  • 12
  • 18
LEON HANCIYAN
LEON HANCIYAN

İstanbul Hasköy'de doğdu. Kendisi 1833'te dünyaya geldiğini söylerse de başka kaynaklarda 1841, 1857 ve 1860'ta doğduğuna dair kayıtlar bulunur.

Hancıyan küçük yaşta iken ailesi Üsküdar'a yerleşti. Orta öğreniminin ardından girdiği Mekteb-i Tıbbiyye'nin dördüncü sınıfından ayrıldı, 1877-1878 Osmanlı-Rus harbine sağlık subayı olarak katıldı ve yüzbaşılığa kadar yükseldi.

Daha sonra ordudan ayrılarak musiki çalışmalarına hız verdi. Sultan II. Abdülhamid döneminde Bulgaristan'a kaçıp Sofya Konservatuarı'nda Türk musikisi okuttu. Bu arada Romanya ve Mısır'da bulundu.

1908'de İstanbul'a dönünce Dârülbedâyi, Şark Mûsikisi Cemiyeti ve Dârülelhan'ın kurucuları arasında yer aldı ve öğretici kadrosunda bulundu.

İyi bir keman, ud ve piyano icracısı idi, ayrıca bu enstrümanların öğreticiliğini de yapmıştı. Bestelediği pek çok eser notaya alınmadığı için kaybolmuş, Hacı Ârif Bey'in yüzlerce eserini notaya alarak kaybolmaktan kurtardığı halde kendi eserleri için aynı hassasiyeti göstermemişti.

1947'de ölen Leon Hancıyan "Bilmem ki safa neşe bu ömrün neresinde" adlı Karcığar makamlı eseri ile tanınır.

  • 13
  • 18
NİKAĞOS AĞA
NİKAĞOS AĞA

Bestekâr ve hanende olan Nikağos Ağa, 1820 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl adı Nikogos Melkonyan'dı.

İlk musiki bilgilerini Balatlı Karabet Ağa'dan aldıktan sonra Markar Ağa ve Hamâmizâde İsmâil Dede Efendi ile Dellâlzâde İsmâil Efendi'den istifade ederek kendini yetiştirdi. Meşketmek üzere kendisine ilk başvurduğunda Hamâmîzâde Dede Efendi'nin Türkçe'yi iyice öğrendikten sonra gelmesini söylemesi üzerine şivesini düzelterek tekrar Dede Efendi'ye başvurdu.

Aksânını Türk musikisi okuyuşuna uydurabilmek için Ahmed Vefik Paşa'dan üç yıl süreyle edebiyat dersi aldı. Sultan Abdülmecid döneminin sonlarına doğru Dellâlzâde vasıtasıyla Enderûn-ı Hümâyun'a mûsiki hocası olarak alındı.

Dinî musikiye de ilgi duydu, meşkettiği pek çok dinî eserin tavrını öğrenmek maksadıyla Mevlevihanelere devam etti. Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz'in huzurunda okuduğu eserlerle dikkati çeken Nikoğos Ağa, Sultan Abdülmecid'in arzusuyla ezan okudu.

Nikoğos Ağa 200'den fazla eser bestelemişse de bunlardan ancak yetmiş kadar şarkısı günümüze ulaştı. "Var mı hacet söyleyim ey gül tenim" adlı Muhayyer Kürdi makamı eseri en ünlü bestelerindendir.

  • 14
  • 18
SERKİS EFENDİ (KEMANİ)
SERKİS EFENDİ KEMANİ

Kemani Serkis Efendi, 1885 yılında İstanbul'da doğdu.

Üsküdarlı kemençeci Onnik Efendi'in oğlu olan Serkis Efendi, ünlü kemani Aleksan Ağa'nın öğrencisiydi.

1910'lu yıllara gelindiğinde, İstanbul genelinde nam salmış, aranan bir sanatçı haline gelmişti. Rast makamına Kürdi dörtlüsü ilave ederek Rast - Kürdi makamını oluşturdu.

1921 yılında ailesiyle birlikte Fransa'ya göç eden Kemani Serkis Efendi, 1943 yılında Paris'te hayata gözlerini yumdu.

Bugün dillerden dillere dolanan "Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben halime" adlı Nihavend makamındaki ünlü Klasik Türk müziği eserinin bestesi Kemani Serkis Efendi'ye aittir.

"Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben halime" adlı eseri dinlemek için tıklayın.

  • 15
  • 18
SERKİS NURLUYAN
SERKİS NURLUYAN

1836 yılında Sungurlu'da doğdu. İlköğrenimini Ermeni mektebinde tamamladıktan sonra, babası tarafından müderris Ömer Efendi'nin medresesine verilen Serkis Nurluyan, kendi çabasıyla Arapça ve Farsça öğrendi.

Bütün âşıklar gibi bağlama çalmakta mahareti vardı. Büyük İslam sufilerinin bağlı oldukları Vücudiyye mezhebini kabul ettiğini gösteren bir takım manzumeleri olduğu gibi, Bektaşi ve Hurufi olduğunu, Fazlullah-ı Hurufi'ye ve onun Cavidan'ına inandığını itiraf eden parçaları da pek çoktur.

Udi, hanende ve şair olan Serkis Nurluyan, 1888 yılında ölmüştür. Günümüze ulaşan dört şarkısı içinde şüphesiz en meşhuru "Hoş ola bu nev-bahar ey gül sana" adlı Buselik makamı eseridir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN